Baykal'a komplo çözülmeden CHP durulmaz


CHP'de beklenen kapışma biraz erken de olsa gerçekleşti. Çünkü partiyi uzaktan izleyenlerin bile kolaylıkla görebileceği Kılıçdaroğlu-Sav çekişmesi en kötü ihtimalle milletvekilliği listesi belirlenirken çatışmaya dönüşecekti. Fakat önceki gün patladı. Kılıçdaroğlu resmen darbe yaparak 53 yıllık CHP yöneticisi Önder Sav ve ekibini partiden uzaklaştırdı. Sav direniyor, direnecek de. Fakat dün akşam itibariyle Kılıçdaroğlu, yerini bir önceki güne oranla daha da sağlamlaştırdı diyebiliriz. Özellikle de Yargıtay Başsavcısı'nın desteğiyle. Sular durulduktan sonra Yargıtay Başsavcısı'nın CHP'nin iç işlerine müdahalesi üzerinde ayrıca durmak lazım. Çünkü dün sabah konuştuğum bazı kaynaklar başsavcının akşamüzeri açıklayacağı kararından haberdardı. Hatta kulislerde Kılıçdaroğlu'nun uzunca bir süredir yargı çevreleriyle dirsek temasında olduğu da konuşuluyordu. Bundan sonra ne olacak? Önder Sav'ın teşkilatı üzerindeki ağırlığı ortada. Fakat Kılıçdaroğlu'nun da inanılmaz bir medya ve kamuoyu desteği var. Delege bu havadan mutlaka etkilenecektir. Dolayısıyla Sav'ın işi her geçen gün daha da zorlaşıyor. Kılıçdaroğlu zamana oynayıp delegeyi yanına çekmeye çalışacak. Geleceğin kendinde olduğunu anlatmaya çalışacak. Kurultay'dan güçlenerek çıkabilecek. Mevcut tabloda CHP'de kurultay kaçınılmaz. Çünkü şu haliyle CHP yönetilemez durumda. Kılıçdaroğlu'nun MYK'sına karşı Sav'ın PM'si var. Bu tablodan ne milletvekili listesi çıkar ne de parti hareket edebilir. Tabi partinin meclis grubu da dağılmış durumda. Bu denklemde dengeleri değiştirecek olan Baykal. Çünkü Baykal'ın delege ve teşkilat üzerinde Sav kadar olmasa da ciddi bir gücü var. Tercihini Kılıçdaroğlu'ndan yana kullanırsa ki veriler kullanacağını gösteriyor; Sav avukatlık bürosuna taşınmak zorunda kalır. Bugün Canan Arıtman'ın oğlunun İzmir'de nikahı var. Baykal'ın orada sergileyeceği tavır da önemli. Belki de 'dönüş' sinyali çakacak. Bu ihtimali de yabana atmamak lazım. Peki bu kavga ile CHP nereye gidecek? Bu parçalı yapı ile işinin kolay olmadığı ortada. Fakat ana muhalefet partisindeki gelişmeleri analiz ederken hep atladığımız bir şey var. Baykal'a bu kaset komplosunu kim kurdu? O gün CHP'nin ayarları bozulmuştu. Hâlâ da toparlanamıyor. Fakat bugün yaşadıklarımızı CHP'deki darbe kaset komplosu ile başlayan süreçten bağımsız görmemek lazım. CHP bir şekilde yeniden dizayn ediliyor. Bu dizaynı ve geleceği görmek için de en başa dönmek kaçınılmaz. Temel soru şu: Baykal'a o komployu kim kurdu? Bırakın çözülmeyi PKK'ya katılımlar sürüyor Daha önce de yazdık ama son günlerdeki gelişmeler aynı konuya dönmeye mecbur etti. Gelişmelere bakarsanız terörle mücadelede tarihi bir dönüm noktasındayız. Hatta her şeyin tozpembe olduğunu bile söylemek mümkün. Peki gerçekte durum nasıl? Her şey tozpembe mi? Silahların susması iyi bir şeydir. Bu açıdan evet, olumlu bir tablo var. Fakat güvenlik bürokrasisinin elindeki bilgiler farklı. Öncelikle örgütün Kuzey Irak'a çekilmesi gibi bir durum yok. Lokal yer değiştirmeler var. Onlar da 'kış üstlenmesi' kapsamında yapılan rutin yer değiştirmeler. Kaldı ki örgütü yakından takip eden güvenlik birimleri böyle köklü bir yer değiştirmenin reel olmadığında hem fikir. Çünkü sınır ötesine çekilen bir örgütün 'bundan sonra eylem yapmayacağı' anlamı çıkar. Lojistik destekler, kamplar, istihbaratlar, kuryeler... Yani örgütün pratikleri açısından çekilmek anlamsız gözüküyor. Kaldı ki şehirlere konuşlu eylem timlerinin varlığı da ortada. Bu sebeple örgütün çekildiği yönündeki haberlere ihtiyatlı yaklaşmakta fayda var. Kaldı ki dün itibariyle örgüte katılımlar devam ediyordu. Yani kamuoyuna verilen 'örgüt çözülüyor' imajının tersine dün bile örgüte yeni katılımlar oldu. Hatta 'eylemsizlik' adı altındaki süreçte ülkenin muhtelif yerlerinde 500 kiloya yakın patlayıcı ele geçirildi. Ayrıca şunu da ifade etmek gerekir ki örgütü yakından tanıyan güvenlik bürokrasisi seçime kadar eylemsizlik kararının alınmasına 'manevra' olarak bakıyor. Örgütün kafasında bir yol haritası olduğunu düşünüyorlar ve ateşkesin bir manevra olduğu fikrindeler. Uzun vadeli projeksiyonlarında ise şu şekilde yorumlar var: " Örgüt Nevruz'la birlikte yeniden terörü tırmandırabilir. Bu yönde ipuçları da var. Baharda başlayan ve seçim öncesine denk gelen şiddet dalgasının nelere yol açabileceğini herkesin düşünmesi lazım." Bu arada 'bunlar komplo teorisi' diyenlere hatırlatalım. Aynı güvenlik bürokrasisi Meclis'te Anayasa oylamaları sürerken şiddet dalgası başlayacağını, karakol saldırıları olacağını öngörmüştü. Biz de yazmıştık. O zaman 'uçuyorsunuz' diyenler aynı günün akşamında istihbaratın doğruluğunu görmüştü. Biz yine not düşelim. Kamuoyuna pompalanan tozpembe tabloların reelde karşılığı yok. Örgüt elinde silahla siyaset yapıyor ve baharla birlikte yeni hamleleri sahneleyebilir.
<< Önceki Haber Baykal'a komplo çözülmeden CHP durulmaz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER