Biliyorsunuz, bu cümleyi dilimize kazandıran Erman Toroğlu’dur. Zihnindeki genel
kurmay başkanı portresini çizerken,
Yaşar Büyükanıt’ı
tarif edip “Kodumu oturtan biri genelkurmay başkanı olmalı” demişti.
Çok ayar bozucu bir cümle. Bir Or
general, ne yaparsa bu
tarife uyar, meçhul. Ama bu cümleyi doğuran ideolojik atmosfer, askeri tel örgülerin gerisinde tutan
Hilmi Özkök’e yönelik tepkilerden besleniyordu.
Hilmi Özkök sonrası aradan geçen 4 yıl içinde 2 genelkurmay başkanı geldi, geçti. Ne
Yaşar Büyükanıt ne
İlker Başbuğ, onların gözünde “kodu mu oturtan general” olmadı. Nefret ettikleri
iktidar partisini sandığa gitmeden devirip, kendilerine hiç yorulmadan
altın tepside hükümet teslim etmedikleri için ikisine de kırgınlar, hatta öfkeliler.
Bu arada şu ayrıntıya dikkat çekmek isterim; iki generalle ilgili beklentilerin yüksek olmasına yol açan önemli bir neden, genelkurmay başkanı olmadan önce yaptıkları iddialı açıklamalar ve siyasi çıkışlardır.
Cuma günü
Genelkurmay’da
devir teslim töreni var.
İlker Başbuğ, koltuğunu
Kara Kuvvetleri Komutanı
Işık Koşaner’e devredecek. Davetliyiz, kısmet olursa gitmeyi düşünüyorum.
Koşaner, “kodumu oturtan general” olur mu, göreceğiz. Bizce “meçhul” olsa da beklenti sahiplerinin kriteri, iktidar partisine müdahale dozudur. Muhtıra verirse alkışlanır,
darbe yaparsa omuzlarda taşınır.
Bu kesimde Yaşar Büyükanıt’a öfkenin gerçek nedeni, 27
Nisan Muhtırası’nın devamını getirmemesidir. Büyükanıt’ı itibarsızlaştırmaya çalışanlar, bir taraftan Başbuğ’u etkilemek için çaba harcadılar, “
Hükümetle uyumlu çalışırsan senden de
hesap sorarız” demeye getirdiler, kısmen başardılar.
Bu mesajların, 2013 yılına kadar
Genelkurmay Başkanı olacak
Işık Koşaner ve sonrasında görevi devralması muhtemel yeni
Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel adresine de postalandığını görüyoruz.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda pek konuşmayan, öne çıkmak için her topa kafa uzatmayan kimliği nedeniyle Işık Paşa üzerinde pek iyimser değiller. Muhtemel halefi Necdet Özel’e umut bağlamak istiyorlar, ondan da pek iş çıkacak gibi gözükmüyor.
Yeni strateji şu: Necdet Özel’i harcayıp yerine “Saldıray Tipi” komutanı ikame etmek.
TV eleştirileri yazan, bu konularda hiç anlamadığı halde arada bir sahaya girmeye çalışan,
Saldıray Berk ve Hasan Iğsız’a karalar bağlayan Burhan Ayeri’nin 1
Ağustos 2010 tarihli Akşam Gazetesi’ndeki yazısı, sakın sizi şaşırtmasın.
Bakın ne yazmış: “Ateş gibi. Fos çıkarılanlara benzemiyor. Gerçekten ‘kodu mu oturtan’ cinsten... Kafası müthiş çalışıyor. Tavizsiz Atatürkçü. Eğer Şamil
Tayyar gibiler
hedef gösterip
Bülent Arınç uğraşmazsa, Özel 2013’te Genel Kurmay Başkanı olur.”
Oysa tam aksi...
Necdet Paşa tam bir beyefendi, sınırlarını bilen,
siyasete bulaşmayan, sivillere “Allah’ın sivili” demeyen saygılı bir asker. Yarın Kenan
Evren gibi koltukla birlikte değişir mi, bilemem. Şimdilik görüntüsü bu...
O halde, Saldıray ağıtları yakan bir yazar, neden böyle bir yazı kaleme alır? Aklınca, ters manyel mi yapıyor?
31 gün sonra faturanın Necdet Özel’e kesildiği Genelkurmay’ın son “Heron” açıklamalarını okuyunca, başka bilgilere de ulaşınca, pazılın parçaları birleşmeye başladı. Koşaner sonrasının hesabı, şimdiden görülmeye başlanmış.
Hala uslanmış değiller.
İsimler üzerinde durmuyorum. İster o, ister diğeri, kim genelkurmay başkanı olursa olsun, artık herkesin şunu bilmesi, zihnine nakşetmesi gerekir; barış ortamında mesaisi garnizon kapısında başlar, tel örgüler içinde devam eder.
Bu kadar basit...
Siyaset alanına müdahale etmeyecek, içlerinde gece yarısı tel örgüleri aşıp yoldan çıkanlar olursa kulağından tutup savcıya teslim edecek. Yani, asker, asker olacak, asli işini yapacak. Ha, iddiası varsa, ülkeyi yönetmek istiyorsa, üniformasını çıkarıp siyasete girecek, halktan
destek isteyecek. Tankın paletlerinden değil sandığın içinden fırlayacak.
Görün bakalım, sorun kalır mı? Siyasetçi kılına bile dokunabilir mi?