Türkiye yıllardır milyonlarca insanın hayatını direkt ilgilendiren bir kurumu tartışıyor.
Hepimizin yolu; geleceğimizin ve meslek hayatımızın şekillenmesinde bu kurumla kesişti.
Eğitim hayatının her aşamasından devlet memurluğuna kadar bütün evrelerde
ÖSYM’nin yaptığı sınavlardan geçtik.
Onlarca yıldır adeta kapalı bir kutu gibi kendi
sistemiyle çalışan ÖSYM, kelimenin tam anlamıyla Türkiye’nin elinde patladı.
Kpss ile ortaya çıkan
kopya veya soruların sızdırıldığı tartışması, çok farklı bir boyuta gelip dayandı.
ÖSYM Başkanı
istifa etti, kurumun en üst düzeyde görev yapan 9 yetkilisi açığa alındı.
Günlerdir sınav sorularını ele geçiren bir çetenin nasıl çalıştığından bahsediyoruz. Onların çalışma yöntemlerini, soruları nasıl elde ettiklerini, nasıl çözdüklerini, sınava girenlere
cevapları nasıl ulaştırdıklarını konuşuyoruz.
ÖSYM’nin karşısında kiraladıkları evden dinleme yaparak soruları ele geçirdikleri ya da sınava organize şekilde girerek
kalem kameralarla soruların fotoğrafını çekip dışarıya
mesaj attıkları ve dışarıda hazır bekleyen akademisyenlerin de soruları çözüp tekrar içeriye küpe
kulaklıklardan sınava girenlere cevapları söyledikleri gibi yöntemleri hayretler içinde tartışıyoruz.
Yüz binlerce insanın girdiği sınavda bazıları nasıl da haksız yollarla başarılar elde ediyormuş.
Fakat bu olayın sadece dışarıda çalışan bir çetenin işi olduğuna inanmak saflık olur.
Yoksa; 3 saatlik bir sınavda soruların kamerayla görüntüsünü çekip dışarı mesaj atmak sonra dışarıda hazır bekleyen ekiplere soruları çözdürüp küpe şeklindeki kulaklıkara cevapları söylemek, daha büyük gerçeklerin üzerini örtmek için bulunmuş bir yöntem olmasın ?
Zira bu her an yakalanma riski olan ve garantisi de olmayan bir yöntem.
Bu yöntemi dikkatli bir sınav gözetmeni veya o anda çalışmayan bir kulaklık ya da heyecana kapılıp falso veren bir
aday bozabilir.
Sanki çete üzerinden yürütülen
soruşturma tek başına bu olayı aydınlatmada yeterli olmuyor gibi.
Kapalı kutu ÖSYM’nin içine girmek gerekiyor.
Burada; hiç girilmeyen yıllarda nasıl bir yapı oluşturulduğunu, bu kapalı sistemin kendi içinde nasıl işlediğini, bu kurumda çalışanların birbirleriyle nasıl ilişkiler kurduklarını, soruların hazırlanmasından basılmasına kadar nasıl bir yöntem takip edildiğini, soruları kimlerin hazırladığını, kimlerin
baskıya götürdüğünü, nerede basıldığını, baskı sırasında kimlerin başında beklediğini, soruların kurum içinde bile bir yerden bir yere nakledilmesinin ne kadar sağlıklı olduğunu, baskı sırasında nasıl bir güvenlik oluşturulduğunu, kurumda çalışan yöneticilerin dışarıyla ne kadar bağlantılı olduklarını vesaire vesaire gibi soruları irdelemek gerekmiyor mu sizce ?
Bugüne kadar çoluk çocuk
genç yaşlı, öğrencisinden akademisyenine, öğretmeninden her türlü memuruna, doktorundan mühendisine kadar herkesin geleceğini belirleyen ÖSYM’nin yaptığı sınavların ne kadar güvenli ortamlarda hazırlandığını sorgulamalı değil miyiz ?
