Ortada sadece bir ilke kararından başka herhangi bir somut şey yok, ama müstakbel NATO
füze savunma sistemi ya da kalkanı kamuoyunda gündemden düşmüyor. Bilen de bilmeyen de bu konuda serbest atış yapıp duruyor, akla hayale sığmayan teoriler üretiyor, yazıp çiziyor. Hatta kalkanı hayali Genişletilmiş
Ortadoğu Projesi'nin parçası olarak görenler de var.
Bu mülahazalarda elbette
İsrail faktörü öne çıkıp duruyor; kalkanın İsrail'i koruma amaçlı olduğu sürekli öne sürülüyor. Bu arada bazı kalemler Amerika'nın İsrail'de konuşlandırdığı bir
radardan biraz geç de olsa söz ediyorlar.
Esasen ben bu radardan bu köşede son iki yıldır söz edip duruyorum. AN/TPY-2 tip bu X-band radar, zamanın Başkanı
Bush tarafından İsrail'e adeta bir
veda hediyesi olarak sağlanmıştı. 21
Eylül 2008 günü
Amerikan Avrupa Komutanlığı tarafından dev nakliye uçaklarıyla İsrail'in Negev Çölü'ndeki Nevatim Hava Üssü'ne getirilen ve burada faaliyete geçirilen bu radardan bakın 5.11.2009 günkü bir yazımın bir yerinde nasıl söz etmişim:
"...Bu radar malum çok özel bir radar. Yüksek enerji ışınlarıyla çalışması sayesinde 4.700 kilometre öteden havada bir
futbol topu büyüklüğündeki bir nesneyi bile tespit edebiliyor. Bu radarın başka bir özelliği de muhtemel
İran balistik füzelerine karşı İsrail'e çok kıymetli ve dakikalarla ölçülebilen zaman kazandırması. Bu radarlarla İsrail'in İran'ın Şahap-3 ya da benzeri orta menzilli füzelerine karşı
tedbir alma süresi 11 dakikadan 5-6 dakikaya kadar düşebiliyor. Bu süre de muhtemel İran füzelerinin İsrail ya da Ortadoğu'daki Amerikan hedeflerine ulaşmadan İran
hava sahası üzerinde
imha edilebilmelerini mümkün kılabiliyor. Bu tespitler şüphesiz mevcut bilgi ve haberlerden çıkan tespitler. Gerçekten bu radarlar söylenildiği kadar etkililer mi, değiller mi, bilmemize imkân yok. Ancak, İran'ın da füzelerini şu veya bu şekilde kullanması durumunda bu radarları da mutlaka dikkate alması gerekiyor. Eğer bu radarlar ve birlikte çalıştıkları vurucu sistemler muhtemel İran füzelerini hedeflerine ulaşmadan imha edebilecek kabiliyete sahipseler, o zaman İran'ın füzelerinin pek fazla bir değeri kalmıyor.''
Bu sözlerle kısaca anlattığım X-band radarın Amerikan ve İsrail füze savunma sistemleriyle uyumu, entegrasyonu ve performansı bugüne kadar iki dev ortak tatbikatta da denenmiş bulunuyor. Bunlar da bu köşede ayrıntılı olarak ele aldığımız 2009
Ekim ayında yapılan Juniper
Cobra ve bu yıl da haziranda yapılan Juniper Stallion ortak tatbikatları elbette.
Bu tatbikatlarda, Amerikan savaş gemilerinin yanı sıra THAAD sistemleri ve
Patriot (PAC-3) füzesavar bataryalarının koordinasyonu da söz konusu olmuştu. O zamanki haberlerde, atılan
maket ve gerçek füzelerle Patriot ve Aegis sistemlerinin denendiği söylenmişti.
Bunlara ek olarak tatbikatların paralel bir başka amacı da vardı. Bu da Amerika'nın gemi esaslı genel füzesavar sisteminin geliştirilmesine yapacağı katkılardı elbette. Nitekim tatbikatı yöneten Tümamiral John Richardson da bunu teyit etmiş ve "Bu tatbikatlarla balistik füze sanat ve bilimi anlayışımızı daha da ileriye götürmeyi hedefliyoruz. Tatbikattan çıkaracağımız dersler ve elde edeceğimiz yeni değerlendirmeler şüphesiz söz konusu kabiliyetimizi geliştirme ile alakalıdır." demişti...
İlgisi ve gündemdeki yeri dolayısıyla bugün hatırlatmayı uygun bulduğum İsrail'deki Amerikan X-band radarı faaliyetine devam ediyor. 100 kadar askerî
personel ile çalışan radar elbette İran semalarını 24 saat izliyor ve elde ettiği bilgileri ilgili yerlere anında aktarıyor. İsrail bu radar sayesinde hasım füzelere karşı elbette daha iyi korunuyor. Ayrıca, bu radarla birlikte Amerikan füzesavar uydu sistemine de bağlandığı söyleniyor.
İsrail, NATO kalkanı olmadan da yıllardır hem kendi sistemleri hem de Amerikan sistemleri ile zaten korunuyor. Bu bakımdan halen sadece tasarı aşamasında bulunan NATO kalkanına da bugün ihtiyacı yok. Ne kadar korunuyor, yüzde yüz mü, yoksa daha aşağı yüzdelerde mi, bilinmez; ama başkalarına göre iyi korunuyor velhasıl.