"Adamsan" üslubu


"Adam gibi adamsan çık karşıma..." Ne bu? Kılıçdaroğlu'nun Başbakan'a hitabı... Çok sevdi CHP bu hitabı ve meydan meydan sürdürüyor. Merak ediyorum, Kılıçdaroğlu Başbakan'la karşı karşıya gelse, böyle mi hitap edecek? Ben, insan derim birisinin yüzüne karşı söyleyemeyeceği şeyi gıyabında yazmamalı, konuşmamalı. "Adam gibi adamsan" üslubu ancak sokak kabadayılarına yakışır. Bunu Kılıçdaroğlu'nun ağzından her duyduğumda, "Başbakan'ı kendi seviyesine indirmeye çalışıyor, Kılıçdaroğlu'nun bütün stratejisi buna göre kurulmuş" dedim. "Yüreğin yetiyorsa..." üslubu da öyle. Sanırım, "Başbakan'da bir Kasımpaşa damarı var, ona saldırırsak muhatap alınırız ve kendi seviyemizde mücadele ederiz" gibi bir değerlendirme yapıldı. Tayyip Erdoğan'a "Adam gibi adamsan..." diye sesleniliyor. Ne yapsın Tayyip Erdoğan? Nasıl cevap verilir böyle bir söze? Sorun kendinize, size söylense nasıl cevap verirdiniz? Zaman zaman Başbakan'ın üslubunu da eleştirdim bu sütunlarda... Ama, "Adam gibi adamsan..." diye söze başlayan bir kişi karşısında dil ve yürek nasıl tutulur, doğrusu kendi hesabıma bunun cevabını vermekte zorlanıyorum. Aklıma ilk gelen cevap, "Bu adamlık mı" oluyor? Yani hangi insani ölçü bir Başbakan'a "Adam gibi adamsan" diye hitap etmeyi mazur görür? "Kalpazan" falan gibi, insani seviyeyi çürüten sözler de çıkıyor Kılıçdaroğlu'nun ağzından... Ben derim ki, Başbakan'ın zaman zaman aşırı gibi gözüken üslubu bile bu sıfırın altındaki üslup karşısında çok nazik kalıyor. Açık söylüyorum, ben ki AK Parti hükümeti karşısında ilkesel olarak eleştirel durmayı tercih eden bir insanım, "Adam gibi adamsan-kalpazan" gibi ifadeleri duyduğumda, içimde bunu kullananlara karşı derin bir tiksinti hissi doğuyor. Emin olun, çok küfreden, talebesine dil terbiyesi veren ve küfür etmesini önlemek için ağzına bir bakla koyan Hoca bile, bu tür bir üslup karşısında dayanamaz ve "Çıkar ağzından baklayı evladım" demek zorunda kalırdı. Bu ifadeleri coşkun bir tarzda alkışlayan CHP dünyasına baktığımda da, hiç değişmemiş bir "CHP'lilik damarı"nı görüyorum. Bu damar, alçakça iftiralarla Menderes'i bunaltan ve idam sehpasına gönderirken içi sızlamayan kin damarıdır. O kinin şimdi bir tür refleks halinde Tayyip Erdoğan'a karşı gösterildiğini çok net hissediyorum. Kılıçdaroğlu, o kin damarına hitap ettiği ölçüde alkış aldığını görüyor ve CHP kitlesinin duygu dünyasını oradan tetikliyor. Ben buradan baktığımda, Kılıçdaroğlu'nda en küçük bir erdem görmüyorum. "Karşıma çıkabilir mi, çıkamaz. Çıkabilmesi için boğazından haram lokma geçmemiş olması lazım!" Kılıçdaroğlu bunları seri üretim halinde söylüyor. Ne desin Tayyip Erdoğan deyip duruyorum, ne desin bu üsluptaki bir adama? Evet, en küçük bir erdem görmüyorum Kılıçdaroğlu'nda... Bazı sözlerine bakıp, onda "Acaba CHP'yi değiştirecek bir tılsım var mı" gibi bakanlara asla katılmıyorum. Kılıçdaroğlu, en keskin CHP'nin, iktidar hırsı-hasreti için umut veriyor ve rövanş duygusunu besleyerek, CHP damarını canlandırmaya çalışıyor. "Hayırcı" kitlenin omurgasını oluşturan kişi ve örgütlerin anatomisini incelediğinizde, taa Demokrat Parti'ye karşı sürdürülen "hesaplaşma" duygusundan derin izler bulursunuz. Klasik, seçkinci, oligarşik, varsıl CHP damarı orada aynen duruyor. Ama o damar CHP'ye iktidar yolu açmıyor. Onun için çarıklılardan da oy almak lazım. "Çarıklılara -yani varoşlara, yani başörtülülere, yani çarşaflılara, yani köylülere- gidelim ve onlardan oy alalım" hesabının lider profili Kılıçdaroğlu oluyor. ... Böyle bir değerlendirme zemininde ben DİSK'i anlarım, YARSAV'ı anlarım, Kamer Genç'i anlarım, TÜSİAD'ın suskunluğunu anlarım, 28 Şubatçıları, Demirel'i, Cindoruk'u anlarım ama MHP'lilere "hayır" dedirtmeyi, DP bayrağını alıp CHP'ye armağan etmeyi anlayamam. Olay Tayyip Erdoğan olayı değil ki! CHP, Demokrat Parti'ye yaptığını yapmak istiyor, çok açık ve net. MHP'deki başörtülü kızın ipini çeken CHP iradesi değil mi? Şunu çok iyi biliyorum ki, o CHP damarı orada hâlâ duruyor ve Kılıçdaroğlu, hadi onun jargonu ile söyleyeyim, "sözünün eri" olup, kürsüdeki vaadine sadık kalmaya yeltense, o damarın yargı duvarına çarpacak. Başörtüsü için çözüm ısrarı karşısında "Siz bana anayasal olarak suç olan bir şeyi söyletmeye çalışıyorsunuz" diyen odur. Kılıçdaroğlu bir nabız yoklasın isterse, başörtüsü yasağına imza koyan AYM yargıçları anayasa değişikliği için "evet" mi, diyor "hayır" mı? Ben, daha çok da MHP'ye dönerek diyorum, Kılıçdaroğlu'nun "hayır"cılığı nasıl bir koalisyonu resmediyor, herkes ona bakarak yerini tayin etsin.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER