Galatasaray'ın başında bulunan bir
teknik adamın 'Rakibin fizik gücü bizden daha iyiydi' itirafında bulunması çok acıklı.
Rakiplerin kat kat üzerinde imkânlara ve kadroya sahipken çok fazla kaybedip sonra da bunlarla ilgili mazeretler üretmek, Sarı Kırmızılı camianın alışkın olduğu bir durum değil.
Geçen
sezondan bu yana Sarı Kırmızılı
takımın teknik
heyetinin nerelerde nasıl yanlışlar yaptığını hep birlikte izliyoruz. En baştaki sorumlunun adı ve kariyeri kadar büyük bir teknik adamlık kalitesinin olmadığı her geçen gün biraz daha belirgin biçimde ortaya çıkıyor.
Teknik adamla takım ilişkisinde 'At sahibine göre kişner' atasözü sıkça hatırlanır. Örneğin,
Mesut Bakkal öncesinde
Sivasspor ligin en kolay yenilen takımı durumundaydı. Sonrasında ise aynı kadroyla hiç yenilmeyen bir
ekip haline gelebildi. Bu, teknik adamın kişiliğini takımına yansıtabilmesinin sonucuydu.
Bunun başka örneklerini de defalarca gördük. Bazı teknik adamların takımlarına nasıl damgalarını vurduklarına, başka bazılarınınsa gelişmeleri sizin ve benim gibi seyrettiğinine pek çek kez tanıklık ettik.
Ellerindeki büyük ve geniş kadrolarla hiçbir şey yapamayan teknik adamlar dünyada da var, ülkemizde de. Bunun tersi de söyle: Sınırlı olanaklarla mümkün olanın en iyisini yapabilen teknik adamlar da az değil.
Galatasaray teknik heyeti göz kamaştırıcı bir kariyere sahip adamlardan oluşuyor. Onların takımın başında bulunmaları iftihar edilecek, gurur duyulacak bir durum. Bunu defalarca söylemek zorunda kaldık. Fakat işlerini aynı düzeyde yapamıyorlar.
Sarı Kırmızılı takım geçen sezondan bu yana yan toplardan gülünç goller yiyor. Bunlar neredeyse
rekor düzeye çıktı ve büyük kayıplara yol açtı. Ancak teknik heyet bunlara herhangi bir çözüm bulamıyor. Böyle bir çare arandığına ilişkin bir belirti bile yok.
Oysa eldeki oyuuncuların hemen tümü milli takımlarda yer alıyor. Yani kaliteleri konusunda bir sorun yok. Ancak teknik heyet neyi nasıl yapacağını bilemediği için onlardan verim alamıyor.
Servet geçen sezon teknik heyetin yanlış uygulamaları nedeniyle büyük bir güven kaybına uğramasa, o topların hepsine vururdu! Lucas Neill'e övgüler yağdırdık ama bu pozisyonlarda hiç görüntüye girmiyor. Kaleci konusundaki perişanlığın çözümünün Aykut olmadığını herkes görüyor, teknik heyet anlamıyor...
Galatasaray teknik heyeti rakiplerle ilgili ön çalışma yapmıyor. Çıkıntılık olsun diye değil samimiyetle söylüyorum, o hafta hangi takımla maçları olduğuna pek
kulak asmadıkları o kadar belirgin ki!
Levent Tüzemen arkadaşımın da yazdığı gibi Ceyhun Eriş geçen sezon Ankaragücü'ndeyken Cim Bom'u perişan etti. Bu karşılaşmada aynı oyuncunan varlığından bile haberi yok gibiydi teknik heyetin. O nedenle yine aynı durum yaşandı.
Sürekli bir
transfer beklentisi, takımın başarısını önleyen temel etkenlerden biri. Teknik adam çıkıp da 'Ben transfere değil, elimdeki oyunculara bakarım' diyemiyor. Ağlamaklı vaziyette böyle bir beklenti içinde olduğunu söylüyor. Ört ki ölem!
Eldeki oyuncularla yapılan kadro düzenlemeleri herkesi şaşkına çeviriyor. Teknik heyet hiçbir konuda kararlı ve tutarlı davranışlar içinde görünmüyor. Rüzgârın önünde savruulup duran yapraklar gibiler...
Yönetim aslında bu işin yürümeyeceğini çoktan gördü. Ancak geçmişteki yersiz teknik adam değişiklikleri yüzünden bu konudaki kredisini kaybettiğinden bu kez muhatabının kendiliğinden gitmesini bekliyor. O da durumun farkında değilmiş gibi davranıyor.
Aslında teknik heyet de durumu gördü. Sivas'taki sinirli hareketler biraz da bunun ürünüydü. Ancak kimse adım atamıyor. Sorunun çözümü ne yazık ki taraftara kalıyor. Utandırıcı birtakım durumlar yaşanmadan bu işe nokta konulamayacak gibi görünüyor.