Bu sınavlarda sorulan soruların hangi teknolojik sistemler kullanılarak hazırlandığını merak etmeli değil miyiz ?
Niçin bugüne kadar bu kuruma kimsenin girmediğini, girmeyi
akıl etmediğini, yoksa sokulmadığını mı sorgulamalı değil miyiz ?
Bu kurumun yöneticilerinin niçin hep belli bir silsile içinde birbiriyle çok sıkı iş ve özel
arkadaşlıklar kuran insanlardan oluştuklarını merak etmeli değil miyiz ?
İşte bütün bunları sorgulamadığımız, merak etmediğimiz, bu kurumun kapısını aralamaya yanaşmadığımız için bugün bütün eğitim ve meslek hayatımızı belirleyen ÖSYM elimizde bir
bomba gibi patladı.
Oysa ÖSYM’de yıllardır süregelen maddi menfaat karşılığı büyük skandalların yaşandığı iddiaları yeni değil.
Buranın güvenilir ve emniyetli bir kurum olmaktan her geçen gün uzaklaştığı iddiası yakın geçmişte bazı tespitlerle ortaya konuldu.
Milyonlarca insanın hayatını etkileyecek skandalların yaşandığı iddia edilen bir kurumun bütün bu yaşananlar sebebiyle istifa eden başkanının kurumdan nasıl uğurlandığı da ayrı bir ibret vesikasıdır.
Dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek bir pişkinlikle alkışlar arasında uğurlanan
Ünal Yarımağan bu alkışları neye borçlu acaba ?
Ayyuka çıktığı iddia edilen kurumdaki pis kokuların üzerine gitmemeye mi, kapalı sistem işleyen çarkı sorgulamamaya mı, bu kurumda kim kiminle ne işler çeviriyor diye merak etmemeye mi, yoksa…
Yoksasını insan düşünmek bile istemiyor.
Bütün dikkatlerin, soruları çalıp çözdürdüğü iddia edilen dışarıdaki bir çeteye çevrildiği bugünlerde ÖSYM soruşturmasında cevap bekleyen çok önemli sorular var.
Alnının teriyle bir yerlere gelme mücadelesi veren insanımızın hakkının
gasp edildiği iddiaları dikkate alınmalı.
Kendinizin, çocuğunuzun, anne babanızın ve koskoca bir milletin haklarının nasıl yenildiği, kimlere nasıl iltimaslar sağlandığı ve sınavlarda neler döndüğü iddiaları hayret uyandırıyor.
İşte sorular;
Kurum içinde oluşturulan
yönetim yapısı neye ve hangi kriterlere göre belirlenmektedir ?
Kurum içinde yönetim, soru hazırlama, bilgi işlem gibi kritik konumlardaki insanların karı-koca ilişkileri ne düzeydedir ?
Kurumun yönetim kademesindeki insanların birbirleriyle olan mesleki ve arkadaşlık geçmişleri ne kadar eskidir ?
Kurum içi yükselme sınavlarında hangi kriterler geçerlidir ?
Kurum için yükselmelerde yakın arkadaşlık, düşünce birliği veya akrabalık ilişkileri ne düzeydedir ?
Her alanda yapılan onlarca sınavın soruları nerede basılmaktadır ?
Sınav sorularının basıldığı
matbaa neye göre belirlenmektedir ?
Niçin sorular hep aynı matbaada basılmaktadır ?
Bu matbaanın özelliği nedir ?
Bu matbaanın çalışanları kimlerdir, kimlerden seçilmektedir ?
Bu matbaanın çalışanları arasında ÖSYM’den
emekli insanlar ya da eski ÖSYM çalışanları bulunmakta mıdır ?
Matbaada güvenlik ne derece sağlanmaktadır ve nasıl bir güvenlik uygulanmaktadır ?
Matbaaya hazırlanan sorular nasıl ulaştırılmaktadır, elden mi, bilgisayar ortamında mı ?
