Bugünlerde bizim meslektaşlar arasında bir '
sokak yazarlığı' modası var. Kalemi
defteri kapan kendini dışarı atıyor.
Bu durumdan şikâyet etmek gibi bir niyetim yok.
Aksine hararetle destekliyorum. Yıllardır sahada olan biz muhabir-yazar taifesi bu durumdan fazlasıyla memnunuz.
9 günlük uzun bayram
tatili gelince
Ankara boşaldı. Abartı gelebilir ama şehrin yarısı yok dersek yeridir.
Biz de bayramı fırsat bilip memleketin yolunu tuttuk.
Dolayısıyla siyasi gündemleri, öznesi asker olan skandalları, harareti yüksek dış
politika gelişmelerini bir kenara bırakıp 'bayram yapan bir
Türkiye'den izlenimleri aktaralım.
Moda tabirle 'sokak yazarlığı' yapalım.
Bugün itibariyle tatilin yarısı geçti. Geride kalan sürede,
trafik kazalarını saymazsak memleketin hali keyfi yerinde.
Bunu görmek için de öyle uzaklara gitmenize gerek yok. Daha Ankara'dan çıkmaya niyetlendiğiniz anda bu gerçeği görüyorsunuz.
Havalimanı,
otobüs terminalleri,
tren garları ağzına kadar dolu. Mahşeri bir kalabalık var ama kimse gergin değil.
Arabasıyla yollara çıkanlarsa benzincilerde
kuyruk oluyor. Cam silen çocuğun da benzin koyan pompacının da şikâyeti yok.
Kurban
pazarları,
alışveriş merkezleri, çarşı pazar... Her yer cıvıl cıvıl olunca esnafın da yüzü gülüyor. İstatistiklere göre bayram süresince 5 milyar liralık
alış veriş yapılacak.
Yol boyunca ne kadar benzinci, alışveriş merkezi, mola yeri varsa hepsi dolup boşalıyor. Yani işler yolunda. Herkesin keyfi yerinde. Konuştuğum her esnaf iyi şeyler söyledi.
Havalar da anormal güzel olunca bayram tadında bir Türkiye vardı dün.
Mersin'de ise durum bir kat daha güzel. Önceki gün geldiğimde hâlâ denize girenler vardı. Burada güneş hâlâ yakıcı.
Kendini kumsala atanlar da az değil.
Kurbanlar kesiliyor, aileler, mezarlar ziyaret ediliyor. Küsler barışıyor.
Açıkçası bayram gerçekten bayram gibi geçiyor. Dün muhtelif şehirlerdeki dostlarla konuştum, hepsinden benzer izlenimler aldım.
Gerçekten de 'Keşke her gün bayram olsa' dedirten manzaralar var.
Yeri gelmişken bir parantez açalım.
Türk insanının
yardımseverliği dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın da bayram yaşamasına vesile oluyor.
Dün itibariyle binlere yardım gönüllüsü yollardaydı.
Pakistan'da sel felaketinden
mağdur olanların yanında yine
Anadolu insanı var.
Güneydoğu'nun ücra mezralarında,
Afrika'nın kuş uçmaz kervan geçmez yerlerinde yine bizim insanımız var.
Sadece yardım götürmemişler, doktorlar da sağlık taraması yapıyor muhtelif Afrika ülkelerinde. Bu açıdan bakıldığında eğitim faaliyetleriyle dünyaya açılan Türk insanı şimdi yardımlarla da üç kıtada
bayrak gösteriyor.
Kısacası çok güzel hareketler bunlar.
Bayram izlenimleri yazınca iki konuyu da pas geçmek olmaz.
Dini bayramlar gündeme geldiğinde 'uf ne kadar çok tatil var' türü yorumlar yapıyoruz.
Haklılık payı da olabilir. Fakat 9 günlük bayram tatilinin Türkiye'ye iyi geldiği açık seçik ortada.
O yüzden dini bayramlar üzerinden tatil-iş gücü tartışması yapmayı bırakalım. Sadece
ekonomik canlılık bile tek başına 9 gün tatili makul gösteriyor.
Kaldı ki işin sosyal kazanımları da çok büyük.
Bir diğer konu ise şu: Ankara ile Anadolu arasında bir
doku uyuşmazlığı var. Eğer Ankara'ya mahkum kalırsanız işiniz var. Her türlü karamsar
senaryo sizi
esir alır.
Oysa Anadolu'da inanılmaz bir dinamizm var.
Herkes büyümenin, gelişmenin, daha çok kazanmanın, daha iyi yaşamanın hesabını yapıyor.
Kılıçdaroğlu'na nispet yaparcasına herkesin hedefi havuzlu villada oturmak. Daha fazla
demokrasi daha fazla
özgürlük talebi ise herkesin ortak amacı.
Bayramın getirdiği yumuşamanın, Anadolu'daki dinamizmin Ankara'ya yansımasını temenni ederek bitirelim.
İyi bayramlar Türkiye.