Aslında kolay, yeter ki siyasi irade olsun


Askerî vesayet çağın gerisinde kalmış bir anlayış. Bu gerçeği kabul edip, çağdaş ülke olma yolunda adımlar atmaya devam etmediğimiz sürece, Kürt sorunundan yoksulluğa ve siyasetin içinde bulunduğu kısır çekişmelere kadar uzanan geniş yelpazedeki sorunlara çözüm üretemeyiz. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün, gerek Sabah gerekse Hürriyet gazetelerine verdiği demeçlerde kullandığı vesayetçi üslup ve gazetecilerin bu üslubu yansıtan soru sorma tarzları, Türkiye’deki anti-demokratik kafa yapısını ortaya koyması açısından esef verici. Bakan Gönül, her iki gazeteye de verdiği demeçlerde, bedelli askerlik yapmak isteyenleri ve bu talebi destekleyenleri lobicilikle suçluyor (17 kasım, 23 kasım). Ama gazeteciler; Milli Savunma Bakanı’na, mecburi askerlik hizmeti gerekli mi, gerekliyse neden gerekli, ordunun bir milyonu bulan mevcudiyetinin akılcılığı var mı, askerlik meselesine, verimlilik, kalite ve minimum maliyetle maksimum güvenlik sağlama yaklaşımı ile bakmak gerekmez mi, gibisinden soruları sormuyorlar. Bu türden sorular sorulmayınca Gönül’ün verdiği yanıtlar da tatmin edici olmaktan çıkıyor. Gönül Sabah’a şöyle diyor: “Bedelli askerlik mümkün değil, mümkün olabilmesi için, ‘TSK’nın ihtiyaçtan fazla celp var... Paralı askerliğe imkân tanıyacak bir yoğunluk var’, diye bize yazması lazım.” Gönül, askerin çizdiği 25 yıllık perspektiften bahsedip, “Gelişen alternatifler dikkate alındığında bile bu (paralı askerlik) mümkün görünmüyor,” diye de ekliyor. Gönül, yine TSK’dan aldığı bilgileri veri olarak ortaya koyup, “celp miktarı ihtiyacın yüzde yüzünü karşılamıyor”, diye de ekliyor. İnsaf ki ne insaf... Bir milyon kişilik ordun olsun, bunların neredeyse yüzde 90’ı da mecburi askerlik hizmetini yapanlardan oluşsun, halen ihtiyaç açığından söz edilsin... Ne ihtiyaçmış ki, kimi zorunlu askerlik hizmetini yapanların bir kısmı, orduevleri ve kışlalarda, garson, berber, şoför, general eşlerinin köpek gezdiricileri gibi işlerde çalıştırıldı, çalıştırılmaya devam ediliyor. Hep yazdım, yine yazacağım; zorunlu askerlik hizmeti, TSK’nın ideolojik saplantısı, diğer bir deyişle askerin siyaset ve toplum üzerindeki korkutucu gücünü korumasının önemli bir aracı olarak kullanıldı, kullanılmaya devam ediyor. Daha önceki gün hükümet, ilk kez siyasetin belirlediği anlaşılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ni (MGSB) kabul etti. Bu belgenin detayları zaman zaman gazetelerde yer aldı. Belge’de, korku fobisini aşılayan tehdit algılamalarının yerini, daha az çatışmacı dilin kullanıldığı ifadelerin aldığı biliniyor. Merak ediyorum, bu durumda Bakan Gönül’ün bahsettiği, 25 yıllık perspektif bile paralı askerliği nasıl mümkün kılmaz? Yoksa kastettiği, askerî vesayet anlayışının 25 yıl daha süreceği mi? Gönül’ün açıklamaları, ordunun, siyasi otoritenin güvenlik algılamalarıyla çelişkili bir politika izleme ısrarını sürdüreceği, siyasetin de bu anlayışa karşı çıkmayacağı anlamına geliyor. Oysaki TSK’nın, diğer bazı kurumlar gibi, MGSB’deki güvenlik algılamalarına uygun bir yeniden yapılandırma içine girmesi gerekiyor ki bu da eğer belgenin içeriği basına yansıyan biçimdeyse, ordunun küçülerek güçlenmesini gerektiriyor. Diğer yandan, askerlik hizmetinin şekli ve süresine ilişkin yapılacak her inceleme ya da alınacak her kararın başarıya ulaşabilmesi için öncelikle asker ihtiyacına ilişkin temel parametrelerin gözden geçirilmesi ve pek çok sorudan biri olan şu sorunun da sorulması gerekiyor: Savunma planlamasına ilişkin temel esasları belirleyen MGSB, milli askerî strateji gibi dokümanlarda, ulusal güvenlik ile milli hak ve menfaatlere yönelik risk ya da tehdit kaynağı olarak tesbit edilen unsurlar (ülke, örgüt vb.) nelerdir? Siyasi karar gerektiren tercihlerle ilişkilendirilmeden yapılacak askerlik ile ilgili her düzenleme bir süre sonra yeniden sorunlara ve tartışmalara yol açabilecektir. Bakın bir askerî kaynağım ne diyor: “Her geçen gün gelişen ve karmaşıklaşan askerî teknolojiler, uzun süreli eğitimi zorunlu kılmaktadır. Uzun süreli eğitim için yapılan yatırımlar ve katlanılan maliyetlerden maksimum getiri elde edilebilmesi için de bu personelin mümkün olduğunca uzun süre görev yapması sağlanmalıdır. Bu da profesyonelliği zorunluluk haline getirmektedir.” Gönül, Hürriyet’teki demecinde, askerlik konusunda yazılanları ima ederek, “Her şey söylendiği kadar kolay değil,” diyor. Aslında kolay, yeter ki siyasi irade olsun.
<< Önceki Haber Aslında kolay, yeter ki siyasi irade olsun Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER