Ülkemizdeki
terör sorununun çözümü için önce
Kürt meselesinin halledilmesi lazım. Dinî kisve giydirilmiş terör hep marjinal kaldı.
'Sorun' olarak isimlendirilmeyi gerektirecek boyutlara ulaşamadı. İdeolojik tedhişin önemli parçası olan mezhep ağırlıklı
örgütler de kitleselleşemedi ve artık iyice küçülmüş durumda. Varlık sebebini
Kürt meselesine borçlu terör ise halen en büyük sorun olarak önümüzde duruyor. Kürt meselesi ise
demokrasi konusunda cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yaşanan sıkıntılardan kaynaklanıyor. Bu hafta Aksiyon'da Cafer Solgun'un '
Dersim hatıralarını' okurken benzer hikâyelerle büyüdüğümü fark ettim. Dedem, Ulucami'nin önündeki ağaçlarda sallandırılan insanların öyküsünü anlatmıştı. Şapka devrimi yüzünden asılan ilk kadının Erzurum'da olmasını da tesadüfle izah etmiyorum. 80'li yıllarda bile takkesini kafasında unutanların panik halinde ellerini başlarına götürüşünü unutamıyorum. Neyse bu uzun mesele, biz teröre dönelim.
Terörün bitirilmesinin yolu demokratikleşmenin sağlanması ve hakların pazarlıksız biçimde verilmesinden geçiyor. Bu adım terörün tabanını daraltacak ve miadını doldurmasını sağlayacak. Demokratikleşmenin önünde iki büyük engel var. Biri, 80 yıldır 'Demokrasiyi verirsek sonu devletin parçalanmasına varır.' diyen jakoben tayfası ve onların etkisinde kalan kitleler. Diğeri de kan dökmeyi hak
arama biçimi olarak gören
PKK ve ona inanan kesimler. Demokrasiyi vermemeye çalışanların ve söke söke alırız cenahının ortak paydası PKK. İlginçtir iki uç da tezlerini terör örgütüne endeksleyerek ispata çalışıyor. Siyaset gibi meşru araçların işlerlik kazanmasını iki taraf da istemiyor. Çünkü politik kanallar işe yaradığında PKK varlık sebebini, karşı taraf ise 'istemezük' gerekçesini kaybedecek.
Miadını doldurmak ifadesi bugünlerde çok gündemde.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir, o cümleyi kurduğuna pişman edilmeye çalışılıyor. Tartışmanın fitilini PKK'nın
tutuklu lideri Abdullah
Öcalan ateşledi. Öcalan, eleştiriden çok tehdit kokan ifadelerle Baydemir'e şöyle yüklendi: "Gençlerin öfkesinden de mi çekinmiyor? Diyarbakır gençlerini bilirim, ağzını yırtarlar. Gidip anlatın. Deyin ki, Apo vicdan sahibidir ama taviz vermez, bunlara karşı çok acımasızdır. Şarlatanlığın, soytarılığın gereği yok. Ya kapsamlı özeleştiri versin, ya derhal
istifa etsin." KCK da
bildiri yayınlayarak Baydemir'e haddini bildirdi. Diyarbakır'ı iki dönemdir yöneten Başkan'a dönük tavırlar yeni değil. Lakaplarla aşağılanmaya çalışılan, emrinde çalışan işçiye
hesap vermek zorunda bırakılan bir siyasi, Baydemir.
Takınılan tavır Baydemir'in şahsıyla alakalı zannedilmesin. Başkan üzerinden
siyasete diskur çekiliyor. Kürt politikacılar, derin devletten yedikleri kadar örgütten de dayak yiyor. Siyasetin gerçek bir alternatif haline gelmesinden ödleri kopuyor. Onun için DTP'nin kapatılması için ellerinden geleni yaptılar. KCK iddianamesinde yer alan bir
telefon görüşmesinde şöyle konuşuyor örgüt mensubu: "Kapattırmaya çalışıyoruz partiyi, bir türlü kapatmıyorlar, erteliyorlar." Partinin örgüte en yakın isimleri en sert demeçlerini o günlerde verdiler. Sonunda
Anayasa Mahkemesi'nin toplanmasına az bir zaman kala Reşadiye saldırısını gerçekleştirdiler. Herhalde bu başarıyı aralarında kutlamışlardır.
KCK'yı PKK'nın siyasallaşma girişimi görüp fırsat verilmesi gerektiğini savunan aydınların yanıldığı nokta burası. KCK, siyasallaşma projesi değil, siyasallaşmış alanı kuşatma ve güdükleştirme harekâtı. Örgütün hışmına uğrama konusunda Baydemir yalnız değil, Leyla Zana'dan tutun
Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk'e varana kadar biraz sivrilen bütün politik kişilikler lince tabi tutuluyor. Kürt halkına siyaseti çıkmaz
sokak göstermek için birileri Ahmet Türk'e
yumruk atıyor, diğerleri itibar infazına girişiyor. Siyasete inanmayan ve onu, aktörleriyle birlikte aşağılayan bir yapıdan siyasallaşmasını beklemek ne kadar gerçekçi? Daha can alıcı bir soru: KCK'nın referandumda Hakkâri'de yaptığı ceberutluğu
JİTEM yapsaydı ne olurdu? Eskiden sandıklara korucular ve JİTEM el koyuyordu, bugün KCK. JİTEM yapınca kötü olan, KCK'ya neden serbest olsun?