Ordu, bilinen rakamlara göre yılda 5 milyar dolar
silah alımına para harcasa da, kritik teknolojiler sınıfına giren
zırh delinmesini önleme teknolojisine de sahip değildir.
Pakistan dâhil pek çok ülkenin kapısını çalmışızdır, “Bize zırh delmeyen teknoloji verin,” diye. TSK’nın ileri teknoloji ürünlerinde dışa olan yüksek bağımlılığı, özerk, kimseye
hesap vermeyen kimsenin de hesap sormadığı yapısından kaynaklanır. Her ne kadar zırh delme teknolojisine sahip olmasa da TSK’nın onlarca yıl arkasına saklandığı
gizlilik zırhının artık yavaş da olsa delinmeye başlandığına birkaç yıldır
tanık oluyoruz.
Bu gizlilik zırhı delindikçe demokrasiye biraz daha yaklaştığımızdan emin olun. Bu zırh delindikçe asker kaynaklı ne vahim olayların tezgâhlandığı bir bir ortaya çıkıyor, çıkacak da. En vahimi, kimi subayların
sivil uzantılarıyla birlikte
darbe iştahlarını bir türlü bastıramayıp,
Sarıkız,
Ayışığı, Eldiven, Yakamoz,
Kafes,
Balyoz gibi
darbe planları yaptıkları iddiaları. Neyse ki bu iddialar iddia olmaktan çıkıp şüpheliler yargı önünde hesap vermeye başladılar.
Profesör Ümit
Cizre, Star’ın 5 eylül
pazar günü yayımlanan Açık Görüş ekinde, “
AK Parti, 12
Eylül’le hesaplaşabilir mi?” başlıklı okunması gereken makalesinde,
12 Eylül darbesinin acımasızlığını örnekleriyle ortaya koyarken, ülkenin tamamına yakınının fişlenmiş olduğunu da hatırlatıyor. Ya ölüme gönderilen, sağcısı solcusu o
genç bedenler; onları da hatırlatalım.
Fişleme demişken, pazar günü halkoyuna sunulacak
Anayasa değişiklik paketine “Evet,” dersek, bu insanlık dışı, sindirerek ve korkutarak kurulu düzene mutlak itaati sağlayan
araçlardan birinden de kurtulmuş olacağız.
Anayasa değişiklik paketinin tümü önemli olan maddelerinden biri de 12 Eylül darbecilerine yargı yolunun açılıyor olması. Hayatta kalan 12 Eylül darbecilerinin ve bu darbeye yataklık edenlerin, hukuken yargılanıp yargılanmayacakları tartışmaları sürüyor. Ancak darbecilere yargı yolunun açılması, kendi başına, darbe iştahı devam edenleri önemli ölçüde caydırıcı nitelikte.
Pazar günü oylayacağımız Anayasa paketi, “Evet” dersek, askerî ve yargı vesayetini bir ölçüde kırmada derdimize derman olacak. Bir yandan 12 Eylülcülere yargı yolunu açarken bir yandan da 28
Şubat sürecinde tanık olduğumuz üzere darbe şakşakçısı sözde hukuk adamlarının tarihten birer birer silinmesine yeşil ışık yakacak.
Tepeden bize dayatılan korku fobisini üzerimizden bir nebze atacağımız için bile referandumda EVET demeliyiz.
Karikatürlerle utanç müzesine
ilk adım
Utançlarımızı bize hatırlatması dolayısıyla bir daha yaşanmaması için binlerce insanın, onur kırıcı bir biçimde uğradığı işkence sonucu ya öldüğü, ya kendisini astığı ya da
sakat kaldığı, yakınları ve kendileri üzerinde derin
kalp yarası bıraktığı
Diyarbakır ve diğer benzeri tüm cezaevlerinin utanç müzesine dönüştürülmesi, AK Parti hükümeti için de bir samimiyet sınavı olacak.
Karikatür’ün bir araç olarak kullanıldığı utanç müzesinin ilki Ankara’da açıldı bile.
Kültür,
Turizm ve
Çevre Gazetecileri’nin (KÜLTÜRÇEV) katkılarıyla, 12 Eylül döneminde cezaevlerinde yatan
devrimci ve demokratların, askerî dönemi hicveden
karikatürleri, “Utanç Müzesi” adı altında Ankara’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sergileniyor ve satışı da yapılıyor.
Bir mahkûmun o dönem çizdiği karikatür ve altına eklenen alt yazı, hep hatırlarımızda kalması dileğiyle...