Başbakan Tayyip Erdoğan'ın önceki gün yaptığı konuşma; hükümetin
Taksim saldırılarıyla ilgili çok şey bildiğinin bir göstergesi.
'Sözün tamamının ahmağa söyleneceği' gerçeğinden hareket edecek olursak Erdoğan,
terör olaylarının arkasında hangi
ülkelerin bulunduğunu çok açık biçimde söyledi. 'Bazı Avrupalı ülkelerin
Türkiye'ye gerekli desteği vermediğini, bir kısmında da terör
örgütüyle bağlantısı bilinen kurumların serbestçe faaliyetlerine devam ettiğini' vurguladı.
Başbakan durup dururken neden Avrupalı ülkelere gönderme yaptı? Acaba bombanın
Avusturya yapımı olduğunun tespit edilmesi mi o sonuca ulaştırdı? Bu soruların cevabı şimdilik net değil. Devlet ulaştığı bütün bilgileri kamuoyuyla paylaşır mı, onu da bilmiyoruz. Ancak işaretlerin
Ergenekon'la irtibatlı Devrimci Karargâh örgütünü göstermesi 'Bu işin arkasında kimler var?' sorusu için kafalarda farklı istifhamlara sebep oluyor.
Burada tetiği kimlerin çektiğinin çok da önemi yok. Asıl konuşulması gereken, tetiği kimlerin çektirdiği. O açıdan baktığımızda Devrimci Karargâh mı, yoksa
PKK mı; gerçekte önemli değil. Bunlar sadece tetikçilik yapıyor. Ayrıca PKK çok uluslu bir terör şirketi gibi. Her kritik zamanda ortaya çıkan bu örgüte tetiği kimler çektiriyor? Onu anlamak için 'Bu eylemi PKK'nın hangi birimi yaptı?' diye bakmak lazım. Çünkü tek blok, tek ses bir örgüt yok karşınızda. Bölgede hesabı olan dünyanın bütün güç merkezlerinin bir uzantısı var bu örgüt içinde.
Herkesin bildiği gibi Türkiye'd
e devlet yapısı büyük bir değişim içinde. Her geçen gün daha demokratik bir ülke oluyoruz ve devlet daha çok topluma yaslanan bir yapıya dönüşüyor. Referandum da bu süreçte çok önemli bir eşik oldu. Şimdi kritik bir soru sormakta fayda var: Türkiye'deki değişimden en çok hangi ülkeler rahatsız? Bu soruya verilen
cevap bizi Türkiye'yi karıştırmak isteyen adrese götürecek.
AK Parti'den ve Türkiye'nin yaşadığı bu değişim sürecinden en çok rahatsız olan yerlere baktığınızda, o yerlerin Ergenekon yapılanmasının arkasında olduğunu da görebiliyordunuz. Ergenekon'un ortaya çıkarılmasından ve
operasyon yapmalarının engellenmesinden sonra bu güç merkezleri PKK ve Devrimci Karargâh üzerinde yoğunlaştı.
Devrimci Karargâh mevzusu açılmışken başka bir konuya da mutlaka değinmek gerekiyor. Polisin Devrimci Karargâh'la ilgili yapacağı birçok operasyonu, önceden ifşa ettiğinden söz edilen Hanefi
Avcı'nın kimin adına Haliç'teki Simonlar kitabını yazdığını konuşmak lazım.
Hanefi Avcı bu örgütle irtibatlandığı zaman onun terör şirketinin uluslararası bağlantılarından haberdar mıydı? Bu da cevabı mutlaka verilmesi gereken bir soru olarak karşımızda duruyor. Son olaylardan sonra yazdığı kitabın kastı bambaşka bir yöne doğru gidiyor.
Türkiye yıllardır aynı terör oyunuyla haşır neşir oluyor. Öyle ki bazı yıllar
terörle mücadele etmekten başını kaşımaya
vakit bile bulamadı. Terörle yola getirildi. Dünyadaki bütün güçlerin bu tür istekleri olabilir. Bu anlaşılır bir durum. Ama hükümet olanın,
iktidar olanın bunların
yerli ve
yabancı bütün işbirlikçilerinin hakkından gelmesi gerekiyor. Bunlara içeride kim çanak tutuyorsa da onlara hesabını sormalı...