Sizden her şey beklenir!


Kim demiş, “CHP çözüm üretmeyen, devletin söylediklerini tekrarlamak dışında yeni hiçbir şey üretmeyen bir partidir” diye... Bu tür lafları ben ediyordum... Şimdi pişmanım. Üstelik, Türkçem de giderek bozuluyor... Mesela, “üretmek” sözcüğünü aynı cümle içinde iki kez kullandım... “Giderek” fiilinde takdim tehir yapmam gerekiyordu, yapmadım... Sadece CHP yazarsam, Başbakan’ın kusurlarını görmeyip Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenirsem böyle olur. Oh olsun bana... Konu ne? Sencer Ayata diye bir bilim adamı var. İyi niyetli, saf, temiz bir aydındır. Kent sosyolojisi dalında uzmandır. Siyaset sosyolojisi konusunda da fena değildir. İyi bir hocadır. Öğrencileri tarafından sevilmektedir. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı güzelliklerden biri de, bu değerli bilim adamını siyasete kazandırmak olmuştur. Sencer hoca, biliyorsunuz, “değişim rüzgârları”nın estiği yeni dönemde CHP’ye girdi, Parti Meclisi’ne seçildi. Sonra da, “CHP Bilim ve Kültür Platformu Başkanlığı”na atandı. Harika oldu. Peki, hoca ne iş yapacaktı partide? Muhtemelen şöyle demişlerdir: “Sen bilim adamısın, sosyologsun, otur şu başörtüsü sorununa bir çözüm üret...” Hocanın çözümü belliydi aslında... Fi tarihinde, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde müdürlük yaparken başörtülü öğrencileri okula almamış, bu sorunu “kökünden” halletmişti... Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin de “yasak” yönünde aldığı birtakım kutsal kararlar vardı... Zaten “çözülmüş” bir meseleye çözüm üretmek de nerden çıkmıştı? El mahkûm, oturdu, araştırdı ve kimselerin aklına gelmeyen şu müthiş çözümü buldu: “Öğrencinin saçını tamamen kapatması şart değil... Saçın bir bölümü görünebilir.” Baş bağlama şekline göre bulunan bu çözüm, hocanın bazı sosyolojik gözlemlerine dayanıyordu. Bu gözlemleri üç öbekte toplayabiliriz: BİR- Anadolu’da işçi ve çiftçi kadınların saçları bazen gözükebiliyor. Saçı hiç göstermeden kapanma, örtme acaba İslam’ın bir koşulu mudur? Din adamlarının görüşleri alınabilir. İKİ- Çözüm üretmek istenirse ara yollar bulunabilir. Geleneksel baş bağlama tarzlarımızda saçın tamamen kapatılması şart değil. Bu konuda uzlaşılabilir. ÜÇ- Türban tarzı baş bağlama son yıllarda kentlerde çoğaldı. Bu modaya uyanların çoğunluğu doğrudan siyasi kimlik vurgusu yapmıyor. CHP mitinglerinde bile bu tarz baş bağlayanlar çoğaldı. Bunu siyasal kimliğe çevirme eğilimi daha fazla üniversitelerde görülüyor. Hoca, çalışmasını nihai olarak Ekim ayında tamamlayıp “ilgili birimlere” sunacak. İlgili birimler de diyecek ki, “İşte öz verdiğimiz gibi, başörtüsü sorununu biz çözüyoruz...” Nasıl? Harika, değil mi? Fakat, birileri Prof. Dr. Sencer Ayata’ya, “Konu baş bağlama biçimi değil... Konu az saç göstermek, çok saç göstermek de değil... Kimin saçını ne ölçüde göstereceğinden size ne, kime ne! İnsanların saçıyla başıyla uğraşmadan bu sorunu nasıl çözeceksiniz, onu söyleyin!” demeli. Ben diyorum işte... Peşi sıra ekliyorum: Bulduğunuz çok matah bir formül mü ki, bir de “çalışmalar Ekim ayına tamamlanacak” diye vade tayin edip hava atıyorsunuz? Saçın bir kısmını göstererek başörtüsü sorununu çözebiliyorsanız, özgürlüklerin bir kısmını ketmederek özgürlük sorununu, “Kürt” ve “Alevi” sözcüklerini kullanmadan Kürt ve Alevi sorununu da çözersiniz siz... Sizden her şey beklenir.
<< Önceki Haber Sizden her şey beklenir! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER