Merkez Medya’nın gene sus pus olduğu
Aktütün Baskını’ndaki skandal görüntülerden, bunları görmek yerine bunları yayınlayanları suçlayan
komutan konuşmalarına...
Hanefi Avcı’nın kendi isteğiyle Merkez’e alınmasından,
KPSS Sınavı’na YÖK Denetleme Kurulu’nun el koymasına...
Putin’in “
balık yiyen ayı’yı” da izlediği balina avından, Pakistan’daki dayanılmaz drama...
Şili’de dualarla
destek verdiğimiz madencilerin kaderinden, Brezilya’yı silip süpüren korkunç yangınlara... Dün gene izlemediğim haber kalmadı...
Ama bunların hiçbiri, akıbeti bugün belli olacak olan çete haberini gündeme getirme kararlılığımı gevşetemedi...
***
Çünkü...
Yargıtay, bugün...
Jandarma İstihbarat’ta
astsubay olarak görevli Hüseyin
Oğuz ve
PKK itirafçısı
Kahraman Bilgiç’in,
Diyarbakır DGM savcısına verdiği ifadeler sayesinde açığa çıkarılan JİTEM’ci subaylar, özel harekât polisleri ve PKK itirafçılarından oluşan
Yüksekova Çetesi ile ilgili 1996 yılında açılan
davanın zamanaşımına uğrayıp uğramayacağıyla ilgili karar verecek.
Yüksekova Çetesi, bölgede PKK adı altında
haraç toplama, adam
kaçırma,
uyuşturucu ticareti yapma gibi suçlardan yargılanıyordu.
Ve...
Zamanaşımına uğramak üzere olan Yüksekova Çetesi’nin işlediği iddia edilen 16
faili meçhul cinayet konusunda da bugüne kadar bir sonuç alınamadı...
***
Bu “çete davasının” hikâyesi Türk Hukuk Sistemi’nin tomografisi gibi...
Diyarbakır 4 No’lu DGM, 22
Mart 2001’de 13
sanıklı “Yüksekova Çetesi” davasında, olay tarihinde binbaşı olan Mehmet
Emin Yurdakul’u çete kurmak,
gasp ve
bombalamaya azmettirme suçlarından toplam 25 yıl 2 ay 6 gün, özel harekâtçı Enver Çırak’ı 3 yıl 8 ay 13 gün, olay tarihinde
üsteğmen olan sanık Bülent Yetüt’ü 7 yıl 4 ay 26 gün, PKK itirafçısı Kahraman Bilgiç’i 30 yıl, korucubaşı Kemal Ölmez’i ise 12 yıl 16 ay hapse mahkûm etmişti.
***
Adam öldürme suçlarından
görevsizlik, aralarında
Albay Hamdi Poyraz’ın da bulunduğu kimi sanıklarla ilgili uyuşturucu ticareti suçlamaları yönünden ise
beraat kararı veren
mahkeme, ceza kararıyla birlikte Yurdakul hakkında ayrıca kamu hizmetlerinden yasaklılıkla birlikte gıyabi
tutuklama kararı da vermişti.
Yurdakul, geçen sürede yakalanmak yerine, mahkûmiyetle aynı günlerde emekliye ayrılmıştı.
Dava, sanıklar ve olayların mağduru ailelerin temyizi üzerine Yargıtay 6.
Ceza Dairesi’nde ele alınmıştı.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi, duruşmalı yargılama sonunda bu sanıklarla ilgili ceza kararlarını “eksik inceleme ve
soruşturma” gerekçesiyle bozmuştu.
***
Daire, bozma kararıyla yetinmemiş, 25 yıla mahkûmiyetinin ardından emekliye ayrılan ve mahkûm edildiği tarihten bu yana bir türlü yakalanamayan Yurdakul hakkındaki gıyabi tutuklama kararını da kaldırmıştı. Daire, bozma kararıyla ayrıca, çete suçunun DGM’lerin görev alanından çıkarılmasını da dikkate alarak, dosyanın ilk cezayı veren DGM yerine
Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine de karar vermişti. Bu bozma kararı, sanıkların ağır cezalarından zamanaşımı ya da DGM yerine Ağır Ceza’da yargılanacaklarından beraat kararları yoluyla kurtulma sevincini beraberinde getirmişti.
***
Davada
sürpriz bir gelişme oldu.
Başsavcı Kanadoğlu, 6. Ceza’nın sanıklara ceza kararını “eksik inceleme-soruşturma” gerekçesiyle bozma kararına katılmadı. Başsavcı, “dosyada atılı suçların işlendiğine ilişkin yeterli kanıtlar da bulunduğuna” işaret etti ve bozma kararının kaldırılarak karar oluşturulmasını istedi...
***
Ne var ki...
Yargıtay, 28
Kasım 2007 tarihinde aldığı kararla zamanaşımı süresinin dolmasına daha 3 yıl olmasına rağmen davayı düşürdü. Mahkemenin tıpkı Mehmet Ali Ağca’nın serbest bırakılmasında olduğu gibi
hesap hatası yaptığını belirten avukatlar, karara
itiraz ederek davayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na götürdü. Davayı takip eden avukatlar, Yüksekova Çetesi’nin yargılandığı davanın “insanlığa karşı işlenen suçlar” ve “ağırlaştırılmış şekil” kapsamında olduğundan hukuken zamanaşımı uygulanamayacağı görüşündeydi...
***
Bugün gözüm ve kulağım Yargıtay Ceza Kurulu’ndan çıkacak kararda olacak...
Yakın tarihimizin en kanlı, en dehşet verici çetesi gözlerimiz önünde “firar” edecek mi, edemeyecek mi?
***
Beklediğim karar çıkmaz ise...
“Zaman aşımını yaratmaya muktedir çeteler devleti” olmasaydık, nasıl olurduk, diye soracağım...
Çünkü son 16 Mart 1978 yılında, bomba atarak yedi öğrenciyi öldüren, otuzundan fazlasını da yaralayan
katliam sanıkları da paçayı aynı yöntemle kurtarmıştı...