Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül,
Başbakan Tayyip Erdoğan ve YÖK Başkanı Yusuf
Ziya Özcan’a yönelik açık mesajımda,
ÖSYM Başkanı Ahmet
Ünal Yarımağan istifa etmeden veya görevine son verilmeden yapılacak yeni sınavların şaibeli olacağını söylemiştim.
Basiretli davrandılar, hepsi ayaklandı.
Uyarılar üzerine YÖK Başkanı Özcan, aynı gün, ÖSYM Başkanı Yarımağan’la görüşerek durum değerlendirmesi yaptı, istifa kararını olgunlaştırdılar. Yarımağan, nihayet dün istifa etti. Hem kendi itibarı hem kuruma güvenini kaybeden adayların psikolojisi bakımından en doğru kararı verdi.
Keşke daha önce bu feraseti gösterebilseydi daha iyi olurdu ama gecikmeli de olsa böyle bir davranış, bir erdemdir.
İstifa tamam, sırada sınav var. Zihinlerde hiçbir şekilde şüpheye mahal bırakmayacak şekilde yeni
sınav sistemi ve takvimi belirlenmelidir.
Dediğim gibi, bu gençlerin umutlarıyla oynamaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bahçeli’nin Top Sekizi
MHP Lideri Bahçeli, geleneksel basın toplantısının formatını bu yıl değiştirdi. Bazı
gazete ve TV temsilcilerini ajandadan silerken, “Top 11” listesini sayıyı azaltarak yeniden düzenledi. Önce
masa düzeni “U” şeklinde organize edildi. Sonra 11 olan
kurmay gazeteci sayısı 8’e indirildi. Geçen yıl listede olan gazetecilerden Metin Özkan,
Murat Çelik, Sedat
Bozkurt,
Yavuz Donat ve Metin Kayhan bu yıl yoktu.
Devlet Bey’in dünkü basın toplantısında sağ tarafta
Fikret Bila (
Milliyet),
Metehan Demir (
Hürriyet), Orhan
Karataş (
Ortadoğu),
Tunca Yılmaz (Flaş TV), sol tarafta Tuba Atav (Show), Erhan
Karadağ (CNN), Bilal Çetin (
Vatan),
Muharrem Sarıkaya (
Habertürk) yer aldı.
“Top 8” Devlet Bey’e hayırlı olsun...
Cebini kaşıyan adamın marifeti
Yeni nesil yazar olarak Bekir
Coşkun’dan öğrenmem gereken çok
ders olduğunu bir kez daha anladım. Tebrik ediyorum kendisini, gerçekten tam bir profesyonel...
Yakın dostu
Emin Çölaşan Hürriyet’ten atılırken, 16
Ağustos 2007 tarihli yazısında şöyle demişti: “Biz bir kayıktaydık. Kürek arkadaşımı dalgalar aldı. Bizim ulaşmak istediğimiz bir yer vardı. Söylene söylene, sızlana sızlana, adeta kendimizi
kürek mahkumu sayarak kürek çekiyorduk o yere doğru...”
Arkadaşı tekneden düşüp boğulurken o küreğe sarılıp sıvışmayı
tercih etti. Tam 2 yıl boyunca Hürriyet’te kalıp cebini doldurdu. Aydın Doğan’ın
vergi borcu yüzünden hayatı kararınca
maaş sorunu yaşamayacağını umduğu Habertürk’le anlaştı. Sözüm ona kuyruğu dik tutmak için de “
iktidar baskısı” masalına sarıldı.
O tarihte 500 bin lira
transfer ücreti aldığı iddiasını yazmıştım. Kimi internet sitelerinde bu rakam 3 milyon dolara kadar çıktı. Maaşı konusundaki yaygın rivayet ise 25 bin liradır.
O günlerde
Emin Çölaşan’la katıldığımız bir TV programına telefonla bağlanan
Bekir Coşkun, şöyle dedi: “Gelecek 5 yılımı satarak Habertürk’e gittim.”
Hani, iktidar baskısı vardı? Neyse...
Eğer maaşı 25 bin lira ise 5 yıllık geleceği ortalama 1.5 trilyon liradır. El yordamıyla transfer ücretinin 1.5 trilyon lira olduğu söylenebilir. Rakam azdır çoktur kendileri bilir,
Allah daha çok versin, gözümüz yok.
Ne yazık ki, yine aynı taktik yine aynı numara; sahte şövalye pelerini altında ceplerini doldurmanın hoyratlığı içindeler. Dün kürekçiydi bugün itfaiyeci rolünde, sözüm ona orman yangınına karşı herkesi uyarıyor.
Cebini kaşıyan adam bu, hayli marifetli...
Kemal Bey bundan haberin var mı?
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu,
Almanya ziyareti sırasında muhataplarına hükümetin medya üzerinde baskı uyguladığını anlatırken, örnek olarak Bekir Coşkun’u gösterdi.
Maalesef, o da cebini kaşıyan adamın tuzağına düştü veya öyle görünmek siyaseten işine geldi.
Gariptir, Kemal Bey Almanya’dayken CHP’ye ait Halk TV’de haftada bir gün program yapan CHP kontenjanından seçilmiş eski
RTÜK üyesi ve
Hürriyet çalışanı
Şaban Sevinç’in programına dün son verildi.
Televizyondan sorumlu CHP
Manisa Milletvekili Şahin Mengü, bizzat Sevinç’i arayarak, kararı tebliğ etti.
Deniz Baykal’a yakınlığı ile bilinen Sevinç’in ART’deki programında, Kılıçdaroğlu’nun oy kullanamayışınıza ilişkin yorum yaparken “Bunda genel merkezin,
İstanbul il örgütünün hatası var” demesi, sonunu hazırladı. Mengü’nün Sevinç’e “Baskıları daha fazla göğüsleyemedim, kusura bakmayın programınızı yayından kaldırıyoruz” demesi, basın özgürlüğüne
darbe değil de nedir?
Velev ki “Bekir Bey iddianız” doğru olsun, Şaban Sevinç’i Halk TV’den kovarken sizin ne farkınız kaldı?
CHP ailesi içindeki bir gazetecinin oy kullanımıyla ilgili basit bir yorumuna bile tahammül edemiyorsunuz, çıkıp özgürlükten söz ediyorsunuz.
Geçin bu mavrayı...