Fotoşop mahsulü müdür diye şüphelenince
Taraf yazarı Yıldıray Oğur'a
telefon açıp sordum; değilmiş, "Bir arkadaşım çekmiş fotoğrafı" diye doğruladı haberi.
Sitenin girişindeki iri ve kırmızı
tabelada şöyle yazıyor: "Feyziefe
sitesi,
Atatürkçü, laik, demokratik insanların yaşadığı sitedir" Sağında Atatürk resmi, solunda
Türk bayrağı!
Kanuni sakıncası var mıdır bilmem; mantıken yok gibi görünüyor. Belli ki site sâkinlerinin ortak kararıyla yapılmış bir tabelâ. Üzülmeli mi, gülüp geçmeli mi? Bence gülüp geçmeli ve bu tip toplu kimlik beyanları, fikir hürriyeti çerçevesinde anlayışla karşılanmalı. Unutmamalıyız ki, fikir hürriyetinin içinde saçmalama hakkı da mevcuttur.
Endişe edilmesi gereken tek şey, bu ülkede Atatürkçülüğün hangi seviyelerde, kimler tarafından temsil edilmeye başlandığıdır. Bu mevzunun meraklısı çoktur, kendi aralarında tartışır bir karar verirler, fakat araştırmacı -üstelik tarihçi ve sosyal bilimci- bir
köşe yazarı olarak kendi adıma Feyziefe Sitesi yöneticilerinin Atatürkçü fikriyata tamamen aykırı bir müdafaa doktrini geliştirdiklerini ehliyetle söyleyebilirim. Mâlum kaziyye; Atatürk, "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır" derken, âhir zamanın Atatürkçüleri beheri lâakal 200 bin
Amerikan Dolârı'yla alınıp satılan sahil sitelerine kapanıp, kapıya, "Filanlar giremez çünkü içerde festekler yaşıyor" diye yazı yazdırmalarını kasdetmiyordu herhalde?..
Feyziefe sitesi sâkinleri bir turistik hatt'a tutunmuşlar, orada yığınak yapıp, bozulan mâneviyatlarını
tahkim ve muhafazaya çalışıyorlar; nerede kaldı satıh müdafaası? Ki bu esnada koca sitenin ünvânını Feyziefe şeklinde yazdıran dirâyeti de, Ata'nın mânevi huzuruna alenen şikâyet ediyorum. Bu ismin lûgat-ı fasihi Fevzi'dir; halkımız genellikle cahil ve gerici olduğu için "Feyzi" diye yuvarlar; böyle laik ve okumuş insanların aynı galâtata tâbi olması, şâyân-ı esef bir tereddîdir efendiler.
Ortam çok gergin, haydi biraz eğlenelim ve Vatan'daki haberin altında yapılan okuyucu yorumlarına göz atalım; onlar da bir günlüğüne meşhur olversinler (Yine tekrar ediyorum; bir gün bu yorumlar yüzünden editör takımından birilerinin başı ağrıyacak).
"Benim anlamadığım Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur'un bu fotoğrafı bir suçmuş gibi yayınlaması. Bu nasıl bir yandaşlıktır. İnanılır gibi değil- Çelik Bilek"... "Ayyıldızımız, Atatürk sülyeti amaç için yeterliydi. Altındaki yazı Atamızın felsefesine aykırı- H. C. Kural [Fikir doğru, imlâ yanlış sülyet değil
siluet olacak!]"... "Bende bu siteye taşınmak istiyorum- Musa Çelik [Bence mahzur yok fakat fiyatları duydunuz; ayrıca de ekleri ayrı yazılıyor Türkçemizde]"... "Taraf yazmışsa iyi niyet aramayın; Demokratik bir siteymiş, daha ne istiyorsunuz?. Fatih-
Çarşamba veya bir cemaatin kurduğu bir mahalle gibi farklı bir dünyaya giriyormuşsunuz hissine kapılacağınız bir yer değil en azından- Nermin" ..."Yalnızca Antalya'da değil Türkiye'in heryerinde Atatürkçü insanlar olmalı, çünkü varlığımızı borçlu olduğumuz Atamıza şimdiki
iktidar nedeniyle dahada çok sahip çıkmalıyız aksi takdirde fırsat buldukları anda Atatürk'de ergenekonçu diye yargılayacaklar-
Ünal İnanç [De ve da ekleri ayrı yazılıyor arkadaşlar; özel isimler büyük harfle başlıyor, lütfen]... "
Okul yurtlarında Atatürk'e Ceddal deyip büstüne tükürmeden geçmeyen insanları yazmak yürek ister Taraf'çı mahluklar. Ancak Atamıza ve izindekilere saldırın. Atamız kadar merhametli olmayacağız bu ülkeden kaçarken sizler-Mehmet Çaltık [Ceddal değil, Deccal olacaktı galiba; kuzum ne biçim aydınlanma hamlesidir bu, imlâ bile bilmiyorlar...]
Problem şu galiba: Bu ve benzeri kişiler, kendi kendilerini meccânen ve
gönüllü olarak tasfiyeye memur bir sosyal zümre midirler? Öyleyse yazık; pek naifler çünkü!