Futbolda bugünlerin popüler oyun anlayışı, müsabakanın her anında topa hakim olmak isteyen, 50-60 pasla rakibi bayıltan ve hücumu adeta topla kaleye girerek sonuçlandırmayı hedefleyen Barça/
İspanya modeli...
Bu modele karşı duran alternatif yöntemse geçen yıl Mourinho’nun Inter’inin benimsediği
futbol: 90 dakika topa sahip olmak gibi bir dertleri yok. Meşin yuvarlağı kazandıklarında dakikalarca oynamak da istemiyorlar. Mümkünse 3-4 pasta kaleye gidiyorlar, rakibin en hazırlıksız olduğu anlarda da golleri bulup mevcut oyun anlayışlarına devam ediyorlar. Bu anlayışı sadece 11 kişiyle
savunma yapmak ve yakaladığında kontraatak geliştirmekle eş tutmak haksızlık olur, ama topa rakipten fazla sahip olmayı hedeflemedikleri de ortada...
Bursa’nın büyük takımlara karşı yaptığı da hemen hemen Inter’in
Chelsea,
Bayern ve ilk
Barcelona maçlarına benziyor. Top rakipte olduğunda Eto’o da Ozan da can havliyle kanatlarını savunuyorlar. Top ayaklarına geçtiğindeyse
Sneijder/
Batalla hızlı oynuyorlar, Pandev/
Volkan veya
Milito/
Sercan en çabuk biçimde kaleye gidiyorlar. Bursa’nın Ali Sami Yen’de 15’te attığı golde de, 32’de Batalla’yla, 47’de Volkan’la kaçırdığı net pozisyonlarda da kaleye gidene kadar yaptığı dokunuş dördü geçmiyor...
* * *
Galatasaray’sa
doğal olarak sürekli oturmuş/alışmış bir sete karşı hücum etmeye çalışıyor ve geçen yıl olduğu gibi bu sene de tek bir yolu, kalenin içine kadar gitmeyi deniyorlar! Üstüne üstlük maç öncesi çimleri aşırı suladıkları için ilk 20 dakikada defalarca uzun pasların taca gitmesini engelleyemiyorlar.
Hareketli oyunda koskoca doksan dakikada sadece 1 şut denemeleri var (Kewell’la)... Sayısız korner kazandılar ama özellikle ilk yarıda hepsini aynı şekilde
penaltı noktası civarına şişirdiler. Oysa bu kadar
akıllı adam, bu kadar çok korner kazanınca en azından 1-2 tanesinde önceden çalışılmış değişik organizasyonlar sergilemelilerdi.
Galatasaray’ın kornerleri efektif kullanamamasının tek sonucu gol atamamaları değil, bir de geri dönüşlerde ağır kaldıkları için kontraatak yiyorlar. Oysa biz bu filmi daha 72 saat önce Karpaty önünde izlemiştik!
Özetle, Galatasaray’ın ihtiyacı olan şey tek kelimeyle “akıl” ... Kenarda akıllı iki adam var, sahada akıllı adamlar var, ama ortada akıllı bir oyun yok.
Baros döndü,
Elano dönüyor, Rijkaard’la Neeskens de yönetimle yaşanan problemleri unutup bir an önce futbola dönerlerse bu sorunları konuşarak/çalışarak çözebilirler.