CHP'de değişim sancısı var ama
doğum gerçekleşecek mi gerçekleşmeyecek mi belli değil.
Belli olmasa da değişimin başladığı bir gerçek... Çünkü eski politikalarla bir yere gidilmeyeceği görüldü.
CHP'nin yeni politikalara ihtiyacı var. Aynı şekilde
Türkiye'nin de
AK Parti karşısında
siyaset üretecek "demokrat" bir muhalefete ihtiyacı var.
Sorun, CHP'deki değişim arzusuyla, toplumun "demokrat muhalefet" ve alternatif
iktidar talebini buluşturup buluşturamamakta...
Peki, bunu Kılıçdaroğlu ve ekibi yapabilir mi?
Kılıçdaroğlu, gelgitlere rağmen CHP'yi yeni politikalarla bir yere götürmeye çalışıyor. Siyasal olarak her konuya dokunuyor ve bir arayış içinde olduğunu gösteriyor. Kuşkusuz gidilecek yerin belirsizliği birilerini rahatsız ediyor ama şu aşamada yapılacak fazla bir şey de yok.
Parti içinde de boş durmuyor.
Çok değil, 6 ay sonra kendisini göreve getiren ekibi dışlayarak CHP'deki değişim iradesini gösterdi.
Bu da şunu gösteriyor; Kılıçdaroğlu, CHP için tek şans...
Peki Kılıçdaroğlu bu şansı, CHP'yi iktidar yapacak bir fırsata dönüştürebilir mi?
Şu ana kadar bir adım ileri iki adım geri politikasına rağmen CHP'de ezberlerin bozulduğu kesin. CHP bir değişim rotasına girdi. Ve girmek zorunda çünkü 22 ilde milletvekili çıkartamayan,
Diyarbakır gibi büyük bir ilde 2 bin civarında oy alan bir CHP'den söz ediyoruz.
Bu gerçeğe rağmen "parti eksen değiştiriyor" diye güçlü bir direnç de var. Gelgitlerin nedeni bu.
CHP'de Kemalist ve
Kürt sendromu
Genç bir siyasetçi şöyle diyor:
"CHP zor bir parti... Devletçi bir gelenek olduğu gibi, son 15 yılda eskisiyle kıyaslanmayacak sert ve
kemik bir tabanı oluştu. Dışa kapalı, iç sorunlarla yüzlemekten korkan bir taban. Onların parti içindeki temsilcileri de güçlü. Bunları aşmak için önlerinde 6 ayları var. Bu süreç iyi yönetilmezse Kılıçdaroğlu-
Gürsel Tekin ikilisi de gider..."
Sancılı CHP'de her şey mümkün...
CHP'deki son ataklar, BDP ile bayramlaşma ve
ittifak ihtimalleri, Yılmaz
Güney ve Ahmet Kaya'nın mezarlarını ziyaret, Sezgin Tanrıkulu'nun partiye alınmak istemesi, dahası
Hikmet Çetin,
Fikri Sağlar,
Celal Doğan ve Eşber Yağmurdereli gibi isimlerin partiye döneceği söylentileri eskileri bir hayli rahatsız ediyor.
Bir anlamda CHP'nin SHP'leşmesi Türkiye'nin
batı yakasında rahatsızlık yaratıyor.
Bir CHP'linin dediği gibi "Kemalistleri memnun eden açıklama Kürtleri, Kürtleri memnun eden açıklama Kemalistleri kızdırıyor..."
CHP bir paradoks içinde... Bu da en iyi ihtimalle CHP'den bir kopma olabileceği biçiminde yorumlanıyor.
Böyle bir kopma CHP'yi küçültmez ama sarsar. 2011 seçimlerine böyle ayrışarak giren bir CHP belki bekleneni ilk seçimde alamaz ama ikinci döneme çok daha güçlenmiş olarak gider.
Peki, önümüzdeki süreçte bir kopma ihtimali var mı?
Henüz netleşmiş bir durum da, gidilecek güçlü bir adres de yok. Sadece bir ihtimalden, DSP ihtimalinden söz ediliyor...
Muharrem İnce öncülüğünde bir ekibin DSP'ye gidebileceği konuşuluyor.
Tüm bu olasılıklara rağmen hâlâ çıkış yolu olduğunu savunanlar da var. Onlara göre
Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz
Baykal ve
Önder Sav bir araya gelip "birlik" mesajı verirlerse
çatlak sesler de en alt seviyeye iner.
CHP, tarihinin belki de en kritik noktasından geçiyor. Ya küçülüp tarih olacak, ya da büyüyüp iktidara gelecek.
Ben Kılıçdaroğlu ve ekibinin dik durması halinde ikinci olasılığın çok daha güçlü olduğunu görüyorum.
Bu olasılık gerçekleştiğinde
demokrasi yolculuğumuzda sadece CHP değil, Türkiye de kazanacak.
SABAH