NATO Genel Sekreteri Fogh
Rasmussen,
Avrupa’yı korumak üzere oluşturulacak
Füze Savunma Sistemi konusunda
Türkiye’yi ikna edebileceklerini söylemiş. ABD’nin başlangıçta
Rusya’ya karşı Çek Cumhuriyeti’nde konuşlandırmak istediği ‘Füze Kalkanı’ sistemi tepkiler üzerine NATO projesi haline dönüştürülmüştü. Lizbon’da 19-20
Kasım tarihlerinde toplanacak NATO zirvesinde yeni strateji karara bağlanacak.
Türkiye, Rusya ve İran’la son dönemde geliştirdiği ilişkiler ve komşu
ülkelere karşı izlediği ‘sıfır sorun’ politikası nedeniyle ‘
füze kalkanı’na tereddütlü yaklaşıyor. ‘Yeni düşmanlıklar’ inşa edebilecek sisteme yönelik haklı tepkilerini dile getiriyor.
Rasmussen’in açıklamalarına göre, 30’dan fazla ülke
balistik füze sistemlerine sahip ve bunların bazıları Avrupa ve
Atlantik bölgesini vurabilecek durumda bulunuyor.
NATO şimdi denizde ve karada konuşlandırılacak Cruies’lar, Patriot’lar ve
radar sistemleriyle Batı’ya yönelik tehdidi bir kez daha bertaraf etmeye çalışacak. Normalde Soğuk
Savaş bittikten sonra bu ‘tehdit’in de azalmış olması gerekiyordu. Silah lobisi diplomasiden daha etkili olduğu sürece tehdit de ortadan kalkmayacak!
Türkiye II. Dünya Savaşı’nın bitiminden bu yana 60 yıldır NATO şemsiyesi altında eski Sovyetler, günümüzün Rusya’sına karşı ‘cephe’ ülkesi olduğu için ‘güvenlik’ sorunlarında akla öncelikle geliyor.
1960-70’li yıllarda
genç kuşaklarını ‘komünizmle mücadele’ adına harcamaktan kaçınmadı.
‘ABD patentli’ askeri darbelerin ardında da ‘
Soğuk Savaş’ konsepti vardı.
12 Eylül’de Evren’in ilk icraatlarından birisi Türkiye’nin ‘veto’sunu kaldırarak Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşüne olanak sağlamak olmuştu.
1989’da
Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra İki
Almanya’nın birleşmesiyle eski Doğu Avrupa ülkelerine AB yolu açılmış oldu.
Türkiye’nin ‘Batı
savunması’ adına ‘düşman’ bellediği eski Komünist ülkelerin hepsi AB üyesi oldular. Türkiye 30 yıl boyunca ‘güvenliğini’ sağladığı siyasi birliğin dışında kaldı. AB öncesi ‘Ortak Pazar’ serüveni de, ‘Onlar ortak, biz
pazar’ sloganını doğrular şekilde gelişmişti. 2005’ten bu yana süren tam üyelik müzakereleri bugün de çıkmaza girmiş durumda.
Fransa, Almanya,
Hollanda gibi ülkelerde yükselen aşırı milliyetçi-ırkçı dalga ve
İslamofobi ‘
eksen kayması’ iddiasıyla Türkiye’nin AB sürecini bloke etmeye çalışıyorlar.
Eğer Doğu’ya doğru ‘eksen kayması’ varsa Batı’nın çıkarları Türkiye’yi ‘Avrupa ittifakı’ içinde tutmak değil midir?
Ukrayna ve Rusya bile bu gidişle Türkiye’den önce AB’ye girecek!
Batı’nın
Körfez Savaşı’nda ‘
Saddam tehdidi’ne karşı Türkiye’de konuşlandırılmak istenen Patriot’ları ‘NATO’yu ilgilendirmiyor’ diye göndermekte ne denli zorlandığını unutmayalım.
AB üyesi olmayacaksak, ‘
füze kalkanı’nı ne yapacağız? Avrupa’yı neden koruyacağız?!