Derhal özür dileyeceksiniz... Önce inkâr ettiğiniz, sonra üstlenmek zorunda kaldığınız “rahibe afişinden” söz etmiyorum hayır...
Burada da bir özür borcunuz var, o ayrı.
Sezen Aksu’dan, Orhan Gencebay’dan,
Orhan Pamuk’tan özür dileyeceksiniz.
Türk halkından özür dileyeceksiniz...
Niçin mi?
Dürüst siyasetçi
Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki, “Bu
Anayasa değişikliği gerçekleşirse herhangi bir
iktidar, örneğin Orhan Gencebay’ı veya Sezen Aksu’yu sevmeyen bir iktidar onlara hayatı
cehennem edebilir. (....) Ben
sanatçıyı toplumu ileriye taşıyan, geleceği öngören kişiler olarak düşünürüm. Sayın Orhan Pamuk acaba gerçekten bunları biliyor mu? Biliyor da ‘
evet’ diyorsa,
baskıya evet diyor demektir. Bir sanatçı baskıya evet diyemez. Baskıya evet diyen, sanatçı değildir.”
Evet, aynen böyle diyor.
Birincisi, referandumda “evet” oyu kullanacağını açıklayan sanatçılara
hakaret ediyor. Onların sanatçılıklarını sorguluyor... “
Hayır” deselerdi, toplumu ileri taşımış olacaklardı.
İkincisi, evet kararının baskıyla alındığını ileri sürüyor ve çok ayıp ediyor...
Üçüncüsü, yalan söylüyor, gerçeği tahrif ediyor
Dördüncüsü, insanları “enayi” yerine koyuyor.
Beni şimdilik, Kılıçdaroğlu’nun zihniyeti ve sanatçıya bakışı ilgilendirmiyor. Bu konuyu dün
Mustafa Karaalioğlu yazdı... Çok da güzel yazdı, detaya girmeyeceğim.
Şunu sormak istiyorum:
Bu anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkabilecek muhayyel
tehlikeye dikkat çeken Kılıdaroğlu’nun “cari ve mevcut tehlikeden” haberi var mı?
Hangi sulh ve barış ortamından çıkıp, nasıl bir cehenneme düşeceğiz?
Bakalım, Kılıçdaroğlu’nun “
cennet” geçmişi, ne kadar cennet?
Daha doğrusu, cennet mi?
Bakıyoruz ve hiç de iç açıcı bir manzarayla karşılaşmıyoruz. Ölümlerle, provokasyonlarla, “
linç” girişimleriyle, cinayetlerle, sanatçılara yönelik tehditlerle dolu bir geçmiş bu...
Bakıyoruz ve sanatçıları jurnallemeyi meslek edinmiş birtakım iliştirilmiş gazeteciler görüyoruz.
Bakıyoruz ve bir kısım
Ergenekon sanıklarıyla karşılaşıyoruz.
Bakıyoruz ve utanıyoruz...
Bilakis, bu anayasa değişikliği gerçekleşirse baskı bitecek, sanatçılarımızın hayatı kurtulacak.
Madem Kılıçdaroğlu sanatçılarımız için kaygılanıyor ve muhayyel tehlikeye dikkat çekiyor... Ben de “tehlike”nin cari ve mevcut olanıyla ilgili bazı kolay sorular sorayım kendisine:
Ege
Ordu Komutanı
Orgeneral Hurşit
Tolon,
erken günahı Rumca ve
Kürtçe şarkı söylemek olan Sezen Aksu’yu
ölümle tehdit ettiğinde aklın neredeydi?
Hrant Dink ve Ahmet Kaya’ya gadredenler Orhan Pamuk’u da gözlerine kestirdiklerinde aklın neredeydi? (Pamuk’la ilgili “ölüm kararını”
Ergenekon davası iddianamesinde bulabilirsin. İstersen, azmettiricilerin ve tetikçilerin isimlerine de ulaşabilirsin...)
Neden “sanat” ve “sanatçılar” konulu bir açıklama yapmadın?
Neden meydanlara çıkıp “Recep bey, Recep Bey” tadında ünlemedin?
Neden Orgeneral
Hurşit Tolon’a gösterdiğin “ihtimamın” binde birini Sezen Aksu’ya göstermedin?
Neden
selam göndermeyi
ihmal etmediğin Ergenekon sanıklarına yönelik rikkatini Nobelli yazarımız Orhan Pamuk’tan esirgedin?
Sahi, neden?