Referandumdan “
evet” çıkmasına, toplumu manipüle etme amacındaki birkaç araştırma şirketinin anketi dışında, neredeyse herkes kesin gözüyle bakıyordu.
Millet sandığa gitmeden 5 gün önce “yüzde 51 evet” diyen ve son gün “hayır” oylarının öne geçeceğini iddia eden bir “Anasının&Gözü” araştırmacının, şimdi nasıl tornistan yaptığını ve sandıklar açılmaya başladıktan sonra yeni bir tahminle karizmayı kurtarmaya çalıştığını ibretle izledik.
Meğer yüzde 51 hayır çıkacak diyen bu “Anasının&Gözü” araştırmacı, aslında yüzde 57 küsur “evet” çıkacak demişmiş.
İki gündür onu parlatmaya çalışan malum medya anketle
manipülasyon başarısız olunca bu kez “Anasının&Gözü” araştırma şirketi üzerinden başka bir
operasyona girişti.
Bu malum medya Kılıçdaroğlu’nu ve Bahçeli’yi sorgulamaya başladı. Gerek Kılıçdaroğlu gerekse Bahçeli’ye ayar verme operasyonuna soyundular.
Derin yapı; yüzde 42’ye sahip çıkmaya kalkan Kılıçdaroğlu’na frene bas dedi.
Referandum sonrası yapılan yeni ankete göre Kılıçdaroğlu’nun sözüne uyup da hayır oyu kullananların oranı yüzde 19’muş.
Aynı ısmarlama araştırmaya göre hayır oylarının yüzde 60’dan fazlası
Tayyip Erdoğan’a karşı olan tepkiden kaynaklanıyormuş.
Bu derin yapı
referandumda MHP ve Bahçeli’nin etkisini zaten sıfırladı.
Ak Parti’yi devirmek için her yolu deneyen derin yapı şimdi yeni bir yol üzerinde çalışıyor.
Ak Parti iktidara geldiği günden bu yana hiç kazanamayan statükocu yapı anayasa değişikliği referandumunda milletten bir kez daha
darbe yedi.
Anayasa değişikliğini engellemeyi başaramayan derin yapının hedefinde şimdi
2011 genel seçimleri var.
Sonuçların belli olmasıyla 12
Eylül gecesi harekete geçen statükocu anlayış, 2011’de Ak Parti’den kurtulmak için yeni taktikler geliştirecek.
Çünkü onlara göre 2011 genel seçimlerinin şakası yok.
2011’de de Ak Parti’yi gönderemezlerse kendi açılarından bittiklerinin günü olacağını çok iyi biliyorlar.
Başbakan’ın
12 Eylül akşamı yaptığı konuşmadaki bir cümle, aslında bütün bu sürecin şifresini ortaya koyuyor.
Başbakan; referandumda evet diyenlerin de hayır diyenlerin de kazandığını söyledi.
Evet ve hayır diyenler kazandıysa peki kim kaybetti ?
Başbakan bunun cevabını da verdi ve kaybedenin
darbeci anlayış olduğunu, değişime ve değişimin getireceklerine direnen anlayışın kaybettiğini söyledi.
Şimdi; kaybeden vesayetçi anlayış, yeniden toparlanıp 2011’de varlığını ortaya koymaya çalışacak.
Bunun için de bugüne kadar Ak Parti karşısında ruh ikizi gibi davranan
CHP ve MHP’nin yolları ayrılacak.
Hayır cephesinde 3 savaş birden başlamış durumda.
Birincisi; vesayetçi zihniyetin Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’ye karşı operasyonu. Bu operasyon Kılıçdaroğlu’nun dizginlerini elde tutmak ve Bahçeli’nin siyaseten ipini çekmek olarak iki koldan yürütülecek.
İkincisi; Kılıçdaroğlu’nun bu
sistem içinde kendi varlığını koruma mücadelesi.
Üçüncüsü; tabandan iyice kopan MHP yönetiminin
baraj altında kalmamak için varlık mücadelesi.
Bu operasyonda MHP’nin dağıtılması var.
