Diyanet İşleri Başkanı sıradan bir bürokrat değil, hayati bir kurumun başkanı. O koltuğa oturan, her zaman önemsendi.
Söylediğine
kulak verildi. Mesajları tartışıldı. Oraya her oturan makamın ağırlığını kaldıramadı. Altında çok ezilenler oldu ama hakkını tam anlamıyla verenler de çıktı...
Bazıları olumlu bir sesin beklendiği fırtınalı günlerde kahredici sessizliğe büründü. Bazıları da esen rüzgârın yönüne bakmaksızın çıktı doğru bildiğini söyledi.
Yeni görevinden ayrılan Prof. Ali
Bardakoğlu o koltuğa değer katan isimlerdendi. Sade kişiliği, ölçülü üslubu ve ağırbaşlılığıyla her kesimin takdirini topladı. Medyayla iyi ilişki kurdu. Kışkırtıcı sorulara rağmen dengeli üslubundan asla taviz vermedi. Ağırlığını muhataplarına kabul ettirdi.
Lafını eğip bükmeden konuştu.
Başörtüsü ve
türban konusunda söyledikleri üzerine son günlerde dikkat kesilenler oldu. Başından beri aynı yerde durdu; "Başörtüsü Müslümanlığa giriş şartı değildir. Ancak kadınların başını örtmesi dinin emridir." Mesaj çok net...
Kur'an Yılı dolayısıyla yerinde bir tavsiyede bulundu. 'Akşam bir saat televizyonlarınızı kapayın, Kur'an okuyun' dedi. Tepki gösterenler oldu. Doğru söylediğine inandığı için geri adım atmadı. Ezanın güzel okunması için yoğun çaba harcadığını biliyorum.
Dinin ekranlarda magazin unsuru haline gelmesine şiddetle karşı çıktı. Bazı isimleri açık açık eleştirdi. "Bazı hocalarımızın '
tartışma olsun, ilginç bir şey söylensin, dikkat çekelim, benden bahsedilsin' gibi amaçlarla insanları rahatsız eden, dinin değerlerini aşındıran aslı esası olmayan, dinî bakımdan hiçbir değeri olmayan şeyleri gündeme getirmelerini, medyada konuşmalarını doğru bulmuyorum." dedi. Bu sözlerin adresi belliydi. Yerine de ulaştı.
Camilerde para toplanmasına karşı çıktı. Daha iyi formüller bulunmasını istedi. "Bu bizim medeniyetimize yakışmıyor." dedi. Ancak bu güçlü geleneğin önüne geçemedi.
Zaman zaman siyasî içerikli
mesajlar vermek zorunda kalmasına rağmen
siyaset üstü kalmasını başardı. Eski
CHP lideri Deniz
Baykal'ın '
Kutlu Doğum Haftası'nda konuşmasına zemin hazırladı. Baykal da bir sol siyasetçinin bugüne kadar yaptığı en esaslı konuşmalardan birini yaptı. Bir süre önce CHP'nin yeni lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu da Diyanet'te ağırladı.
Bayan din görevlilerinin sayısını artırmak için özel çaba harcadı. 2 bin olan sayıyı 13 bine çıkardı. Bu rakam da yeterli değil. Ancak mevcut imkânlar daha fazlasına el vermedi. Diyanet'in doğru kanaldan mesajlarını iletmesi için bir televizyona ihtiyacı olduğuna inanıyordu.
Diyanet TV projesini gündeme getirdi. Yasaya koydurmayı başardı.
Ali Bardakoğlu, herkesin sempatiyle baktığı bir isim oldu. O koltukta bu kadar geniş kesimlerin konsensüsünü sağlamak kolay değil. Ani ayrılışı bazılarına
sürpriz geldi. Nice zamandır görevini bir başka isme devretmek istediği biliniyordu. Bunu açıkça söyledi de... 'Zamanı geldiğinde koltukların bırakılmasından' sıkça söz etti. Teşkilat Yasası'nı Meclis'ten geçirmek en büyük hedeflerindendi. 1973'ten beri çıkarılamamıştı. Yasanın çıktığı gün görevi bırakmak istediğini
Başbakan Erdoğan'a bizzat kendisi iletti. 'Biraz daha devam et' cevabı üzerine üniversiteye dönme planlarını bir süre ertelemek durumunda kaldı.
Bardakoğlu farkını burada da gösterdi. O koltuklarda bir gün fazla oturmak için eğilip bükülenlerin bol olduğu bir ülkede bu davranışı ile kendisini sıradan bürokratlardan ayrıştırdı. İsteseydi o koltukta oturmaya devam ederdi. Yerini yardımcısı Mehmet Görmez'e devretti. O da aynı kumaştan...
Bu yazıyı yazmamın sebebi Ali Bardak-oğlu'nun icraatlarını uzun uzun anlatmak değil seleflerinden farklı olduğunu vurgulamak. Güçlü rüzgârlar karşısında esneyenlere sık rastladığımız o koltukta dik oturmayı başardı. Ve kubbede hoş bir sada bıraktı..