Çok alamet belirdi


Bedelli askerlik gereklidir veya değildir, ayrı konu. Bu, yetkililerin değerlendirip karar vereceği bir konu. Askeri tarafı var, siyasi yönü var. Sosyolojik boyutu var. İnsani açıdan bakarsak; Üniversiteyi bitirir bitirmez iş hayatına atılan, maddi bir pozisyonu olan, aile kuran insanlar var. Akademik kariyer yapan, bunun için yurtdışına çıkanlar var. Hatta, "Bedelli çıksa da bir an önce babamdan yadigar partinin başına geçsem" diyenler de var. Bu insanların 15 ay boyunca askere alınmaları, hayatlarını askıya almaları demek... Döndüklerinde, geride bıraktıklarını yerinde bulamamaları demek... Bazı hükümet yetkililerinin yaptığı gibi bedelli askerlik bekleyenleri "eğitimli-eğitimsiz" diye ikiye ayırmamak gerekiyor. Bir iş kurmuş, onlarca insanı besleyen yığınla ilkokul mezunu işadamı var. Bunların da, askere gidince yıllar içinde kazandığı her şeyi yitirme tehlikesi var. Emin olun, eğitimsiz bir işadamının durumu ile akademik kariyer peşinde koşan bir doçent arasında hiçbir fark yok. Son bedelli askerlik yasası, 1999 yılında çıktı. Ondan önce, 1987 ve 1992'de de iki kere yasa çıkmıştı. İlk defa bu kadar uzun bir ara veriliyor. Beklentiye yol açan da bu... Askerlik, her erkek Türk için vatanî bir görev ve borç... Devlet mutlaka tahsil ediyor. Liseden sonra okumayan gençler, "Askerliği birkaç yıl sallayalım, önce iş kuralım" diye düşünüp yaş 30'a yaklaşınca da bedelli duasına çıkıyor. Akademik kariyer peşinde koşanlar da ilk iş olarak askerliğini iki yıl tecil ediyor. "Sonra bakarız" deyip erteliyor, zamanla kronik bir probleme sahip oluyorlar. Gelinen noktada, görünen durum çok net: 1. Çok alamet belirdi ki, bedelli askerlik çıkacak. 28 yaş ve üzeri asker kaçakları temizlenecek. 2. Askerlik sağlam esaslara bağlanacak. Bundan sonra yeni bedelli tartışması çıkmayacak. Türban olmaz bere verelim Mümtaz Soysal Cumhuriyet'te diyor ki, "Her üniversitenin kendine özgü, basit ve estetik modistliğin ölçütlerine uygun olarak çizilip dikilmiş, isteyenin saçını bütünüyle ya da kısmen örtebilen, örtünmek istemeyenin hiç giymeyebileceği bir 'hanım beresi' dağıtılsa, kız öğrenciler peruk ya da başka türü baş örtme-örtmeme tereddüdü geçirmeden bu bereyle derslere girebilseler sorun çözülmüş olmaz mıydı?" Son dönemde, başörtüsü karşıtları iki noktada yoğunlaşmaya başladı: 1. Din, başörtüsünü emrediyor mu? Emrediyorsa ne biçimde emrediyor, buna bakalım. 2. İran modeli örtünmeye karşı değiliz, üniversitelerde amacı karşılayacak tek tip kıyafet söz konusu olabilir. Mümtaz Soysal'ın önerisi ikinci gruba giriyor. Yani... Geçmişte dini veya dini kisveleri, camiyi, Müslümanlar'ı nasıl belli kalıplara soktularsa, bugün de "türbanı" benzer bir kalıba sokmaya çalışma çabası... Ama ilerleme var, kabul edelim... 10 yıl önce öğrencilere başörtülerini çıkarttırmak için üniversite girişlerinde ikna odaları kurulmuştu. Şimdi bere odaları öneriliyor. Belli ki ikna odaları işe yaramış, öğrenciler olmasa da öğretim üyeleri ikna olmuş.
<< Önceki Haber Çok alamet belirdi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER