İki gündür
Taraf okumuyorsanız duymamış olabilirsiniz.
İki önce
İstanbul’un ortasında
Beşiktaş Meydanı’nda biri Uluslararası Adalet Divanı’nın yeni binasını tasarlayan, iki uluslararası üne sahip tasarımcının İstanbul günlük hayatı için yaptıkları işlerin sergilendiği Free Zone İstanbul adlı bir sergi saldırıya uğradı.
Yok,
saldırganlar iki
durak öteden gelen
Tophaneli
gençler değildi bu kez...
Sergiyi düzenleyen Bimeras
Kültür Vakfı’nın açıklaması göre 15 kişilik saldırgan grup kendilerini
CHP’li gençler olarak tanıtmıştı. Bunu inkâr eden CHP İstanbul İl Başkanı
Berhan Şimşek CHP’li gençlerin
telefon dinlemelerle ilgili başka bir
protesto için o saatlerde meydanda olduğunu söylüyor. Tabii geçerken omuzları çarpmış olabilir...
Bunca patırtının sebebi yazının ortasında gördüğünüz
Atatürklü
tabela. İbadet yeri tabelasına üç büyük dinin sembolleriyle konulan Atatürk silueti.
Dün Taraf’a gelen Hollandalı
sanatçı Rosan Bosch’un anlattığına göre fotoğraflarda görünen öfkeli gençler itiş kakışla kökünden sökülen tabelayı önce tahrip etmeye çalışıyor, bakıyorlar ki demirden, bu kez üzerindeki etiketi kopartıp, rejim için “etkisiz” hale getiriyorlar.
Serginin
Kadıköy ve
Üsküdar meydanlarındaki ayaklarında kuvveden fiile geçmiş bu
mahalle baskısı nedeniyle Atatürklü tabela yok.
Tabii bu,
Binnaz Toprak ve ihtisasını
Gülen cemaati üzerine yapmış sosyolog Nedim Şener’in de yer aldığı ekibinin,
Anadolu hakkındaki bütün bilgilerimizi yeniden gözden geçirmemize neden olan antropolojik keşfi,
Sivas’ta
Cuma namazı saatlerinde dükkânların kapanması, trafiğin sıkışması kadar insanı endişelendiren bir mahalle baskısı biçimi değil.
Alt tarafı iki tabela sökülmüş. Mala gelsin de, cana gelmesin, o mühim. Zaten İstanbul’un ortasında sergi basıp sanat eseri parçalayan Kemalistlere o bakmıyor.
(Pardon yine Mahalle Baskısı araştırma sonuçlarının Yüce Manitu tarafından gönderildiğini unutup araştırmanın bütün memleketi açıklama kudretinden sual ederek
linç ve tahammülsüzlük günahı işledim. Hâlbuki ibret almamız içindi di mi bu menkibe-sosyolojisi.)
Tophane olayını Sivas’a, Menemen’e, kimse tutmasa Holokost’a bağlayacak
Bedri Baykam da olay sırasında Bratislava’da “sanatta
özgürlük” konuşulan bir toplantıda olduğu için laik bir Süperman olarak imada yetişemedi.
Günler sonra
Radikal sorunca alt metninde
Melih Gökçek’in “Tükürürüm böyle sanatın içine” sesi duyulan şöyle laflar etti: Herkesin kendince bir kutsalı var. İstanbul’daki olaylara baktığımızda Türkiye’nin yaşadığı gerilim ortamında sanatçılara da düşen kaçınılmaz hassasiyet dengeleri olduğunu söyleyebiliriz.
Hadi ondan Sivas Katliamı’nı yapanların bile muhtemelen savunmalarında arkasına saklandıkları bu “tabii bazı hassiyetler var” açıklamasından başka bir şey beklemiyorduk da. Ya, özgürlük, tutarlılık açılımları yapan merkez medya.
Günlerdir medya da (Taraf ve Zaman hariç) “Bana Kemalist gençler İstanbul’un ortasında
modern sanat sergisi basıp sanat eseri parçaladı dedirtemezsiniz” havasında.
Tophaneden günlerce
canlı yayın yapan televizyonlar “Yok hayır öyle bir şey olmadı, kim diyor, aa çok kötü, keşke bunlar olmasa” tadında.
Taraf’ın ve Zaman’ın haberi takip etmesi sonucu dün
Hürriyet ve Radikal de habere yer verdiler.
Birinci sayfasından olayı “Atatürklü levhayı söktüler” gibi bir inşaat kazısı başlığıyla haberi gören Hürriyet, saldırıyı ise şöyle
tarif etmiş “Çalışma bir grup genç tarafından söküldü.” Sonra başka bir yere dikilmek üzere...
Haberin içerdeki başlığında ise asıl kızılacak şeye işaret edilmiş: “Kızdıran sergi.”
Saldırı hadisesi de 28 sayfa sonra “Bir obje bazı gençlerin tepkisi çekti”ye yumuşamış.
Allah bu gençlerin tepkisini çekmekten düşmanı mı bile korusun o halde.
Radikal’in haberi tabii daha doğru düzgün. Ama onların serginin
diyalog amacını “‘Diyaloga’ tahammül yok” başlığında neden tırnak içine aldıklarını anlamak zor. Sözde diyalog iddiası gibi bir şey. Niyet okumayalım tabii. “Fiziksel temas olmadı” ara başlığında yine cana geleceğine mala gelsin tesellisi var.
Tamam, ben de unuttum. Ne oldu yani eseri parçaladılarsa yani birine mi saldırmış bu gençler yani. Yarın
Kurtuluş Savaşı’na da “Yunanlı askerlere linç der bunlar.”
1-2-3, tıp. Atatürkçü zombiler olarak bizi yetiştiren öğretmenlerimize
selam gönderiyorum buradan. Humeyni’yi hiç sevmiyorum. Varlığım Atatürk’ün varlığına
kurban olsun...
Ülke hakkında daha fazla bilgi almak için lütfen parçalanan esere bakınız.