O gol
Alex'e yakışırdı... Tabii bir de oyunda olsa
Semih'e. Çünkü o gol, farklı bir anlamı içeriyordu.
F.
Bahçe'nin lig tarihinde 3000. kez
rakip fileleri havalandırışının onuruyla birleşiyordu. Bu takımın, bu formayla gol kralı olan iki oyuncusundan biri Alex, diğeri de Semih'ti. Nitekim Semih kulübede daha koltuğuna yerleşirken Alex'in golü geldi. Dakika 1 bile değildi. 30. saniye biraz geçilmişti. 100'ler Kulübü'nün çiçeği burnundaki üyesi Alex,
Baroni'nin önüne bıraktığı topa sert vurdu. Bu, Alex'i unutulmaz kılan,
F.Bahçe var oldukça anımsatacak olan, günün anısına tarihe düşülmüş en değerli nottu.
Erken gelen golün verdiği moral, coşku, keyifle
Fenerbahçe,
Bucaspor kalesine yüklendi. 13. dakikada ikinci Alex golü geldi. 23. dakikada ise
kaptan golleri üçledi.
Fenerbahçe, daha devrenin yarısına yeni varıldığında Bucaspor
savunmasını adeta kevgire çevirmişti. Peki çok mu iyi oynuyordu? Temposu, baskısı, pozisyon zenginliği, pas yüzdesi, şut yüzdesiyle rakip kalede amansız bir ablukayı mı uyguluyordu?
Hayır... F.Bahçe'nin oynadığı futbola üst düzey demek olanaksızdı. Bu skorun karşılığında durması gereken ezici oyundan söz etmek imkansızdı. Saha içerisindeki organizasyon vasatın biraz yukarısındaydı. Gökay çok iyi oynuyordu. Alex de girdiği pozisyonlarda atıyordu. Gerisi çok da bir şey yapmadan sahada dolaşıyordu. Mesela Baroni ilk golün asistini yapmasına karşın, klasik pas yanlışlarını sürdürüyor, Stoch yine savunmasına
yardım etmiyor, arkasındaki Dos Santos'u sürekli yalnız bırakıyor,
Mehmet Topuz etkisiz oynuyor, Gökhan
Gönül üçüncü golün asistini yapmasına karşın bilindik temposunun gerisinde duruyordu.
Ama F.Bahçe'nin o hali bile Bucaspor'u dağıtmaya yetti. Çünkü Bucaspor, hele savunmasında inanılmaz ölçüde yetersizdi. Alan paylaşmayı da adam paylaşmayı da becerememekteydi. Yedikleri goller hep savunmadaki hataların eseriydi. Hele de Alex'e attırdıkları kafa golü! Stoper ile bekin pozisyonda apışıp kalmaları ve aralarındaki Alex'e o kafayı vurdurmaları, bir savunma trajedisiydi.
Evet, F.Bahçe'nin üst düzey oynamadığından dem vurmuştuk ya... 3-0'dan sonra oyun disiplininde de konsantrasyonunda da gel-git'ler oluştu F.Bahçe'nin. Nitekim ilk yarının bitim dakikasında ve ikinci yarının başlarında Bucaspor'a öyle pozisyonlar verildi ki... İki gollük vuruşu
Volkan, birini de
direk önledi. F.Bahçe rakibinin savunmasında oluşturduğu tehlikelerden
ders almayı bir türlü beceremedi. 65. dakikada da golü yedi.
F.Bahçe golü yedikten sonra oyunu ciddiye aldı. Pozisyon üretti, iki gol daha attı ve farkı 4'e ıkarttı. Ancak rakibin bir gol daha atmasına fırsat tanıdı ve gol sağanağına dönüşen maçı zorlanmadan kazandı. Ve haftayı tıpkı
Bursa gibi kârlı kapattı.