ÖNCEKİ
akşam İstanbul’daki Neve Şalom sinagogunda
iftar davetindeydim. Sinagog’un alt katındaki kültür salonu davetlilerle dolu.
Vali Hüseyin
Avni Mutlu, Büyükşehir Belediye Başkanı
Kadir Topbaş,
Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan, İstanbul Müftüsü Prof.
Mustafa Çağrıcı,
CHP İl Başkanı
Berhan Şimşek gibi isimler orada...
Benim masamda diplomatlar var. ‘İftar’ hakkında kısa sohbetler yapıyoruz.
Makedonya Konsolosu Dr. Zerrin Abaz Hanım’la Yahya Kemal üzerine konuşuyoruz. Akademik
kariyer sahibi Zerrin Abaz’ın şu cümlesini not ediyorum:
-
Sümela manastırını ibadete açmanız çok iyi oldu. Biz Makedonyalı Türkler ‘
azınlık’ olmanın ne demek olduğunu biliriz. Bu tür jestler çok iyi...
Zerrin Hanım, referandumun niye bu kadar kavgalı geçtiğini de merak ediyor, dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
Sevgi müjdesi
İftar programının sunuculuğunu Alber Erman yapıyor. Tevrat’tan,
Kuran’dan âyetlerle,
Mevlana’dan, Yunus’tan,
Hacı Bektaş’tan deyiş ve şiirlerle çok güzel konuşuyor. Hahambaşı İsak Haleva’yı, geleneksel hitap tarzıyla, “Hikmetli ve Kiyasetli Muhterem Hahambaşı” diyerek kürsüye davet ediyor.
Haleva da gerçekten “hikmetli, kiyasetli” bir konuşma yapıyor,
Müslümanların ramazanını ve önümüzdeki
Ramazan Bayramı’nı kutluyor. 11 yıl önce sinagogda iftar geleneğini başlatan o zamanki Beyoğlu Belediye Başkanı
Kadir Topbaş’a teşekkür ediyor.
Bu güzel geleneği başlattığı için Topbaş’ı ben de kutladım.
Cemaat başkanı Sami Herman, “sevgi müjdecileri” kavramını vurgulayarak yaptığı güzel konuşmasında bir “sevgi müjdesi”ni açıklıyor:
-
Pakistanlı kardeşlerimize
yardım olmak üzere Türk
Yahudi Cemaati olarak üç tane ‘Mevlana Evi’ bedelini bugün
Kızılay hesabına yatırdık!
Salonda bir alkış kopuyor. Orada bulunan Pakistan Konsolosu duygulu bir teşekkür konuşması yapıyor.
Şunu da belirteyim; iftardan sonra namaz kılacaklar için salonun yanındaki bir oda İslami usullere göre
mescit olarak düzenlenmişti.
Gönül aydınlığı
Gözlerim Jak Kamhi Bey’i arıyor, saygımı sunacağım, Türkiye’ye yaptığı hizmetler için bir kere daha kutlayacağım. Fakat
yaşlı olduğu için gelememiş; bunun üzerine sağlık ve afiyet dileklerimin iletilmesini rica ettim.
Değerli dostum tarihçi Naim Güleryüz’le görüşüyorum. Bilhassa
Osmanlı ve
Cumhuriyet tarihinde Türkiye’ye hizmeti geçmiş ünlü Yahudilere ilişkin bir ansiklopedi yazmasının çok iyi olacağını söylüyorum. Böyle bir çalışmasının olduğunu öğrendiğimde seviniyorum tabii.
Davetin sonunda “hazan” yani ‘dua okuyucu’ David Sivi,
İbranice ilahi okuyor. Son duayı İstanbul Müftü Yardımcısı Yakup Kabalak yapıyor, “tüm
peygamber ve nebilerin ruhaniyeti”nin üzerimize olmasını diliyor, hep beraber “amin” diyoruz.
Ayrılırken
Türkçe-İbranice Şalom gazetesinden derlenmiş büyük boy bir kitabı davetlilere armağan ediyorlar.
Varlık Vergisi gibi acı olaylardan sitemle bahseden kitapta şu satırların altını çiziyorum:
“Oysa...
Çanakkale ve
Kurtuluş savaşlarında Müslüman komşularıyla birlikte omuz omuza savaşmışlar, Cumhuriyet’i kuran kadrolarla yan yana toplantılarda bulunmuşlar, Türkiye’nin ilk
ekonomik ve siyasi kurumlarının inşasına heyecanla katılmışlardı.“
İftardan Yahya Kemal’ce bir “gönül aydınlığı”yla ayrılıyorum.