Başörtülü
kamu çalışanı olur mu” sorusu kadar saçmadır bu.
“Canım ikisi aynı mı” diyorsanız, vahim biçimde yanılıyorsunuz demektir.
Evet, başörtülü kamu çalışanı olur.
Çünkü tarafsız devlet, sadece kamu
hizmetinden yararlanan vatandaşlarına değil, aynı zamanda o hizmeti veren vatandaşlarına karşı da eşit davranır.
Kamu görevlisi olarak onu işe alırken, çalıştırırken ve çalışmasını değerlendirirken sadece yürütülen hizmetin gereklerine bakar. Dalgıç alacaksa, ideolojisine değil, dalmayı bilip bilmediğine bakar.
***
Siz bir
yaşam biçimini, bir giyinme biçimini, bir ideolojiyi “iyi” veya “normal” kabul edebilirsiniz. Ben kendi kültürünü temel alıp, başkalarını ona göre yargılayan enosentrik” biri olabilirim.
Ama devlet olamaz.
Devlet toplumda varolan giyinme biçimlerinden birini “norm” olarak alıp diğerini “anormal” ilan edemez. Ederse ayrımcılık yapmış olur.
“Başörtülü kamu çalışanı olursa tarafsızlık olmaz” diyenler, neden tarafsızlığı başı açık olmakla özdeşleştirdilerini de açıklamak zorundadırlar. Neden başı açık olmak “normal” veya “tarafsız” oluyor da başörtülü olmak olmuyor?
“Hizmet alan, karşısında başörtülü memure görürse kendisine tarafsız davranmayacağından kaygılanır”mış. Birinin hakkı diğerinin kaygısına
kurban edilir mi?
***
Tarafsızlık, yürütülen
kamu hizmetiyle ilgili bir kavramdır; onu yürütenin bireysel varoluş biçimiyle, tipiyle, saçıyla, sakalıyla değil. Kamu çalışanından beklenen tarafsızlık, vatandaşa eşit ve kurallara uygun biçimde muamele etmesidir.
İngiltere’de havaalanında başı sarıklı Sih pasaport memuru, devlet hastanesinde başörtülü doktor veya başörtülü polis görürsünüz. Orada devlet, kamu görevlisi olmayı üstün bir hakkın kullanımıyla çelişmeyecek biçimde düzenlemekle ödevli olduğunun farkındadır.
Bu konudaki en ufuk açıcı örneklerden biri, ABD’de Başkan
Clinton döneminde yayımlanan “Federal İşyerlerinde Dini Pratik ve Dîni İfadeye Dair Prensipler” başlığını taşıyan 1997 tarihli
başkanlık genelgesidir. Bu genelge, başörtüsü ve kipa gibi örneklerle, kamu çalışanlarının dini nitelik taşıyan giysilerle görev yapabilme hakkını tanımaktadır.
(Bkz.
Bekir Berat Özipek, “Başörtülü Kamu Hizmeti Verilemez Demek
Ayrımcılıktır”, Zaman, 2
Kasım 2007 ve 24 Ocak 2008. Genelgenin tam metni için bkz. Liberal Düşünce, Güz 1998, Sayı 12, ss. 64-74).
***
Türkiye’de er veya geç bu ayrımcılık sona erecektir.
Başörtülü kadınların devlet eliyle ayrımcılığa maruz bırakılması rezaleti, onun savunucularıyla birlikte tarihteki onursuz yerini alacaktır. Irkçı geçmişi olan Amerika’da geçmişte siyahlara karşı ayrımcılık yapanlar nasıl anılıyorsa, o gün onlar da öyle anılacaktır. Ayrımsız insan haklarını savunan bizler bugün zaten öyle anıyoruz, ama yarın onların çocukları da ana babalarını öyle anacaktır.
Şimdi bize düşen, milyonlarca kadını
mağdur eden bu insafsız ayrımcılığın olabildiğince kısa sürede sona erdirilmesi...