Hanefi
Avcı olayına yeniden dönmemek üzere yazıları kapatmıştım. Önümüzdeki dönemde
Hakkâri’de olması muhtemel devlet şiddetini yazacaktım ama
gündem beni bir kez daha Avcı yazmaya zorladı. Hakkâri konusunu önümüzdeki günlerde ele alırız.
Ben başından beri
Hanefi Avcı’nın yazdığı kitabın bir proje kitap olduğunu yazıyorum. Bu projeden amaç cemaatin bütün kurumları ele geçirdiğini göstermek ve bununla mücadele etmek değil. Avcı kurnaz bir şekilde önümüze cemaati atıyor ve kamuoyunun cemaati
tartışmasını istiyor ama asıl amaç İstanbul’da Ankara’da ve değişik yerlerde sürdürülen
Ergenekon operasyonlarını
hedef alanları görevden aldırmak. Hapse girmesi de bu projenin ikinci ayağı. Tahliye talebini ret etmesi de bununla ilgili.
Şöyle anlatayım: Avcı son on yıldır 1. Sınıf
emniyet müdürü. Emri altında görev yapan cemaatçilere bir
soruşturma dahi açtırmamış bir adamın cemaatle mücadele kahramanı olması ilginç değil mi? Avcı eğer gerçekten cemaati
tehlike görüyor ve onlarla mücadele edilmesini istiyor olsaydı fiilen bunu yapması mümkün olduğu dönemde yapardı. En azından 2010’da
Eskişehir Emniyet Müdürlüğü döneminde, yeni kitabı yazarken bir soruşturma açardı. Ama Avcı bunların hiçbirini yapmadı. O halde Avcı’nın derdi cemaatin tümüyle olamaz.
Kitabında cemaatçi diye suçladığı polis ve savcıların ortak noktası ne? Ergenekon ve
Balyoz operasyonları yapan birimlerin başında yer almaları. Ayrıca kendisiyle birlikte hareket ettikleri izlenimi edinilen küskün Emniyet müdürlerinin davalarına
bakan polis ve savcılar. Yani Avcı cemaat tartışması yapıyor ama nokta hedeflere atışlar yapıyor. Bu nedenle Avcı’nın kitabı sonuçları bakımından bir proje kitabıdır. Kitabın hedefi Ergenekon savcıları ve o operasyonları yapan polisleri bertaraf etmek. Unutmayın bu hedef aynı zamanda Ergenekon örgütünün de hedefi. Yani Avcı ile Ergenekoncular arasında ortak hedefe vurmak bakımından bir oydaşma var. Bu Avcı’yı Ergenekoncu yapar mı?
Hayır. Bu kadar bilgiyle bu iddiayı ileri sürmek haksızlık olur. Avcı Ergenekon örgütüne
hizmet ediyor denebilir mi? Evet. İsteyerek ya da istemeyerek Ergenekon’un amaçlarına hizmet ediyor. Onların değirmenine su taşıyor ve elini güçlendiriyor. Zira Ergenekoncular da Avcı da biliyor ki Ergenekon operasyonlarını yapan birimler sıkı çalışıp
delilleri
mahkemeye sundukça bu örgütün kurtulma şansı zayıflıyor. O nedenle onlar delil akışını kesintiye uğratmak için Ergenekon operasyonu yapan birimleri ve savcıları hedefe koymuş durumdalar. Ergenekon operasyonlarını yapanlar aleyhine
Adalet Bakanlığı’na verilen binlerce şikâyet dilekçesi, medya kampanyası, İçişleri’ne yapılan başvurularda temel amaç o ekiplerde
çatlak yaparak mahkemeye gönderilen delillerle her geçen gün daha da umutsuzlaşan Ergenekon davasından kurtulmak ya da
ucuz yırtmak.
