Bayramın en önemli politik gelişmesi hiç şüphesiz BDP ile
CHP arasında gündeme gelen "
seçim ittifakı" ya da "sol ittifak..."
Masama bu konuyu yazma niyetiyle oturdum. Ama sonra düşündüm ve en azından bir 24 saat beklemeden bir şeyler yazmanın doğru olmayacağı kanaatine vardım. CHP "yeni CHP" olalı, 24 saatte eskiyen o kadar çok açıklama yapıldı ki doğrusu böylesine önemli bir haberi sıcağı sıcağına yorumlamayı göze alamadım.
Onun yerine,
Yavuz Donat'ın
Milli Savunma Bakanı Vecdi
Gönül'le yaptığı bayram görüşmesinden bize aktardığı notlardan hareketle, yaşamakta olduğumuz Vecdi Gönül Vak'ası üzerine biraz iç dökmeye karar verdim.
Önce Donat'ı okumayanlar için bir özetleme yapalım.
Vecdi Gönül
bedelli askerlik üzerine bir soruya karşılık; net ve kısa bir
cevap veriyor: "Mümkün değil!"
Neden değilmiş?
Çünkü mümkün olabilmesi için
Genelkurmay'ın ihtiyaçtan fazla celp var diye Milli
Savunma Bakanlığı'na yazı yazması lazımmış. Ayrıca, sadece şu anda değil 25 yıllık perspektiften bakıldığında da mümkün değilmiş. "1111 Sayılı Kanun'un 10'uncu maddesi muvacehesinde" yani!
Anlamadınızsa açın bakın kanuna, her şey orada yazılı, dolayısıyla da 25 yıl boyunca konuşacak bir şey yok...
Ardından bir başka soru geliyor:
"
Asker garsonlukta,
hizmetçilikte kullanılıyor deniliyor. Paralı askerlik çıksın, orduya garson lazımsa maaşlı garson çalıştırsın talebi var. Ne diyorsunuz?"
Cevap:
"
Askerlik hizmetinin nasıl icra edileceği, TSK İç Hizmet Yasası'nda gösterilmiştir. Yanlış
uygulama iddiası varsa Genelkurmay'a bildirirler. Genelkurmay da gerekli tahkikatı yapar."
Bu cevapları okuyunca, neden "Vecdi Gönül vak'ası" tabirini kullandığım da anlaşılmıştır eminim.
Evet, ciddi bir vak'a ile karşı karşıyayız.
Türkiye'de ilk defa bir hükümet, bundan birkaç ay önce askerlik sistemi ile ilgili meselelerde karar merciinin kendisi olduğunu yüksek sesle dile getiriyor. Gerek
bedelli askerlik, gerekse Tek Tip Askerlik projesiyle ilgili olarak "Hele bir önümüze gelsin, bakar kararımızı veririz" tutumu alıyor. Ama o hükümetin Milli
Savunma Bakanı, Genelkurmay'ın sözcüsü gibi konuşmaya devam ediyor. Konuyu (üstelik de 25 yıl boyunca) Genelkurmay'ın yazacağı yazıya bağlıyor.
Yine, bütün kamuoyu günlerdir orduevlerinde garsonluk yapmanın ya da
general eşlerinin özel hizmetlerini görmenin "vatani görev" kavramıyla bağdaşıp bağdaşmadığını tartışırken;
bakanımız kalkmış "Askerliğin nasıl icra edileceği TSK İç Hizmet Yasası'nda gösterilmiştir" diyebiliyor. Yanlış uygulama varsa Genelkurmay'a bildirilirmiş ve Genelkurmay da gerekli tahkikatı yaparmış!
Şaka gibi değil mi?
Sayın Gönül, neyi kime bildiriyoruz? Genelkurmay kaç bin askerin nerede çalıştırıldığını, hangi angaryaların yaptırıldığını zaten bilmiyor mu? Zaten bildiği şeyin nesini tahkik edecek?
Vecdi Gönül bu üslubun çok demode hale geldiğinin; artık Türkiye'ye sökmeyeceğinin farkında değil. "Neden böyle" sorusuna "çünkü böyle" diye cevap verme devri kapandı artık. Vatandaş
gerçek gerekçeler, gerçek cevaplar bekliyor. Tatmin olmadığı sürece de sormaya devam ediyor. Üstelik TSK'ya değil seçip başına getirdiği yöneticilerine soruyor.
X x x
Tamam, farkındayız;
Milli Savunma Bakanlığı kritik bir
bakanlık. Vecdi Gönül de "denge adamı" Yani, TSK ile siyasetçiler arasında denge kuruyor, bir nev'i tampon görevi görüyor.
Ama böyle de denge kurulmaz ki!
Sayın bakan ağzını açtığı anda 5. kuvvet komutanı gibi konuşuyor.
Açıkçası eğer
vesayet rejiminin hükmünü sürdürdüğü on yıllar boyunca askerlerle siviller arasında kurulan güç dengesinden memnunsanız, Sayın Gönül ideal milli
savunma bakanıdır. Ama eğer bu dengenin eski rejimin dengesi olduğunu; yeni Türkiye'de bu dengenin değişmesi gerektiğini düşünüyorsanız, bu mantalitede bir Milli Savunma bakanı ile çalışamazsınız.
Özetle, Sayın Gönül'ün gözettiği denge eski denge. Artık bize yeni bir denge lazım. Ve bu yeni dengeyi kurabilecek yeni bir Milli Savunma bakanı...