22 Temmuz öncesi 367 kararıyla kilitlenen
cumhurbaşkanı seçiminde
Türkiye’ye nefes aldıran demokratik çıkışıyla MHP yönetimi, son
halk oylamasında ‘hayır’ cephesinde yer almasıyla
sürpriz yaptı.
Dahası ise MHP
Aktütün,
Dağlıca ve
Sarıyayla karakollarına yapılan
hain saldırıların arkasından Türkiye’nin gündemine oturan şehitler üzerinden, Ak Parti’yi suçlayıcı şekilde hırçın söylemler kullandı.
Hatta
terörist başını muhatap alıyorlar diye Ak Parti’yi köşeye sıkıştırma
politikası izledi.
Bu tartışmalar üzerine zaman zaman bir araya geldiğimiz; ‘neden MHP yönetimi böyle altı doldurulamayacak bir politika izler, eğer iktidarı sıkıştırmak istiyorsa;
Meclis’e getireceği, ‘terörist başını F
tipi bir cezaevine nakledelim’ teklifiyle, hem kendisi
prim yapar hem de hükümeti bir icraata zorlar hem de bu konudaki samimiyetiyle tabanını sevindirir’ düşüncesiyle,
ülkücü camianın önde gelen ağabeyleriyle fikir teatisinde bulunuyorduk.
Ama nafile bir adım olmadı.
Bir siyasi partinin tabanıyla ters düşmesi ve aykırı hareket etmesi şüphesiz o siyasi parti yetkililerinin de istemediği bir durumdur.
Ama MHP yönetiminin neden ‘hayır’ cephesinde olduğuna dair tabanı –üstelik söz konusu anayasa değişiklik paketine dahil edilen madde onları yakından ilgilendiriyordu- ikna edecek makul açıklamaları ortada yokken,
referandumdaki başarısızlığına kılıf aramaları hala anlaşılabilmiş değil.
Referandum öncesi Samanyolu Haber Tv ‘nin günlük haber toplantılarından birinde; Başarılı haber spikerlerimizden Asım
Yıldırım; ‘MHP yönetimi bir özürle ortaya çıksa ve dese ki; biz yanlışa sebep olmamak ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için, anayasa değişiklik paketine ‘
evet’ diyeceğiz’ dese ne olur’ sorusunu ortaya atmıştı.
Haber toplantısına hakim olan bir anlık durumda
yönetici ve editör arkadaşların kafasında soru işaretinden çok, başının üzerinde ünlem işaretleri görülür gibiydi sanki.
Ve
Asım Yıldırım devam ederek; ‘en yakın genel seçimlerde MHP’nin oyları %20 olur’ dedi. Ve bu konuşmanın arkasından toplantı odasındaki kafaların hareketi evet yönündeydi.
Asım Yıldırım’ın bu düşüncesini tasdik ediyorlardı arkadaşlar.
Referandum %58 evet, %42 hayır ile sonuçlandı. Takke düştü, takkenin altı parladı. Çünkü ülkücüler MHP yönetimine karşı oynadıkları ‘çökertme’nin hakkını verdiler.
Şimdi MHP’nin yönetimi Kırcalı Ali medyasıyla akrediteli ‘çökertme’ yapıyor. Ama halkoylamasında yanlış yaptığının farkında görünmüyor.
Görünen o ki! MHP yönetimi ‘çökertme’yi iyi oynayamıyor.
Bu arada MHP yönetimi Kırcalı Ali’li çökertme yaparken, ülkücülerin de bir durum değerlendirmesi yaptığını görmek gerekiyor.
Ülkücü camia’nın çok sevdiği ve saydığı fikir adamı abimiz ile otururken bu durumu da konuştuk.
Ortaya ise ‘çökertme’ oynayacak ülkücülerin harekete hazır olduğu ortaya çıktı.
İşte oradan çıkan ana fikir:
'Mangal Yürekli Küçük Dev Adam'
Yılma Durak'ın; "Yeryüzüne alacaklı geldiğini zanneden insanın akibeti kısır döngü içinde heder olup gitmektir. Bazıları ne yazık ki siyaseti menfaatleri'nin çirkin çekişmesi haline getirmişlerdir. Bunlar, fani dünyalarının
küçük hesapları için milletleri'nin heba olmasına aldırmazlar. Halbuki; şerefli davalar, şerefli insanların omuzları üzerinde yükselir. Ülkücü yeryüzüne borçlu gelir ve
Allah'a borçlu olduğu her şeyi Allah rızası için milletine ödemek mecburiyetindedir. Umulur ki; O, borç ödemekle geçen bir ömrün sonunda ötelere alacaklı gider." Adına kayıtlı sitesindeki yer alan fikir ekseninde, ülkücü camianın önde gelen akil adamları tabanın da sesine
kulak vererek bir hareket başlatma mesuliyetini taşıyorlar.
Çünkü bunun kimseye maliyeti olmadığı gibi ülkeye ve millete bir
vefa borcu olarak ortada durduğu da bir gerçek.
Ayrıca bunun için, ikinci bir
teşkilat ya da partiye de ihtiyaç yok. Aynı tabanı ve Türkiye’nin her köşesinde MHP’nin teşkilat yapısından daha geniş olan BBP ile neden olmasına geldi tartışmalar.
Evet neden olmasındı?
Akil adamların yapacakları çok kolaydı. Bunun için tabanda bu günden çay sohbetleriyle başlayacak akil adamlar ‘çökertme’ si, BBP’yi Meclis’e taşıyabileceği gibi MHP yönetiminin de elinde ‘MHP’ kartvizitiyle kalmasına sebep olabilir düşüncesiydi.
Çünkü MHP yönetimi son halkoylamasında darbelerle
mağdur olan tabanının sesine kulak vermedi.
Üstüne üstlük memleketin geleceği hakkındaki en makul adım konusunda net ve mert duruş gösterenler "evet bülbülleri kesildiler" nitelemesiyle dışlanmadılar mı?
Şimdi MHP’lilik ayrı ülkücülük ayrı diyen başta Mustafa Çalık,
Ramiz Ongun, M.Niyazi
Özdemir,
Nuri Gürgür ve Yılma Durak ağabeylerin bu işe bulundukları yerden ‘vira bismillah’ demeleri bekleniyor.
Anlıyorum ki bu hareket gerçek ülkücülerin 2011 seçimlerinde Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olmalarını, BBP’nin Meclis’e muhalefet olarak girmesini ve ; özgürlükleri genişlemiş, demokratik bir Türkiye için yeni anayasanın %60 meclis aritmetiğinde hazırlanmasını sağlayacak.
Evet. Neden olmasın? Olmaması için hiçbir sebep yok. ‘Her şey vatan için’se gerisi teferruat değil mi?
Bakalım ‘çökertme’ yi kim daha iyi oynayacak? MHP yönetimi mi, ülkücüler mi?