Ramazan ayına girdik ya, Milli Takım’a da oradan bakalım... Ev sahibinin iftara çağırdığı konuklarına gecenin sonunda
küçük armağanlar vermesi adettendir... Biz buna “diş kirası” diyoruz.
Dünkü maçta
Sırp hakem, Gökhan
Gönül’ün kalenin biraz çaprazında Rumen rakibiyle girdiği ikili mücadeleye “
penaltı” kararı verdi.
Bu bir diş kirasıydı.
Konuğun değil, ev sahibinin aldığı diş kirasını Emre gole çevirdi.
Neyse ki ardından Arda’nın muhteşem golüyle hem Saracoğlu hamamının, hem de
futbolun namusu kurtuldu.
Skorun ötesindeki gerçeklere bakarsak...
Bırakın
Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerini,
hazırlık maçına bile hazır değildi Milli Takım.
Hiddink, bir gün önce basın toplantısında ne söylediyse, tam aksini yaptılar.
Savunmada dağıldılar, hücumda çözüldüler.
Biliyorum, lig öncesi hemen bütün
takımlarımız sıkıntılı... O sıkıntıyı henüz aşamamış, bireysel sorunlarıyla uğraşan oyunculardan ulusal
forma altında değişmelerini bekleyemezsiniz.
Öte yandan gurbetçilerimiz de tutuk, ağır, etkisizdi...
Aurelio, Nuri
Şahin,
Hamit... Kendi standartlarının altındaydılar.
Mevlüt Erdinç, beklediği topları bulamadı. Sadece bir kanat ortasında topla buluşup kafa vuruşu yapabildi, o kadar. Sonrasında bir de Arda’nın üst direkte patlayan şutu var.
Her kampta yaşadığımız
sürpriz sakatlıklar bu kampta da kafa karıştırdı. (Bakalım hafta sonunda kulüplerinde iyileşecekler mi ?)
Hiddink mutlaka şaşırmıştır bu duruma.
Her neyse... O da alışacaktır elbet.
Ama önemli olan O’nun bize alışması değil, bizim O’na alışmamız.
Basın toplantısında dile getirdiği felsefeyi benimseyip çimenin üstüne taşımamız.
Savunmamız statik... Sadece
Gökhan Gönül oyuna katılma çabası gösterdi.
İsmail Köybaşı da bir iki iyi niyet denemesinin dışında
savunma bölgesinde kaldı. Hiddink’in ikinci yarıdaki hamleleri doğruydu. Kazım,
Tuncay,
Sercan ve Selçuk’un oyuna giriş zamanlaması yerindeydi. Böylece oyunu dikey oynayan Tuncay’ın katkısıyla pozisyonlarımız çoğaldı ama
Romanya da çok pozisyon buldu.
Eylül ayı
Türkiye için çok önemli... Referandum sandığının önünde “
evet”, “hayır” diye ikiye bölüneceğiz.
Ama ondan önce
Avrupa Şampiyonası elemeleri var... Bu takıma “evet” diyebiliriz de...
Böyle oyuna hayır!