ÜLKÜCÜ kesimden aldığım tasvip ve
protesto mesajlarına değineceğim ama önce Sayın Rıza Türmen’le aramızdaki ‘
tartışma’dan bahsedeceğim. Türmen yeni
HSYK’da Adalet Bakanı’nın yetkilerinin aşırı artırıldığını savunuyor. Ben ise 8
Eylül günkü yazımda, aksine, Bakan’ın yetkilerinin azalacağını yazdım. Türmen de 13 Eylül günkü Milliyet’te benim bu yazıma
cevap verdi.
Tartışmayı sürdürecek değilim. Bu konudan bahsetmemin iki sebebi var.
* Karşılıklı eleştirimizi okuduk ama ikimizin de görüşü değişmedi! Çünkü insanların görüşleri uzun zaman içinde oluşan değer ve duygularla yoğrularak meydana gelir. Birkaç tartışmayla, birkaç kitap okumakla değişmez.
* Öyleyse tartışma fuzuli bir şey mi? Cepheleşme kafaları daraltır ama böyle medeni ve ayrıntılara inen tartışmalar görüşleri değiştirmese bile ufukları genişletir. Nitekim ben Türmen’in yazısını okuyunca gördüm ki, benim çok önemsemediğim bazı ayrıntıları Türmen gibi düşünenler çok önemsiyor... O ayrıntıları ben de daha bir dikkatle inceledim, iyi de oldu.
Umuyorum Türmen de benim yazılarımı bu gözle okumuştur.
‘Teknik
analiz’
Cüneyt Ülsever yazılarında ve TV konuşmalarında “hayır”ı kuvvetle savundu. Ama bir yazısında “evetçilerden ilk kez HSYK hakkında
teknik bir analizi
Taha Akyol yazdı, kendisine çok teşekkür ederim” diye not düştü. (
Hürriyet, 9 Eylül )
Benim “teknik analiz”imi okuyunca Ülsever’in görüşü mü değişti?
Hayır değişmedi elbette.
Ülsever’in yazısındaki önemli husus, “teknik analiz” vurgusudur.
Tabii ki genel siyasi, felsefi, dini ve duygusal tercihlerimiz vardır ve olaylar karşısında bu genel tercihlerimize göre tavır alırız... Ama unutmayalım ki, sorunları ‘anlamak’ için mutlaka “teknik analizler” yapmak, yani “ayrıntılar”ı incelemek şarttır.
Ayrıntılara bakmak hem bilgimizi artırır hem önyargılarımızı yumuşatır.
Ben de Ülsever’e teşekkür ediyorum.
Ülkücülere dostça
tavsiye
Ülkücülerin mesajları üzerine tartışmaya girmeyeceğim. Birkaç hususa dikkat çekeceğim sadece:
-
12 Eylül öncesinde MHP’de GİK üyesiyken de ben demokrasiyi ve sosyolojik bakış açısını savunuyordum. Bu yüzden “davanın hızını kesiyorsun” türünden maruz kaldığım tarizleri
Devlet Bahçeli de, Mehmet
Şandır da,
Ramiz Ongun da bilirler...
-Geçen zaman içinde sorunlar ve zorunlu olarak çözüme ilişkin düşünceler de değişmiştir. Bakın bugünkü MHP eskisi kadar “Dokuz
Işık Milli Doktrin” demiyor. Merhum Türkeş de son zamanlarda çok vurgu yapmıyordu. 12 Eylül öncesi MHP bankaları devletleştirecekti; bugün
ülkücüler bu görüşte mi?
-Bugünkü MHP yönetiminde “12 Eylül öncesinin gazileri”nin bulunmaması veya az bulunması kusur değildir! Nesiller değişecek, yeni isimlere kapılar açık olacaktır elbette. 12 Eylül öncesini yaşamış olmayı imtiyaz gibi görmek yanlıştır.
Siyasi idealler için ölmek değil, yaşamak, okumak, iş kurmak, eser vermek daha iyidir.
- İçi akademik olarak boş genel sloganlara değil, “ayrıntılar”a ve “teknik analizler”e itibar etmek gerekir.
Mesela sosyolog
Ziya Gökalp’i bile okumuş olanların oranı nedir acaba?! Ülkücü dostlarıma hareketin temel sorunlarını buralarda aramalarını tavsiye ederim, “hainler, dönekler, yufka yürekliler” lafları boştur.