Başörtüsü mücadelesini kadın erkek herkes verebilir, ancak başörtülü olmanın hissiyatını herkes anlayamaz. Ben, başörtülü kadınların,
Müslüman erkeklerden daha cesur olduğuna inanırım. Çünkü başını örtmek, açık bir kimlik beyanıdır, insanın inancını, dünya görüşünü cesurca dışavurmasıdır.
Başörtüsünün dindeki yeri, önemi konusunda farklı görüşler olabilir, başörtüsünü Müslümanlığın tek göstergesi haline getirmek elbette yanlıştır ancak açık olan husus, başörtülü olmanın kimliği ve görüşü deklare eden, ortaya koyan bir eylemi ve duruşu yansıttığıdır.
Başörtülü olmak, bireye daha büyük bir mesuliyet ve sorumluluk yükler; bir başörtülü hal ve hareketinde daha duyarlı olmak durumundadır. Çünkü başörtüsü, şeair-i İslamiyedendir, yani İslam'ı ifade eden önemli bir tezahürdür. Başörtülü bir ferdin yaptığı hatalar, kendisini aşan bir eleştiriye dönüşebilir.
Başını örten Müslüman bir kadının, karşılaştığı zorluklar sebebiyle neler hissettiğini, nasıl bir duyguya sürüklendiğini bir erkeğin anlaması güç olabilir. Sadece başörtüsü faktörünü hesaba kattığımızda erkeklerin, kadınlara göre uğradığı ayrımcılığın,
baskı ve tahammülsüzlüğün daha az olduğu söylenebilir.
Başı açık bir Müslüman bayanın veya İslami kimliği böyle güçlü bir tezahür ile belli olmayan Müslüman bir erkeğin başörtülü bayanların çektikleri çileyi, uğradıkları mağduriyeti anlamaya çalışmaları ve bunu aşmak için gayret göstermeleri büyük bir mesuliyettir.
Başörtüsü sorunu sadece üniversiteye gitmek isteyen kızlarımız için sözkonusu değil. Hayatın bir çok alanında kendisini hissettiren, ayrımcılığa sebep olan bir konudur. Başörtüsü İslam'ın bir şiarı haline gelmiştir. Bediüzzaman'a göre şahıslara değil umuma taalluk eden hususlara 'şeair-i İslamiye' denilir ve bunların sembolik değeri çok büyüktür: "Bu şeairin umuma taalluku cihetiyle umum onda hissedardır. Umumun rızası olmazsa; onlara ilişmek, umumun hukukuna tecavüzdür. O şeairin en cüz'îsi (
sünnet kabilinden bir mes'elesi) en büyük bir mes'ele hükmünde nazar-ı ehemmiyettedir."
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı tarafından (
TESEV) yayımlanan 'Başörtüsü Yasağı ve
Ayrımcılık:
Uzman Meslek Sahibi Başörtülü
Kadınlar' başlıklı
rapor bu konuda önemli tespitlerde bulunuyor.
Çalışmayı yapan Doç. Dr. Dilek Cindoğlu sorunun farklı bir vechesini şöyle ifade ediyor: "Başörtüsü yasağının yayılma etkisi var.
Kamuda bu
yasak olarak var, ama özel sektörde de yasak olmamasına rağmen iş hayatının yapısı gereği, kamu ile özel sektörün birbirleriyle ilişkileri nedeniyle, özel sektörde başörtülü uzman meslek sahibi kadınların
tercih edilmemeleri gibi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bunun sebebi, işverenlerin önyargılarından kaynaklanmıyor. Yasak var olduğu sürece, kamu ile ilişkisi olan her türlü özel kuruluş, başörtülü kadın bir
eleman çalıştırmayı bir işin yapılması açısından bir eksiklik olarak görüyor. Dolayısıyla her toplantıya, her kamu binasına başörtülü çalışan gönderemiyor. Yani (biz başörtülü sevmeyiz) gibi bir anlayışın ötesinde iş hayatının yapısından dolayı bir engel ortaya çıkıyor."
Başörtülüler, özel sektörde de, sosyal hayatta da bir çok sıkıntı yaşıyorlar. Meseleyi üniversite ve ilkokul tartışmalarına indirgeyenlerin yaptığı büyük hata bu. Başörtüsü meselesi eğitim alanını aşan, kamudan özele doğru büyüyen bir nitelik taşıyor. Kadınların hayatın her alanında daha aktif hale gelmelerini savunan, kadın hakları mücadelesi verenlerin önemli bir kısmı ise başörtülü kadının sosyal,
ekonomik, kültürel alanda yaşadığı dışlanmaya yönelik bir
gündem oluşturmuyor, sorunun kapsamını ve yayılma tehlikesini gerektiği kadar umursamıyor. Burada elbette
başörtüsü yasağına karşı olan ama kendi işyerlerinde veya sözsahibi oldukları alanlarda başörtülü kadınlara şans tanımayanların durumunu da vurgulamak gerekiyor. İdeolojik sebeplerle böyle bir ayrımcılık yapanların üzerine bir de kompleks, kaygı, korku gibi sebeplerle kendi alanlarında başörtülülere fırsat vermeyenler eklenince başörtüsü yasağı özel ve
sivil alanda da adı konulmamış bir şekilde etkili oluyor.
Başörtülü bir bayanın her türlü risk, zorluk ve ayrımcılığa rağmen sergilediği cesareti sergileyemeyen erkeklere bu yüzden çok kızıyorum.