Görevden alma


Almanya Savunma Bakanı Karl Theodor zu Guttenberg, Afganistan'da bir operasyonda sivillerin öldürülmesine sebep olduğu gerekçesiyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Wolfgang Schneiderhan'ı görevinden aldı. Aynı şekilde ABD Başkanı Obama, geçtiğimiz haziran ayında, Amerikan yönetimini ve ordudaki komutanları eleştirdiği için Afganistan'daki kuvvetlerin komutanı Orgeneral Stanley Mc Chriystal'ın görevine son verdi. Yine bu yılın temmuz ayında Fransız hükümetini eleştiren Harp Akademileri Komutanı General Vincent Desportes, La Monde Gazetesi'ne verdiği röportajda 'siyasî konularda kamuoyuna açıklamalarda bulunduğu' gerekçesiyle emekliliğine 3 hafta kala koltuğundan oldu. Görevden alan isim Fransız Savunma Bakanı'ydı. Rusya Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Vladimir Boldırev ve Kuzey Kafkas Askerî Birliği'nin Komutanı Sergey Makarov, yolsuzlukla suçlandı. Devlet Başkanı Medvedev'in talimatıyla generallerin görevlerine son verildi. Ayrıca 10 askerin öldüğü, 60'a yakın askerin yaralandığı patlamaların olduğu Ulyanovski şehrinde askerî depoda görevli dört komutan ordudan atıldı. Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis, 7 Ağustos 2009'da ani bir kararla Yunan Savunma ve Dışişleri Konseyi'ni (KİSEA) toplayarak, Karaada (Ro) krizi nedeniyle Türkiye ile yaşanan gerginlikten sorumlu tuttuğu Genelkurmay Başkanı General Dimitris Grapsas'ı görevden aldı. İspanya ordusunun Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın 2. adamı olan General Jose Mena Aguado, Katalonya Özerk Yönetimi'nin sunduğu yeni özerk statüye itiraz ederken, "Gerekirse İspanya'nın bütünlüğü için kışlamızdan çıkarız." açıklamasını yaptı. Hükümetin bu sözlere cevabı gecikmedi ve general azledildi. Burada saydıklarımız son iki yıl içinde Avrupa'da yaşanan ordu-hükümet ilişkilerini gösteren birkaç örnek sadece. Batı demokrasilerinde görevlerini ihlal ettikleri, yetkilerini aştıkları düşünülen askerlerin görevlerinin başında durmalarına asla müsaade edilmiyor. Bu ülkelerin hiçbirinde genelkurmay başkanlarının, kuvvet komutanlarının bir karar ile görevinden alınması, medyanın ve muhalefetin sündüre sündüre tartıştığı bir konu haline gelmiyor. Bırakın herhangi bir sivil hükümet politikasını eleştirmeyi, hakkında darbe planlamaktan dolayı soruşturma açılmış, bağımsız mahkemeler tarafından tutuklanması istenmiş, savcıların hazırladığı iddianamelerde adı, insanı dehşete düşürecek planlarda geçen komutanların terfi ettirilmemesi bizde bir rejim krizine dönüştürüldü. Üstelik bu komutanların mesleklerindeki başarısızlıkları, göstere göstere yenilen baskınlar nedeniyle kamuoyunun gözleri önüne serilmiş olmasına rağmen... General Gürbüz Kaya'nın yönetimindeki bölgede, son iki yıl içinde yaşanan terör saldırıları sebebiyle tam 64 vatan evladı şehit olmuştu. Bu baskınlar üzerindeki şaibeler ve tartışmalar da hiç bitmemişti. Daha da vahimi, ilgili komutanların döşediği mayınlar yüzünden 7 evladımızın şehit düştüğünün ortaya çıkması oldu. Bu generaller Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde böylesine olaylara karıştıktan sonra hâlâ görevlerinin başında kalabilir, bir de terfi almak için Yüksek Askerî Şûra'ya girebilir miydi? Başarısız genel müdürler, müsteşarlar, emniyet müdürleri hatta bakanlar ya da herhangi bir devlet görevlisi nasıl görevden alınabiliyorsa, herhangi bir general de görevden uzaklaştırılabilir. Generallerin siviller tarafından görevden alınmasının böylesi bir devlet krizi haline dönüşmesini, askerlerin geçmişten kalan 'gölge iktidar' özelliğini devam ettirme isteği olarak da görebiliriz. Türkiye, askerin diğer devlet memurları gibi bir memur olduğunu, başarısız her devlet memurunun başına gelenlerin askerin başına da gelebileceğini artık iyice öğrendi.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER