Haber kanalında bir yazı: "Neden uzlaşma olmadı?"
Hiç aranmadı ki, olsun...
Bir kere daha üzerinden geçelim: Bugünkü
Meclis, başörtüsü konusunda
yasa çıkaramaz,
Anayasa değiştiremez. İktidar, ne kadar çözüm odaklı yaklaşırsa yaklaşsın, onun bu zaafını bilen muhalefet, hükümeti kuyuya çekiyor.
Türkiye tarihinde, üzerinde bu kadar mutabakat oluşup da çözülmeyen başka konu yoktur.
Çünkü siyasallaştı.
Şimdi "ilköğretimde
türban" başlıklarıyla "toplumsal gerilimin" altyapısı kuruluyor.
Ortada fol yok, yumurta yokken kızlarını birdenbire ilkokula başı örtülü göndermeye başlayan babaların arkasındaki örgütlere bakın, provokasyonu görürsünüz...
Asıl
tehlike de budur: Vuruşarak konuyu çözümsüzlüğe iten, gerilimi körükleyen kafa!
CHP'li
Necla Arat, geçenlerde Cem TV'de konuşuyor:
-90'lı yıllarda
militan kızlar okullara sokulmadı. Bugün 18-20 yaşındaki çocuklar hatırlamaz. Ama onlar, o tavırlarıyla bugünkü neslin kaderini değiştirdiler.
Zekanın ulaştığı son nokta bu olunca, alimallah hiç militansız kalmayız.
Kutu yetiyor, yazıya gerek yok!
Taraf Gazetesi,
Ahmet Altan'ın yazılarını, logosunun hemen sağında
anonsluyor. Aslında "anons" da değil. Bir nevi, yazının güzel bir özeti. Hap gibi bir solukta okuyup, anlıyorsunuz. Tek başına yeterli oluyor. Öyle ki, içerideki 4 bin vuruşluk yazı, bazen birinci sayfadaki kutunun sihrini bozuyor.
Misal, geçtiğimiz haftalarda böyle bir Ahmet Altan kutusu vardı, tefsire gerek bırakmayan...
Bakar mısınız:
-Çok sık duyduğumuz sözler var. "AKP'liler, devleti ele geçirmeye çalışıyor" gibi ya da "Fethullahçılar devleti ele geçirmeye çalışıyor" gibi. Devlet "birilerinin" sahip olduğu ve "birilerinden" koruduğu bir
kale anladığım kadarıyla ve bu "kalenin" ele geçirilmesinden korkuyorlar. Kim "kalenin" sahipleri, niye onlar devleti "yönetiyorlar" da "diğerleri" devleti "ele geçirmeye" çalışıyor?
Krizi yönetemeyen takımı hiç yönetemez
Büyük bir kulüpseniz, gönderdiğiniz
teknik adamın yerine birini düşünüyorsanız ve reddedilme ihtimaliniz varsa, müzakereyi dikkatli yürüteceksiniz.
Fatih
Terim, Florya'ya gelecek. Görüşeceksiniz. Sonra "Kabul etmiyorum" deyip çıkacak. Bunu da herkes duyacak, çarşaf çarşaf okuyacak.
Hakan Şükür, hakeza...
Peki... Koskoca camianın imajı, saygınlığı, itibarı ne olacak?
O "reddedilmeyi" taraftara nasıl izah edeceksiniz?
Göreve başlayan
Hagi, "yedek" listeden geldiğini düşünmeyecek mi?
Yoksa Hagi-Tugay ikilisi
sezon sonunda bayrağı Terim-Şükür ikilisine mi bırakacak?