Ak Parti’ye karşı iki ayrı cephede savaşarak bir şey elde edemeyen statükocu derin yapı, şimdi bütün gücünü tek kanatta toplamaya karar verdi.
Hem Ak Parti zayıflatılmaya çalışılacak hem de karşısında tek bir güç merkezi oluşturularak bütün gücün burada toplanması sağlanacak.
MHP’yi dağıtma planı yapan derin yapı Ak Parti’ye karşı yeniden şekillendirilecek CHP üzerinden mücadele verecek.
Referandum sürecinde parti yönetimiyle ciddi çatışma yaşayan ülkücüler MHP’den koparılmaya çalışılacak.
Ayrıca partideki
dindar kitlenin de MHP’den koparılması sağlanacak.
Bütün plan; MHP’yi yönetime karşı olan bağımsız ülkücüler ve dini hassasiyetleri önemsemeyen bugünkü yöneticilerin önemli bir kısmının da aralarında bulunduğu ulusalcı çizgiye yakın grup olarak ikiye bölmek üzerine yapıldı.
Derin yapı bağımsız ülkücülerin partiyi ele geçirmesi ve yönetimi indirmesi seçeneğini kendileri açısından destekliyor. Çünkü onlara göre böyle bir yapılanma Ak Parti tabanından da oy çalabilir.
Bugünkü yönetimle devam eden bir MHP’nin 2011’de Ak Parti’ye oy kaptırma ihtimali çok yüksek. Derin yapının planı Ak Parti’ye oy kaptıracak bir MHP yerine tam tersi Ak Parti’den oy çalacak yeni bir yapılanma üzerine kurulu.
Planın diğer ayağında ise MHP’nin geri kalan ulusalcı çizgideki oylarının CHP’ye monte edilmesi var.
Böylece Ak Parti’den yüzde 6-7 civarında oy yeni oluşturulacak MHP’ye kayacak, CHP ise MHP’den ayrılacak ulusalcı çizginin de katılımıyla oyunu yüzde 5-6 civarında artıracak.
Bu planı diri tutmak içinse genel seçime kadar olan şu kısa sürede Başkanlık sistemi tartışması sürekli gündemde tutulup, Tayyip Erdoğan’ın padişahlığına giden bir
Türkiye imajı çizilmeye çalışılacak.
Hatırlayın yazının başında “Anasının&Gözü” araştırmacının referandumdaki “hayır” oylarının yüzde 60 küsurunun Tayyip Erdoğan’a tepkiden kaynaklandığı yönündeki anketinden bahsetmiştik.
Topluma salınacak Tayyip Erdoğan diktatoryası korkusunun da Ak Parti’ye yüzde 5 oy kaybettirmesi planlanıyor.
Böylece 2011 parlamentosunda; hem yeni dindar MHP’ye kayacak yüzde 5-6 oy, hem de Tayyip Erdoğan padişahlığı korkusundan kopacak yüzde 5 civarında oy toplamıyla yüzde
28-29’larda bir Ak Parti, yüzde 36-37 civarında bir CHP, yüzde 10-11’lik bir yeni MHP ve bağımsız girecek BDP’liler olacak.
Böylece; Başbakanın “kaybettiler” dediği vesayetçi yapı, 2011 genel seçimlerinde parlamentoda Ak Parti’ye karşı galip gelip üstünlüğü ele alabilecek.
Kılıçların asıl çekileceği mücadele 2011 olacak.
Vesayetçiler şimdi yeni bir umutla bu
senaryo üzerine
hazırlık yapıyorlar hatta çalışmaya başladılar bile.
Bugüne kadar kaybettikleri gibi 2011’de de muhtemelen kaybedecekler.
Ama bu plana karşı Ak Parti’nin öncelikle Başkanlık sistemi tartışmasından sıyrılması ve toplumda oluşturulmaya çalışılan padişahlık korkusuna meydan vermemesi gerekiyor.
Ayrıca MHP yönetimine karşı parti içinden yükselen tepkinin de başka güçler tarafından kullanılmasına meydan verilmemesi gerekiyor.
Vesayetçi derin yapının kazanabilmek için yaptığı yeni planları aktarmayı sürdüreceğiz.
[email protected]