AKSARAY istasyonunda metro değiştiriyorum, kuytudaki
afiş birden gözüme ilişti:
Kocca puntolarla “
İran halkına kalkan ol!” diye yazılmış.
Haydaaa!
EVET hayda, çünkü size tercüme edeyim, yukarıdaki sloganla şu denilmek istiyor:
Lizbon’daki NATO zirvesinde dün veya bugün karara bağlanması beklenen ve kısaca “Füze
Kalkanı” diye adlandırılan
savunma projesine
Ankara taş koysun!
Yani hükümet
Kuzey Atlantik Paktı bünyesindeki veto yetkisini kullanarak,
sistem radarlarının
Türkiye toprakları üzerinde konuşlandırılmasına izin vermesin!
HAYIR, sanmayın ki afiş herhangi bir “İslamcı” örgütün veya her hangi bir “Humeynici” tekkenin imzasını taşıyordu.
Vakıa doğru, tekke olmasına yine tekke ama bu “solcu” (!) cinsinden bir tekke!
Hani üç beş kafadarın bir araya gelip sen, ben, bizim oğlanla birlikte kuruverdiği ve kendisine ya “en kıpkızıl komünist” ya da daha utangaç biçimde “gerçek sosyalist” diyen “particik” (!) numuneleri var ya, işte “İran’a kalkan ol” çağrısını onlardan biri yapıyordu.
El insaf be “yoldaş”!
EL insaf, zira halen dünyadaki en amansız rejimlerden birisini oluşturan Molla Ahmedinejad Tahran’ına kol kanat germek sana mı kaldı?
Doğru, diplomasi icabı isim zikredilmiyor ama o “Kalkan”ın İran’ın ürettiği güdümlü
füzelerden ve üretmekte direndiği çekirdek bombalardan korunmak için planlandığı âşikar!
Kabul de, bunu delmeye, kevgire çevirmeye çalışmak senin üstüne mi vazife oldu?
İşin başını çeken devlet ABD’yse n’apalım yani?
Sırf “Sam Amca” patentini taşıyor diye, bizzat kendi ülkemizi de korungan şemsiye altına alacak bir savunma sistemine illâ ve illâ karşı çıkmanın âlemi var mı?
NİTEKİM işte adı üstünde, “savunma sistemi”nden söz ediyoruz.
Lizbon gündeminde Acemistan’ı vurmak hedefini güden bir askeri yapılanma yok!
Aksine, ondan gelebilecek bir saldırıya karşı
tedbir alınmak isteniyor.
Üstelik Türkiye’de kurulması öngörülen tesisler “avlayıcı rampaları” bile değil, yalnız radarlarını barındıracak. Oradan kalkanları anında saptayarak
alarm vermeye çalışacak.
Veya en kabadayısı, fırlatılmış olanın güzergâhını şaşırtmak için sinyal gönderecek. Fakat yok, sen, “İran halkına kalkan ol” afişi asan yoldaş; sen ezelden beri köhne gramafonda “Yankee emperyalizmi” plağındaki cızırtıyı dinlediğinden ve sen yine ezelden beri dünyayı ancak bu kısır çerçevede açıkladığını sandığından, denklemin dışındasın!
Dolayısıyla da, füze ve
atom silahlarıyla donandığı takdirde tehdit stratejisini pekiştirecek bir İran’ın Ortadoğu’daki dengeleri nasıl altüst edeceğini; “Şii kuşak”ın tüm
bölge devletlerini ne tür bir abluka altında bırakacağını; böyle bir statüko değişimin de en başta senin ülkene çok büyük zarar vereceğini düşünemeyecek kadar saftiriksin!
Yahut kötü niyetlisin ama senin ıcığını cıcığını bildiğimden buna ihtimal vermiyorum.
İMDİİ, umalım ki Lizbon’daki NATO zirvesi bugün Türkiye’nin de onayıyla, korungan ve müdafii bir “Füze Kalkanı” projesini hayata geçirmek kararını almış olsun.
Ve yine umalım ki kendisini “solcu” (!) sanan bilumum tekkelerkeller Molla Ahmedinejad İran’ına “kalkan olmak” için vaveyla kopartacaklarına, artık bizzat kendi halklarının karşı karşıya bulunduğu potansiyel tehlikelere “kalkan olmayı” öğrensin!