Orta boylu bir adam gelmiş
Emin Çölaşan’ın yanına. Ve fısıldamış kulağına. Demiş ki,
Ergenekon bitti; “bunlar” yargıyı ele geçirdi; şimdi buyruklar yağdırıp, salıverecekler Ergenekon’dan
tutuklu birçok
Silivri sakinini.
Şimdi, Dervişin Fikri Neyse Zikri de Odur sözü geliyor insanın aklına bu yazıyı okuyunca. Ergenekon yani
Gladyo davası, çok ama çok gecikmiş, bir
eşek arısı kovanına çomak sokma eylemidir. Kaplumbağa örneği yol aldığını öne sürerseniz davaların, doğrudur bence. Kimilerinin daha şimdiden çok uzun süredir
tahliye edilmeksizin, örneğin Mustafa Balbay’ın, tutuklu kaldığını söylerseniz size katılırım. Amma kalkıp da Ergenekon’un, iktidarca hazırlanmış, siyasi bir tezgah olduğunu ima ederseniz size kargalar bile güler!
Türkiye’nin, ta 1947 yılından bu yana
darbe hazırlıklarına soyunacak kişi ve kişileri belirleyen bir Gladyo yapılanmasının boyunduruğu altında olduğunu, ülkede yıllar yılı seçilmişlerin, önünde sonunda, asker-
sivil bir
bürokrasi diktasına diz çökmek zorunda bırakıldıklarını inkar ederseniz, gene kargalar kahkahayı patlatır.
İnsanları kılığına kıyafetine göre sınıflandırmayı, cuntalar oluşturup iktidara el koymayı, kendi istemediğine oy verenlere sövüp saymayı, Atatürkçülük sanan, salt kendilerinden olduğu için bir alay beceriksiz, Türkiye’yi yönettiğini sanırken, aslında batırmanın eşiğine getirenlere alkış tutanların da, yapılan her şeye karşı çıkan ama bir ömür boyu taş üstüne taş koymayanların da
boru öttürdüğü dönemler bitmiştir artık. Eğer bitmediğine inanıyorsanız genel seçimlere şunun şurasında sekiz ay kaldı kalmadı! Sandığa teşrif edin; orada kesin hesabınızı. Köşede kuytuda; fısıltıda, dedikoduda değil!