Çankaya’daki 29
Ekim resepsiyonu
CHP yönetimini
referandumda “biz çözeriz” dedikleri
türbandan kaynaklanan yeni bir krizle karşı karşıya getirdi. Sorun bu kez
Cumhurbaşkanı Gül’ün eşiyle vereceği davete CHP
Grup Başkan Vekili Muharrem İnce’nin
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan önce “katılmayacaklarını” açıklamasıyla ortaya çıktı. Çankaya’nın “kamusal alan” olduğu gerekçesiyle CHP yönetimi eşi başörtülü olan Cumhurbaşkanı’nın davetine gitmek istemiyor. Kılıçdaroğlu ise “Daha çok var” diyerek zaman kazanmaya çalışıyor.
Türkiye’nin gündeminde onca sorun varken ve “türban” 2002
seçimlerinden bu yana işsizlik,
terör, eğitim gibi öncelikler sıralamasında hayli geriden gelmesine karşın CHP bir kez daha kendi kalesine gol atmayı başardı.
Oysa daha geçen hafta Kılıçdaroğlu, üniversiteli kızların başörtüsünü özgürlükler çerçevesinde savunurken,
ilköğretim ve liselerde, kamusal alanda sınırlamalar getiren bir çerçeveyi tartışmaya açmış ve hükümetten gelecek öneriyi beklediklerini açıklamıştı.
Muharrem İnce’nin çıkışıyla
Başbakan Erdoğan’a, “cumhur” üzerinden
siyaset yapacağı geniş bir alan açılırken, CHP’deki
çatlak Kemal Kılıçdaroğlu’nun tam da referandum sonuçlarını parti, medya ve aydınlarla tartıştığı ve “değişim” rüzgârları estirdiği bir sırada haksız biçimde kamuoyuna yansıdı.
CHP’deki ulusalcı kanat, Kılıçdaroğlu’nu “hiç gereği yokken, türbanı biz çözeriz” diye ortaya atılmakla suçluyor.
Kürt sorununun çözümünde de “
genel af” gibi olmayacak vaatlerde bulunmakla suçluyor.
Bu kadrolar
Kemal Derviş buluşmasına da, hayli mahcup şekilde seslendirilen “
açılım”lara da kuşkuyla bakıyorlar. CHP’nin “değişerek” oy kazanması yerine Baykalcı çizgisiyle devam edip yerinde saymasını istiyorlar.
Habertürk’te dün 12
Eylül referandumundan sonra “bugün seçim olsa” partilerin alacakları oylarla ilgili Konsensüs adlı araştırma şirketinin yaptığı anket vardı.
AKP’nin oyları, kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 46.9’a ulaşıyor. CHP ise yüzde 24.5.
Referandum öncesi, 2 maddesi dışında (
Anayasa Mahkemesi ve
HSYK) çoğunluğun
evet diyebileceği bir paketi halkoyuna götürmenin AKP’ye yarayacağını ve muhalefetin
12 Eylül’ü “güvenoylamasına” dönüştürme taktiğinin tutmaması halinde bundan
iktidarın kazançlı çıkabileceğini yazmıştık.
Seçime böyle gidilirse CHP yine muhalefette kalacak!
CHP Politbürosu partinin geleneksel laik Cumhuriyetçi tabanına seslenerek bir dönem daha Meclis’te kalmanın peşinde. Kemal Kılıçdaroğlu ise iktidar arıyor. Ancak Politbüro’yu aşamıyor.
CHP’deki kavganın özü budur.
Ecevit 1970’lerde benzer bir kavgayı kazanmıştı. Kemal Bey başarabilir mi, keşke yapabilse!
CHP’nin değişmekten başka şansı yok. Türkiye’nin daha iyi yönetilmesinden, ekonomiden, istihdamdan konuşmak yerine türbana saplanıp kalanlarla nereye gidilir?!