Aslında bu yazının başlığı 90. dakikada gelen Aydın’ın golünden sonra, ‘Gözümüz Aydın!’ olacaktı. Bu başlık altında galibiyeti kutlarken yine de bazı hataları söyleme gereğini kendimizde bulacaktık. Maç öncesi yaşanan zor süreç futbolcuları bir hayli germiş, tedirgin ve ürkek bakışlar vardı. Buna zemin hazırlayanlar medyayı suçlayadursun bu durumun gerçek sorumlularının kendileri olduğunu unutmuşlardı. Deplasmanda skora ihtiyacınız olduğu anlarda kulübede
oyuncu bulamamanızın başka bir açıklaması olmaz sanırım. Başka bir sebep de
Serdar Özkan ne kadar kötü oynasa da sahada az sayıda bulunan ofansif oyunculardan biriydi.
Oyundan alınıp yerine Cana’nın sokulması ise bir antrenör talihsizliğiydi. Ayhan ve
Mustafa Sarp ne kadar iyi oynasalar da üretken olmaktan uzak, hücum hattını pozisyona sokmayı değil, kontrollü oynamayı
tercih ettiler. Defans dikkatli ve konsantre halindeydi. Ama her şeye rağmen Galatasaray’a gol lazımdı. Galatasaray’ın bu kadrosu ve oyun anlayışı en iyi işleri kapanmak ve hızlı çıkmak olan Karpaty
takımının işine yaradı. Haksız bir şekilde 10 kişi kaldıkları anda bile fizik güçleri ve inanmışlıklarıyla pozisyonlar buldular, 0-0 kendilerine yetmesine rağmen.
Peki suçlu kim?
Belki de çok daha önce girmesi gereken bir ofansif oyuncu olan Aydın’ın son çare olarak sahaya sürülmesi düşündürücüydü. Nitekim futbolun defansif doğrularını ne kadar doğru yapsanız da bir büyük takım edasıyla oynayamamak pahalıya patladı. Planlama yalanları adı altında golü atan Aydın’ın iki üç senedir kadroda düşünülmeyip
kiralık veriliyor olması bile Galatasaray’ın attığı golden sonra böylesine talihsiz bir golü yemesini engelleyemedi.
Bu dakikadan sonra söylenecek her şey bomboş. Sadece üzülmek düşüyor camiya ve Galatasaraylılar’a. Aydın’ın bulduğu gol dışında pozisyon üretemeyen (Doğrusu bu ya, üretmesi de bu kadroyla zor olan) bir takımın bu duruma düşmesindeki en büyük suçlunun sadece
Rijkaard ve oyuncular olduğunu düşünmüyorum. Ve artık yaklaşık üçüncü senedir yapılanma yalanlarını uyduranların camia tarafından yeni bir yapılanma ile nihayet bulmasını her Galatasaraylı istiyor. Yapalacak transferler Galatasaray’ı belki hep zirvede tutacaktır ama bu yapılan yanlışların üstünü örtmez. Zaten o armanın bulunduğu
forma sadece tarihten aldığı güçle orada olacaktır.
Beşiktaş dışındaki takımlarımızın Avrupa’dan elenmesi, hele hele Fenerbahçe’nin
veda etmesi Galatasaray’ı morallendirmeye yetmez. Artık
seyirci bunlarla hareket etmiyor. Bir başka pencereden baktığımızda da bu takımların sadece ligde kalmış olması Aslan’ın işini zorlaştırıyor. Bu durum oldukça çetin geçecek
şampiyonluk mücadelesinde Galatasaray’ın umutlarını azaltan bir fikir olarak geleceğe ışık tutuyor.