Evliya Çelebi’nin geçtiği yollardan


Sofya, Filibe, Manastır, Üsküp, Priştine, Belgrad, Saraybosna, Mostar, Travnik, Zagreb, Zigetvar, Pecs, Mohaç, Budapeşte, Viyana, Nurnberg, Mannheim, Dortmund, Essen, Oerhausen... Bunlar ne? “Evliya Çelebi’nin İzinde” gidilen yollar. 17. yüzyılın önde gelen gezginlerinden Evliya Çelebi, kırk yılı aşkın süreyle Osmanlı topraklarını gezmiş ve gördüklerini Seyahatname adlı eserinde toplamıştı. Ben dün Saraybosna’dayım... Bugün Mostar’da olacağım... *** “Evliya Çelebi’nin İzinde”, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın yürüttüğü “Altın Yollar Projesi”nin üçüncü etabı. Proje, 2008 yılında “Jules Verne’nin İzinde” ile başlamıştı... 2009 yılı ise “Piri Reis’in İzinde” geçmişti. 16 Ekim Cumartesi günü son bulacak bu son etapta da Evliya Çelebi var. Aslında... Altın Yollar, İstanbul kültürünü ve değerlerini modern çağın seyyahları olan sanatçılar vasıtasıyla dünyaya tanıtmak amacıyla hazırlanmış bir proje. Kültürlerarası dolaşımın önemini vurgulayan bu tanıtım projesi, dünya sanatçıları arasında köprüler kurarak, farklı sanat disiplinlerinde ortak üretimlere zemin hazırlamayı hedeflemekte... Nitekim, “Üç Kadınmüzik topluluğu bu vesileyle dün Bosna’da bir konser verdi. Bu gece de Mostar’da tekrarı var. *** Evliya Çelebi’nin 10 ciltten oluşan Seyahatname’si... Yaşanan olayları zaman zaman yalın ve duru bir gerçekçilikle anlatır. Zaman zaman da işin içine çokça halk deyimlerinin de katıldığı fantastik bir kurgu devreye girer. Aslında bu Evliya Çelebi üslûbudur. Şimdi bizler de hem Evliya Çelebi’nin, hem de bu üslubun büyüsü peşindeyiz... *** O büyünün odağında Osmanlı mimarisinin incilerinden biri olan Mostar Köprüsü var. Mimar Sinan mektebinin eşsiz mimarî özelliklerine sahip, tek kemerli sivri köprü, yemyeşil Neretva üzerine, Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında yapılmıştı. Güzelliğinden dolayı ona “taş kesilmiş ay” denmiş... Hakkında: “Taşımış harcını gazileri, serdarıyla Taşı yenmiş nice işçisi, mimarıyla... Hayran olarak bakarsınız da Hülyanızı fetheder bu hali...” diye şiirler yazılmış. Ne ki, 1993’te Bosna Savaşı sırasında taştan bir mücevheri andıran bu köprü inanılmaz bir barbarlıkla Hırvatlar tarafından bombalanarak yıkılmıştı. Köprünün yıkılmasıyla birlikte Boşnak Müslümanlar, Hırvatlar ve Sırplar arasındaki bağlar da tamamen kopmuştu. Müslümanlar kentin doğusunda, Hırvatlar ise batısında yaşamaya başlamıştı. *** Ben Evliya Çelebi’nin peşine düşsem de... Bunaldığım siyaset sanki peşimi bırakmıyor. Avrupa’nın tam ortasında 1992-1995 yılları arasında şiddetli savaş ve acılar yaşayan Bosna-Hersek, silahları susturan Dayton Anlaşması’nın ardından altıncı kez seçimlere gitmekte... Bosna-Hersek’te, Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi ile Federasyon, Sırp Cumhuriyeti ve 10 kantonun hükümetlerinin belirleneceği seçimler yarın yapılıyor. Seçimlerde 264 koltuk için sekiz bin aday yarışıyor. Adaylardan 19’u Devlet Başkanlığı Konseyi üyeliği hedefiyle seçim çalışmalarını yürütüyor. Üç halkın temsilcilerinden oluşan Konseyin üyeliğine Boşnakların dokuz, Hırvatların yedi ve Sırpların üç adayı bulunuyor. Yoğun bir siyasi propagandanın yürütüldüğü seçim çalışmalarında, Boşnaklar arasında siyasi bölünmüşlük ön plana çıkarken, Sırp Cumhuriyeti’ndeki adaylar “milliyetçi” söylemlerle “bağımsızlıkvaat ediyor. AB’nin bütün ısrarlarına rağmen geçen dönemde anayasa çalışmalarında mesafe alınamayan Bosna-Hersek’te, her şey adeta 3 Ekim sonrasına kilitlenmiş durumda. *** Neyse ki... 3 Ekim sonrasında, siyasal tansiyonun altında iyice çalkalanacak olan Bosna-Hersek’de değiliz. Nerede miyiz? Gene Evliya Çelebi’nin ruhu peşinde... Veya “Altın Yollar Projesi”nin üçüncü aşamasının start noktasında... Nasıl mı? Çünkü rutin yaşamımızın değişmez mekânlarından biri olan İstanbul Üniversitesi, Unkapanı’nda doğan Evliya Çelebi’nin de semti sayılmakta...
<< Önceki Haber Evliya Çelebi’nin geçtiği yollardan Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER