Hakim ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nda (
HSYK) unvanlı hakim ve savcıların atamasında beklendiği gibi
kriz çıktı.
Sorunun kaynağını
Adalet Bakanı Sadullah Ergin açıkladı:
"Ana taslaktan kalan 67 hakim ve savcı ile unvanlılar taslağındaki 79 hakim ve savcının durumlarının görüşülmesi sürerken, HSYK üyelerince, 84 kişinin isimleri görüşülmeyi bekleyen kararnameye eklenmek üzere, 140 kişinin isimleri ise durumları değerlendirilerek gerekirse kararnameye eklenmek üzere
teklif edildi."
Bakan Ergin, "başta
İstanbul,
Erzurum ve
Diyarbakır olmak üzere özel yetkili (
CMK 250) mahkemeler ve savcılıkların yapısını tamamen değiştirmeye dönük önerilerin de bulunduğunu" ifade etti.
Ne demek bu?
Birincisi, HSYK üyelerinin bu şekilde hazırlanan taslağa alternatif "korsan liste" oluşturmaya yasal hakları yok.
İkincisi,
Ergenekon,
Poyrazköy,
Balyoz darbesi,
Andıç soruşturması,
Erzincan davası ve faili meçhuller gibi kamuoyunun da yakından takip ettiği davaların
özel yetkili savcı ve hâkimlerinin toptan değiştirilme girişimi söz konusu.
HSYK'nın bu şekilde krizler çıkararak daha önce atadığı isimlere bakılırsa, "korsan liste"nin amacı yürümekte olan davaları etkilemek.
Erzincan'da 4 özel yetkili savcıyı tek bir
savunma bile almadan görevden almıştı HSYK.
Şimdi ise kritik davalara
bakan isimlerin değiştirilmesi talebinin yanı sıra yerlerine atanacak "korsan liste" de oluşturulmuş.
Bu tecrübelerin ışığında HSYK kararlarına da atamalarına da nasıl itibar edebiliriz?
HSYK son dönemlerde neredeyse tamamen ideolojik bir tavır takınmaya başladı.
HSYK
Başkanvekili Kadir Özbek dün "mücadelemiz sonuna kadar sürecek" açıklamasını ekranlarda tekrarladı.
Ne mücadelesi, kime karşı?
Eğer idari görevinizi bir savaş gibi görüyorsanız, nasıl objektif ve tarafsız kararlar alabilirsiniz ki?
Özbek'in atama listeleriyle ilgili geçmiş dönemde eski Bakan
Seyfi Oktay ile görüşmeler yaptığı ve onay aldığı
telefon konuşmalarıyla ortaya çıkmıştı.
Seyfi Oktay, Adalet Bakanı ile yaptığı mezhebi kadrolaşma ile öne çıkmıştı.
Şimdi de Ergenekon'un yargı ayağını oluşturmaktan hakkında soruşturma yürütülüyor.
Acaba yeni "korsan liste" de böyle bir görüşme trafiğinin ardından mı oluştu?
HSYK'nın yapısı, 12
Eylül'de
referandumdan "
evet" çıkması halinde bir ay içerisinde değişecek.
Sanırım HSYK üyeleri, bu döneme ait atama ve tayinleri "son fırsat" olarak görüyorlar.
Bu sebeple de kritik davalara bakan bütün isimleri yer değiştirip, yerlerine de "korsan liste"den atama yaparak, görevlerine "huzur içinde" son vermek istiyorlar.
Ne de olsa kendilerini bir "mücadele" içinde görüyorlar.
HSYK'da yaşanan bu kriz,
12 Eylül referandumunun sistemin tıkanan damarlarını açmakta ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Anayasa Değişiklik Paketi'nin içerdiği maddelerden birisi de HSYK'nın yapısında değişiklik.
Kürsü hâkim ve savcılarını öne çıkaran yeni
düzenleme,
Avrupa Birliği standartlarında.
Venedik Komisyonu da düzenlemenin evrensel standartlarda olduğunu teyit ediyor.
Türkiye'nin, 12 Eylül darbesinin ürünü bir yapı içerisinde daha fazla kriz yaşama ve gereksiz enerji kaybetme lüksü yok.
12 Eylül referandumunda "evet" çıkması halinde, HSYK krizleri ve HSYK'nın kritik dava süreçlerine müdahale girişimleri de sona erecek.