Türkiye'de ilk kez Van'da,
güneş enerjisi elektriğe çevrildi. Cumartesi günü Van
Valisi, Belediye Başkanı, akademisyenler ve pek çok gazetecinin katıldığı törenle Van Gölü'ndeki Ahtamar Adası'nın tarihi kilisesi güneş enerjisiyle aydınlatıldı. İnanç turizmine büyük
destek sağlayacak olan kilise 19 Eylül'deki
ayine hazır hale getirildi. Artık Ahtamar
Kilisesi ve çevresi 25 yıl süreyle güneşten elde edilen elektrikle aydınlatılacak.
Peki güneşten elektrik elde etme projesini Van'da kim hayata geçirdi? Bu projeyi, Doğu
Anadolu Kalkınma Ajansı gerçekleştirdi. İlginçtir, Van Türkiye'nin en çok güneş alan
bölgesi.
Güneşten elektrik elde etmeye çok uygun bir yer. Van bölgesinde 9 bin megavatlık güneş enerjisi potansiyeli var. Bu potansiyel, şu anda Türkiye'de kurulu elektrik gücünün beşte birine denk. Halen Van'da, güneşten elektrik elde etmek için hazırlanan 450 megavatlık bir proje başlamak için onay bekliyor.
Güneşten elde edilen elektriğin yarattığı ekonomiye gelince... Kurulan güneş panellerinin bir megavatı 1.2 milyon euroya mal oluyor. Bu işin
yakıt masrafı yok. İşletme maliyetleri ise yok denecek kadar düşük. Ayrıca güneşten elde edilen elektrik çevreyi de kirletmiyor. Güneşten elektrik elde etme projesinin bütün bu üstünlüklerinden sonra tabii akla şu soru geliyor. Türkiye'yi enerji hammaddesi ithalinden kurtaracak olan bu projenin uygulanması niye bu kadar gecikti?
Gecikti, çünkü Kalkınma Ajansları'nın kuruluş yasası da
CHP tarafından iptal ettirilmek istendi. CHP, bu konuyu da
Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Gerekçe olarak da, Kalkınma Ajansları'nın yönetiminde valilerin bulunmadığını gösterdi. Oysa vali zaten bir ilin en üst mülki amiridir. Yasaya aykırı bir icraat gerçekleşse, valinin buna müdahale etme yetkisi zaten vardır. Aslında CHP'nin amacı, merkezi otoriteden uzaklaşıldığı gibi garip bir iddiayla icraatı durdurmaktı ve nitekim durdurdu.
Anayasa Mahkemesi her zaman yaptığını yaptı ve hiç görevi olmadığı halde konuya esastan girdi. Kalkınma Ajansları'nın ilgili maddelerini iptal etti ve böylece işler gecikti.
Belki üç sene önce devreye girecek proje ancak önceki gün tamamlanabildi. Gecikme aslında Van'ın
kalkınmasını engelledi. Güneşten elektrik üretme projesi üç sene önce devreye girseydi, ilk projenin çalıştığını görenler 5 bin megavatlık yatırımı yapmış olacaklardı. Dolayısıyla Van'a, 6 milyar dolarlık güneşten elektrik üreten yatırım yapılacaktı.
İşte Van'ın kalkınmasının, yargı yoluyla nasıl engellendiğini görüyoruz. Anayasa referandumunda "
evet" çıktığı takdirde yargı artık, 'kamu yararı yoktur' gibi gerekçelerle
ekonomik projeleri engelleyen kararlar veremeyecek.
Gelelim Vanlıların isteklerine... Van, tarım ve hayvancılık, turizm,
elektrik üretimi ve uluslararası ticarete uygun bir bölge. Ticaretin hızla gelişmesi için
İran'a sınır kapısı olan
Kapıköy'ün bir an önce
araç trafiğine açılması gerekiyor. Türk tarafının
Bakanlar Kurulu Kararı'nı da çıkartmasına rağmen İran tarafı işi geciktiriyor.
Dışişleri Bakanlığı'nın kapının açılması için İran'ı hızlanmaya davet etmesi gerekiyor.
Vanlıların bir diğer acil isteği ise, 19 Eylül'de Ermenistan'dan ayin için gelecek turist sayını artırmak. Bunun için Alican
Sınır Kapısı'nın bir haftalığına açılması gerekiyor. Çünkü kapı açılmazsa, ayine katılacak olanlar,
Gürcistan üzerinden dolaşıp 840 kilometre yol kat ettikten sonra Van'a gelebilecek. Oysa Alican kapısı üzerinden Van'a sadece 240 kilometre uzaktalar. Kapının açılmaması, turist sayısını azaltacağa benziyor. Oysa Van hazırlığını yapmış turistlerin yolunu gözlüyor. Van'da oteller, pansiyonlar, hatta Vanlılar, evlerinde ağırlamak için ayine katılacakları bekliyor. İbadet özgürlüğüne ve Van ekonomisine güç kazandırmak için bu isteği duymak gerekiyor.