Avcı’nın kitabı yeni bir kulvar açtı. Bu polislerin ve savcıların cemaatçi olduğu suçlamasıyla kamuoyunun etkilenmesi ve bunların arkasında duran hükümetin geri adım atarak o birimlerde görev yapanları etkisizleştirmek. Hiç olmazsa o kişileri
baskı altına alarak Ergenekon’a karşı çalışma azimlerini kırmak. Yani Avcı Ergenekon çevrelerinin başta
HSYK olmak üzere değişik birimlere yağdırdığı şikâyet dilekçelerine yeni malzemeler de sundu. Avcı da, arkadaşı Necdet Kılıç’ın “dinleniyorum ne yapmalıyım” sorusuna “HSYK, Adalet Bakanlığı ve değişik yerlere avukatın dilekçeler versin ortalığı ayağa kaldır” yanıtı veriyordu. Yani Avcı’nın Necdet Kılıç’a verdiği
tavsiye aslında Ergenekon çevrelerinin iki yıldır yaptığı taktik ile örtüşüyor. Bu nedenle Avcı’nın kitabı bir projenin parçası.
Ancak kitapta çok çelişki olduğu için Avcı’nın beklediği sonuç gelmedi. Hedeflediği görevliler görevlerinde kalmaya devam edince, kamuoyu da Avcı’yı unutmaya başlayınca projenin ikinci ayağı devreye sokuldu. Avcı büyük bir medya kampanyasıyla hapse girdi. Avcı bence polisi ve savcıyı ters köşeye yatırarak, tutuklanması için âdeta savcıyı
tahrik etti.
Savcı ile
ağız dalaşına girdiği, hakarete varan ifadeler kullanıldığı iddia ediliyor. Bana göre burada Avcı savcının kendini tutuklamasını istiyordu. Davetlere gitmemesi ve ifade vermemenin sonucunda mevcutlu getirileceğini en iyi Avcı biliyor. Bu hamlesinde başarılı oldu. Hapse girmesi sürecinde savcıyı
hukuksuzluk yapmakla suçlayarak ifade vermemesi,
tahliye talebinde bulunmayarak âdeta hukuk mücadelesi veriyormuş gibi yapması savcı ve Ergenekon operasyonu yapan polislerin üstüne baskı olarak dönecek. En azından Avcı böyle
hesaplıyor olmalı. Bu, Avcı’nın kitapta isteyip sürekli kılamadığı bir hamleydi. Avcı kendisini hapiste unutturmayacak da. Her gün bir tanıdığı ziyaretine gidecek ve onun mesajlarını kamuoyuna taşıyacak. Uzun dönemde bu Avcı’nın hedefe koyduğu ve cemaatçilikle suçladığı polislerin ve savcıların üstüne baskı olarak dönecek. Avcı’nın hesabı bu yönde. Bu nedenle de Avcı bir sure mahkemeden tahliye talebinde bulunmayacak. Avcı, dışarıda düzenleyeceği onlarca basın toplantısıyla elde edemeyeceği baskıyı içerden göndereceği mesajlarla elde etmiş olacak.
Bu oyunun bozulması için bana göre Avcı’nın serbest kalması gerekiyor. Ama mahkeme de eldeki delile bakarak tutuklama veriyor. Mahkemeler kamuoyu ne der diye karar vermiyor Türkiye’de. Bu nedenle Avcı’nın içerde kalmasının toplumsal bir olaya dönmesi temelde mahkemeyi ilgilendirmiyor ama Ergenekon operasyonu yapan polisler ve savcıların üstüne baskı olarak dönüyor. Hesap da bunun üstüne kurulu.
Bu süreçte Avcı’nın istemediği konu tartışmanın magazinleşmesi. Eğer Avcı’nın eşi ve sevgilisi arasındaki tartışma magazinleşirse Avcı amacına ulaşamaz. O da bu nedenle muhataplarına susmaları yönünde haber göndermiş. Avcı cemaatin tartışılmasını istiyor ama vurmak istediği cemaatin kendisi değil Ergenekon operasyonlarını yapanlar.
Çok iddialı bulabilirsiniz ama bu yazı kamuoyunda yankılanırsa Hanefi Avcı mahkemeden tahliye talebinde bulunur. Çünkü Avcı’nın mahkemede kalarak elde etmek istediği sonuç anlamsız kalırsa onun için
tutuklu kalmanın anlamı da olmayacak...