Anayasa değişikliği paketinin gündeme geldiği ilk günden bu yana MHP’nin buna neden karşı çıktığını bir türlü anlamış değilim. Tepkilere, miting konuşmalarına, bağrışmalara, çağrışmalara baktığımda gördüğüm tek neden, bu değişikliğin
AK Parti çoğunluğuyla meclisten geçirilmesi. Propaganda ise bildik üslupla,
terör ve milliyetçilik ekseninde yürütülüyor.
Deniyor ki, “AKP Anayasasına hayır deyin.”
Hepimiz arzu ederdik, keşke anayasa meclisten bir mutabakatla geçse. Maalesef muhalefet bu sürece pozitif katkı sunmadı, konuklarını “çay içirip” yolcu etti. Bu da bir siyasi tavırdır, o zaman “AKP Anayasası” demeye hakkınız var mı?
Gelinen noktada önemli olan, bu değişikliği hangi siyasi partinin gerçekleştirdiği değil bu düzenlemelerin devlet ve
toplum hayatına getirdiği yeniliklerin içeriğidir. İlla
hesaplaşmak istiyorsanız, çok değil yakın zamanda
seçim var,
sandıkta bu hesabı görürsünüz.
İhtilal anayasasının ruhunu çökertmeye yönelik bu demokratik teşebbüsü, siyasi hesaplaşmaya heba etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Sözüm MHP’ye
Burada sözüm süreci iyi okuyamayan MHP yönetiminedir.
22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce derin devletin partili görünümündeki ulakları tarafından iletilen stratejiye itimat ettiniz ve “
Kızıl Elma
Koalisyonu” için ter döktünüz.
Sandınız ki, AK Parti Anayasa Mahkemesi’nce kapatılacak ve dikensiz gül bahçesinde
iktidar olacaksınız.
22 Temmuz sandığında halkın tokadını yiyince titreyip kendinize döndünüz, asıl görevinizin devleti değil milleti korumak olduğunu anladınız veya anlamaya çalıştınız.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve türbanla ilgili anayasa değişikliğinde elinizi taşın altına sokarak tarihi bir görev yaptınız.
Sonra?
Yine kafanız karıştı, karıştırdılar. AK Parti’nin bir daha iktidar yüzü görmeyeceğini söyleyen partili görünümündeki ulaklara yine
kulak vermeye başladınız, halkın sesine kulak tıkadınız.
Bu ülkeye
hizmet edebileceğiniz tarihi bir fırsat doğdu, teptiniz, yeni anayasa sürecinde rol almak yerine BDP’ye eklemlendiniz, BDP de size benzedi, benzeştiniz. “
Hayır deyin
genel af getirelim” diyen
kampanya ortağınız
CHP ile aynı yağmurda ıslanmaya başladınız.
Sanki kalbiniz mühürlendi, gözleriniz görmez oldu.
Şok dalga
Hadi diyelim, bu geçici bir travma halidir, bir şok dalgayla geçer. İşte size tarihi bir fırsat... Dün gazetelere yansıyan, muhtemeldir bugün yansı
maları devam edecek yargıdaki
telefon konuşmalarını tekrar tekrar okuyun, bir daha okuyun.
Yetmedi, bir daha okuyun.
Okuyun ki, gözleriniz açılsın, kalbinizin pası sökülsün. Nasıl bir tezgaha sürüklendiğinizi görün ve size güvenen milyonlarca vatan evladının vebalini almayın.
Mangalda kül bırakmayacak kadar ulusalcı yargıçlarımız referandumda “hayır” çıkması için
PKK ve Abdullah Öcalan’la
işbirliği dahil her yolu mubah görüyormuş meğer.
Gerçi,
Ergenekon iddianamesinde PKK ile kan kardeşliği deşifre olduğunda ilk şoku yaşamıştık, şimdi fazla sarsılmadık haliyle.
İşin ilginç tarafı arabulucu da tanıdık bir isim; Ercincan’daki
Ergenekon davası sanıklarından
Başsavcı İlhan Cihaner’in meşhur avukatı Turgut
Kazan...
Bugün arkadaşlarımız BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la görüştü, Kazan’ın arabuluculuk girişimini doğruladı, o nedenle isim vermekte beis görmedim.
Yargıçlardan biri diyor ki: “BDP’nin elinden tutmak lazım.”
Ya diğeri: “BDP var ya son derece önemli. Bunu geçenlerde
Turgut Kazan’la konuşuyoruz. Demirtaş’la görüştü, ‘Ulan KCK diye canımıza okuyacaklar’. Ondan sonra açıklama yaptılar, ‘biz yargıyı siyasallaştıracak şeyde yokuz’ dediler.”
Bu sefer öbürü: “Abdullah Öcalan’a çok ihtiyaç var şimdi.”
Bu nasıl iktidar karşıtlığıdır ki, Abdullah Öcalan’la ortak hayır kampanya stratejisi geliştirecek kadar mezhebi geniş bir ulusalcı akım var ortada.
Şimdi daha iyi anlaşılıyor; son dönemde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel af mesajları ve
Yargıtay birinci başkanlığının
sürpriz bir kararıyla BDP’nin 6
Eylül’deki
adli yıl açılış törenine daveti...
Ve siz, bu kumpasın içinde sadece ballı hardalsınız. Burger King’te iyi bir
hamburger sosudur ama siyasette baldıran zehiri gibidir.
Sözün özü, hala hatadan dönme şansı vardır, bırakın partilileri özgürce tercihlerini yapsınlar, üzerlerinde “hayır” baskısı oluşturmayın.
Hayırda şer var
Son lafım MHP tabanınadır; karar vermeden önce
12 Eylül zindanlarında işkence gören ülküdaşlarınızın anılarını lütfen bir kez daha okuyun.
Elektrik ve cop feryatlarının, beyninizi parçalarcasına ölümcül bir uğultuya dönüştüğünü hissedeceksiniz.
İşte o zaman nihai kararınızı verin, o duygularla sandık başına gidin, mühre her uzanışınızda hesap sorabilmenin huzuru içinde olun.
Bazen hayır bildiğiniz şeyde şer, şer bildiğiniz şeyde hayır vardır.