Texas'a uğradığımızda
Houston Üniversitesi'nde Sosyoloji bölümü
öğretim üyelerinden
profesör Helen R. Ebaugh ile bir
iftar yemeğinde görüşme imkânımız oldu. Kendi bu bölüme
başkanlık da yapmıştır. Ayrıca
Amerikan Din Sosyoloji başkanlığını da yaptığı gibi Amerikan Sosyoloji Cemiyeti'nin Dinin Sosyolojisi bölümünün açılmasına da öncülük etmiştir.
Prof. Dr. Helen R. Ebaugh'un "
Gülen Hareketi:
İslam Kökenli Sosyal Bir Hareketin Sosyolojik Analizi" isimli bir kitabı da bulunmaktadır.
Kitaptaki verilerin kaynağı için "Son üç senede
Türkiye'ye dört kere gittim. Bu ziyaretler hem ülkenin kültürünü, hem de
Gülen Hareketi'nin alt kültürünü tanıma adına bana önemli fırsatlar sundu. Türkiye'de farklı şehirlerde, yaklaşık sekiz tane Gülen Hareketi okuluna gittim. Ayrıca hareketin içinde vazife yapan doktorlar, idareciler ve işadamlarıyla hem görüştüm hem de
mülakat yaptım. Bu insanların bazılarının evlerine
akşam yemeğine gittim. Hareketin katılımcılarının kurduğu en önemli kurumlardan sayılabilecek
Zaman Gazetesi, STV,
Bank Asya, Gazeteciler ve
Yazarlar Vakfı,
Fatih Üniversitesi,
Sema Hastanesi ve Kimse Yok mu gibi müesseseleri ziyaret ettim ve buralarda mülakat imkânım oldu." diyor.
Aslında bu yazar kitabı ilk olarak hareketin
finans kaynaklarını araştırmak üzere yapılan bir araştırmanın bulgularını yayınlamak için hazırlanmış, ancak yayıncılarla görüştüğünde daha genel kapsamlı bir kitap teklifiyle karşılaşınca, buna göre daha geniş bir şekilde ele almış. Finans kaynakları ile alâkalı bölüm şu anda kitabın altıncı bölümü... "Değirmenin Suyu" başlığı altında yer alıyor. Burada değirmenin suyunun zengin işadamından mühendise, oradan
fabrika işçisine, çalışan ve
ev hanımı bayanına varana kadar Türk insanı olduğu meselesi vurgulanıyor.
Prof. Helen'in bu husustaki tesbitleri şöyle:
"Maddi
destekte bulunmak, Gülen Hareketi için içselleşmiş bir karakter. Görüştüğüm, kendilerine sorular yönelttiğim herkes, kendi şartları çerçevesinde maddî destek faaliyetinde bulunmuştu. Bu, ortalama yüzde beşten başlayıp yüzde yirmilere kadar çıkıyordu. İçlerinde malının üçte birini veren de vardı. 'İmkânım olsa
Ashab-ı Kiram gibi yüzde doksan beşini vermek isterim.' diyen de. Sadece zengin işadamları değil her kesimden insan yani
genç işadamları, işçi, memur, çalışan-çalışmayan herkes bir şekilde destek oluyor. Bazıları tek başına bir okul yaptıramadığından üçü-beşi bir araya gelip yaptırıyor. Buna gücü yetmeyen burs veriyor. Buna da gücü yetmeyen,
gönüllü çalışıp fizikî bir yardımda bulunuyor. Her grup kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışıyor; ayrıca yaptıkları işlerde yani hayırda yarışıyorlar. Amerika'da da benzer faaliyetler sürdürülüyor. Mesela merkezi Houston'da bulunan on altı şubeli "11D" oluşumu, her şube çevresinde toplanmış çoğu üst
lisans öğrencisi Türkiye'den gelmiş öğrenciler tarafından destekleniyor. Aralarında az da olsa esnaftan insanlar var. Ayda bin-bin beş yüz dolara geçinen bu öğrenciler için aylık 100-150 dolar vermek gayet normal bir şey olmuş. Bu öğrenciler haftalık 20-30 saatlerini de "11D" için çalışarak geçiriyorlar. Yaptıkları işler profesyonellere yaptırılırsa harcanacak para göze alındığında katkılarının ne kadar büyük olduğu daha rahat anlaşılır. İstanbul'da görüştüğüm işadamları, kendilerini nelerin motive ettiğini sorduğumda, genel olarak şu maddelerden bahsettiler: Sayın Gülen'in öğretisinde olduğu üzere; iyi insan yetiştirmek; gençleri eğitmek, Allah'ı memnun etmek, ahireti kazanmak, dünyayı düzgün bir yer haline getirme gayreti yönünde aynı ideâli paylaşan büyük bir topluluğun parçası olmak ve Türkiye ve dünya insanına
ümit vermek."
Ben de Prof. Dr. Helen R. Ebaugh ile iftarımı yaparken bu
gönüllüler hareketinden fedâkârlığın başladığı ilk günlerle ilgili bildiklerimi aktarmaya çalıştım...