Milli Takım’ın
Amerika turnesinde bir olay yaşandı...
Kazım Kazım,
otelde kramponlu ayakkabılarını kaybetmişti... Durumu Teknik Direktör
Guus Hiddink’e bildirdi.
Hiddink şaşırmış görünüyordu, sordu:
“-Bu iş nasıl oldu?”
“-Hocam, biliyorsunuz çoğu otelde ayakkabılarınızı temizletmek ve boyatmak istiyorsanız, oda kapınızın önüne bırakmanız yeterlidir. Ben de burada öyle yaptım. Ama dün bıraktığım ayakkabılar geri gelmedi.”
Kazım, belli ki ayakkabılarının bulunması için
teknik direktörden
yardım istiyordu.
Guus Hiddink fazla düşünmedi, formülü söyledi:
“-Ayakkabılarının nerede kaybolduğunu biliyorsun. Şimdi gidip onları bul!”
Konuyu kapatmıştı.
Hiç iyidir-kötüdür, doğrudur-yanlıştır yorumu yapmadan bir farkı ortaya koyalım:
Fatih
Terim ve teknik ekibi otel yöneticilerini çağırır, sert ve kesin konuşarak kayıp kramponlu ayakkabıların en kısa zamanda bulunup temizlenmiş ve boyanmış olarak
futbolcunun odasına getirilmesini isterdi.
Hiddink öyle yapmadı...
Sorunu, Kazım’ın kendisinin çözmesini istedi.
Turne sırasında program değişiklikleri nedeniyle otel rezervasyonunda sorunlar yaşandı. Kafilenin
küçük bir bölümü, bir başka otelde konaklamak zorundaydı. Futbolcular, programa eşlerin de katıldığı bölümde, eşleriyle birlikte otelde kaldılar.
Bir sabah
Emre Belözoğlu, fiziksel bir sorunuyla ilgili olarak doktora görünmek istedi. Telefonla konuştuğu doktora oda numarasını sordu... Gelen yanıta şaşırdı: “ Emreciğim, biz birkaç kişi başka otelde kalıyoruz. Seni görmek için oraya geleceğim ama, beklemen gerekecek!”
Belözoğlu şaşırmıştı. Kafilenin ikiye bölündüğünü öğrenince çok üzüldü... “O zaman bize söylenseydi, bizler de eşlerimizle başka otellere giderdik... Doktorun kafileden ayrılması hiç doğru değil!”
Guus Hiddink bu sorunu da sonradan öğrendi. Her şey yaşanıp bittikten sonra...
O turneyi izleyen gazeteci arkadaşlardan bu öyküyü dinlediğim zaman, 1996’da
Avrupa Şampiyonası’na ilk kez katılacak olan
A Milli Takım’ın
yolculuk, konaklama, y
emek,
antrenman ve maç programları geldi aklıma...
Federasyon’un Milli Takımlar Sorumlusu
Ayhan Bermek,
Fatih Terim ve Rasim Kara, sadece
futbolcular için rezervasyon yapmazlar, paralel bir programı da gazeteciler için hazırlardı... Her zaman birbirine yakın iki otelde rezervasyon yapılırdı... Biri Milli Takım için, diğeri gazeteciler için. Milli Takım kafilesi hiçbir zaman ikiye bölünmedi.
Saha içindeki görüntülere gelince...
Biz yıllardır kanat bindirmelerine, beklerin hücuma katılmasına, kontratak futboluna, uzun paslara, yüksek ortalara ve oyunu bozup rakibin kafasını karıştırmaya alıştık.
Hakçası, formda oyuncularla bu işi becerdiğimiz zaman olmayacak, inanılmaz başarılar sağladık. Elbet hayal kırıklıklarımız da oldu.
Ama artık böyle olmayacak. Guus Hiddink, beklerin ileri çıkmasını istemiyor. Kontratak onun seçilmiş silahı değil... Hollandalı Hoca, Milli Takım’ın blok halinde oynamasını, blok
savunma, blok hücumla etkili ofansif bir karaktere bürünmesini istiyor.
Elbette bu anlayış, alıştığımızdan çok daha farklı. 2008’de “Sizin
takım ne oynuyor?” diye soran Avrupalı bir meslektaşıma “Valla biz de bilmiyoruz. Her maç ayrı bir sürprizleri oluyor” dediğimde şaşırmış, “Neyse, yine de çok eğlenceli bir takım!” demekten kendini alamamıştı.
Hiddink döneminde belki çok eğlenmeyeceğiz... Dünkü basın toplantısında söylediği gibi rakamlarla tanımlanan oyun taktiklerine de fazla bağlanmayacağız...
...Ve bu yeni vizyon için sabretmek zorunda kalacağız.
Herkesin görevini, yetkisini ve sorumluluğunu yeniden öğreneceği yepyeni bir döneme giriyoruz...
Hollandalı Hoca’ya ve takımımıza başarılar diliyoruz.
Acaba tanıştılar mı ?
Ersun Yanal,
Türkiye Futbol Federasyonu’nun futbol genel direktörü olarak görev yapıyor.
Bu göreve gelişini, “Ona bir özür borcumuz var” diyerek sevinçle karşılamıştım...
A Milli Takım’ın dışında, olimpik,
ümit,
genç milli
takımlar,
bölge antrenörleri, antrenör kursları, her türlü eğitim organizasyonunun sahibiydi...
Göreve geldiği günden beri neler yaptığını merak ettim... İşe bölge antrenörlerinin tasfiyesi ile başladı. Neyi amaçladığını anlayamadık... Emek sahibi başarılı ve onurlu bir çok hoca ortada kaldı.
Arada koca bir Dünya Kupası başladı, bitti... Hocanın bu olayla ilgili teknik yorumlarını okuyamadık. Oradan bize aktaracağı dersler var mıdır, bilemedik. Dahası
Güney Afrika’ya gitti mi, gitmedi mi, henüz bilmiyoruz.
Ama Milli takımlar sağlık ekibin başında çok iyi hizmetler veren Bülent Bayraktar’ı yok sayarak istifasına yol açtığını öğreniyoruz.
En merak ettiğim de şu:
Ersun Hoca, Guus Hiddink’le tanıştı mı? Ona “Hoş geldiniz... Birlikte çalışmasak da yanyana olacağız. Başarılar diliyorum” dedi mi mesela?
Yani tanıştılar mı?
Öğrenirsem size de bildiririm.