Geçenlerde bir vesile ile
Twitter'da tanıştığım birisini
telefonla aradığımda konuşmama "Merhaba, ben Twitter'dan Nuh" diye başlamışım.
Sonra bu durum çok garibime gitti.
Twitter, işverenimiz gibi ya da ofisimiz gibi olmuş da biz bunun farkına varmamışız.
Bu
sanal ortam adeta ete kemiğe bürünmüş bir mekana dönüştü hayatımızda.
Bazıları biraz geç de olsa bu tür sanal ortamların kıymetini, değerini bir şekilde kavrıyor.
Ya da daha doğru bir söylemle, internet her türlü
yaşam biçimine girmek ve o hayatın asli parçası olmak için kendini dayatıyor.
İnternetin hayatımıza girmesine hiçbir kültür, hiçbir yaşam biçimi asla karşı koyabilecek güçte görünmüyor.
Belki sadece ABD'de yaşayan ve hiçbir teknolojik
araç kullanmadan,
araba, televizyon, telefon, internet, elektrik vb. yaşamlarını sürdüren Amişler adındaki topluluk karşı koyabilir!
Şimdi...
Herkesin internetteki yerini alması demek mutlaka yaygın
sosyal paylaşım sitelerinde bir hesaba sahip olmak demektir.
Hatta yaşadığınız toplumda az biraz ün sahibi iseniz mutlaka ve mutlaka Twitter'da, Facebook'da yerinizi almalısınız. Aksi takdirde sizin isminizle başkaları oralarda yer alıyor ve o sosyal paylaşım sitesinin sakinleri o kişiyi siz sanmaya başlıyor.
O halde çağdaş bir vatandaşın sosyal paylaşım sitelerinde mutlaka kendi hesabına sahip olması gerekiyor.
Yoksa başkaları sizin adınıza yayına başlayınca ortaya çok büyük paralar harcayarak temizleyemeyeceğiniz durumlar çıkabiliyor.
Türkiye'de mesela Twitter'a son zamanlarda siyasiler de girmeye başladı.
Önce Cumhurbaşkanı Abullah Gül, arkasından
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli Twitter'da yerini aldı.
Twitter siyasiler için
mesajlarını kitlelere ulaştırmak için çok önemli bir ortam. Ama her mesaj için 140 karakterlik bir sınırlama var. Bu da siyasilerin mesajlarını kısa kesmek zorunda oldukları anlamına geliyor ki, bu durum çağın durumuna daha uygun.
Twitter'ı kitlelere mesaj vermek için kullanan siyasilerden mesela Devlet Bahçeli genel olarak "Vatandaşlarımıza hayırlı günler dilerim" ya da "Bütün vatandaşlarımızın bayramını kutlarım gibi" suya tirit mesajlar veriyor. CHP Genel Başkanı da öyle.
Cumhurbaşkanı biraz farklı davranıyor ve hiç değilse yaptığı yurtiçi ve yurtdışı geziler konusunda bilgi vermeyi
tercih ediyor.
Ama şundan adım gibi eminim, siyasilerden hiçbirisi bizzat kendisi olarak Twitter'ın başına geçerek sanal alemin seçmenleri ile interaktif ilişki kurmuyorlar. Onlar adına açılan hesapları birisi takip ediyor.
Bunda bir sakınca yok ama siyasilerin mesela nabız tutmak için en azından bu alemin sakinleri ile zaman zaman kendilerinin yazışması daha uygun olur.
Yani sizin adınıza açılmış bir hesabı sizin adınıza başkasının işletmesinin size pek bir faydası olmaz.
Bir de şöyle bir durum var... Mesela
cumhurbaşkanının hesabına baktığımızda cumhurbaşkanının on binlerce takipçisi var fakat cumhurbaşkanı hiç kimseyi takip etmiyor.
Bu durum ortamın ruhuna aykırı bir kere. Çünkü bu ortam mesajların tek yönlü verildiği bir ortam değil.
Oh ne güzel, cumhurbaşkanı yazacak bir şeyler, takipçiler onu görecek ama kimse cumhurbaşkanına tek kelime yazamayacak ya da yazsa da bu ona ulaşmayacak.
Aynı şey Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu için de geçerli.
Başbakan zaten henüz bu tür ortamların seçimde oya tahvil edileceğini düşünmediğinden Twitter'a girmiyor. O, yüz yüze
iletişimin sıcaklığını tercih ediyor.
Evet bu da bir tercih ancak bu demek değil ki sosyal paylaşım ortamları
ihmal edilebilir.
Obama'nın seçilmesinde bu tür ortamları kullanmasının büyük payı olduğu biliniyor.
Belki henüz Türkiye'de
internet kullanımı yeterli yaygınlıkta değil ama şu da bir gerçek ki, internet ortamlarını kullanan vatandaşların büyük çoğunluğu AB grubu denilen vatandaş grubuna ait.
AK Parti'nin bu insanlara ulaşmadaki sorunu dikkate alındığında bu ortamları kullanmak gereği ortaya çıkar.
Neyse tabi maksadım başbakana
akıl vermek değil ama dünyanın büyük ülkelerinin liderleri bu ortamları kullanıyor, Tayyip Bey'e de bu ortamları kullanmalı önerisinde bulunmamıza bir engel yok.
Bu elbette başbakan saatlerini bazıları gibi Twitter başında geçirsin anlamına gelmiyor. İrtibatta olsun yeter.
Günümüzün en önemli hadisesi şebekeye dahil olmaksa... Düşünün artık...