ÖSYM’nin niçin kendi matbaası yoktur ?
ÖSYM’nin daha önce var olan kendi matbaası niçin kullanılmaktan vazgeçilmiştir ?
Bu matbaa ne olmuştur ?
Bu kadar çok soru hazırlanan ve basım yapılan bir kurumun kendi matbaasının olmaması normal mi ?
ÖSYM bu matbaaya sorular ve cevaplarından oluşan her türlü
kitapçık vesaire basımı için yıllık ne kadar para ödemektedir ?
Bu matbaaya soruların basım işi
ihaleye çıkılarak mı verilmektedir ?
ÖSYM bilgi işlem noktasında hangi teknolojiyi uygulamaktadır ?
Bu teknoloji yazılımı ne zaman yapılmıştır ?
ÖSYM’nin kullandığı yazılımları kim ya da kimler yapmıştır ?
Bu yazılımlar hangi şirketlerden hangi usullerle alınmıştır, ihale yapılmış mıdır yapılmışsa nasıl bir ihale yapılmıştır ?
Bu yazılımları hazırlayan kişilerin ÖSYM yöneticileriyle herhangi bir bağları var mıdır ?
Bu yazılımlar için ne kadar
ücret ödenmiştir ?
Soru hazırlama işlerini kimler yapmaktadır ?
Soru hazırlama usul ve yöntemleri nelerdir, soru hazırlayanlar maaşlı mı yoksa iş başına mı ücret almaktadır ?
Soru hazırlayanlar dışarıda çalışmakta mıdır, çalışıyorlarsa ne tür işler yapmaktadırlar ?
Kurumun soru hazırlamak için kendi
personeli bulunmakta mıdır ?
Soruları bu personel mi hazırlamaktadır ?
Sınavlarda ÖSYM’nin görevlendirdiği il veya ilçe sınav yöneticileri ne kadar ücret almaktadırlar ?
Bu görevlendirmeler neye göre yapılmaktadır ?
Bu görevlendirmelerde eş dost karı koca arkadaş ilişkisi ne düzeydedir ?
ÖSYM’nin kendi soru bankası var mıdır ?
Yoksa niçin yoktur, varsa bu soru bankası nasıl bir sistemle çalışmaktadır ?
Soru bankası yoksa her sınav için dışarıdan ayrı bir ekibe soru hazırlatılması ne kadar güvenlidir ?
ÖSYM yöneticilerinin göreve başladıkları günle bugün arasındaki mal varlıklarında yaşanan değişim nedir ?
ÖSYM’de farklı sınavlara soru hazırlayan kişiler dışarıda özel
ders veriyorlar mı ?
ÖSYM’de önemli pozisyonlarda görevli kişilerin geçmişte ya da bugün bir
takım sendikalarla ilişkileri var mı ya da var mıydı ?
Varsa bu sendikalara hangileridir ?
ÖSYM’de yıllarca bankamatik memurlar çalışmış mıdır ?
Bazı yöneticilerin istekleri doğrultusunda girilen sınavlardan sonra o sınavlara giren bazı isimlerin cevapları değiştirilip sınavlarda başarı kazanmaları sağlanmış mıdır ?
ÖSYM’de çalışan yöneticilerin çocukları ve yakın akrabalarının ÖSYM’nin yaptığı sınavlardaki başarı oranı nedir ?
İşte bütün bu sorular ve önümüzdeki günlerde gündeme gelecek başka sorular da cevap bulmak zorunda.
Toplum vicdanında onarılması zor bir yara açılmıştır. Bütün vatandaşların geleceğini ve mesleki kariyerlerini ilgilendiren en önemli devlet kurumlarından birinde bu kadar çok soru işareti akla geliyor ve tartışılıyorsa ortada çok ciddi bir sorun var demektir.
Şimdi sıra yıllardır kendi sistemini yürüten o kapalı kutunun kapağını açmaya geldi.
Bakalım içinden neler çıkacak ?
[email protected]