Aylarca başta mali reform,
petrol sızıntısı gibi iç siyasi
gündemle uğraşmak zorunda kalan Başkan Obama son günlerde bu gündemden uzaklaşarak dış gündeme dönmüş bulunuyor.
Dış gündem şüphesiz en başta
Irak ve
Afganistan savaşları ve bunların gidişatı ile ilgili sayılır. Nitekim, Başkan Obama bu hafta başında Atlanta'da
emekli askerlere hitaben yaptığı uzun konuşmanın önemli bir bölümünü bu iki savaş hakkındaki görüş ve taahhütlerine tahsis ederken, konuşmasında Irak'taki
Amerikan kuvvetlerinin 'muharip misyonu'nun söz verdiği üzere bu ay sonunda sona ereceğini, çekilmenin devam ettiğini, Irak'taki
Amerikan kuvvetinin yine bu ay sonunda 50 bine düşmüş olacağını belirtmiş bulunuyor.
Başkomutanın da açıkça ifade ettiği gibi Amerika Irak'ta 31 Ağustos'tan sonra 50 bin asker bırakacak. Bu sayı 2007 yılında 165 bin, Obama'nın başkan olduğu zaman da 144 bin civarındaydı. Dolayısıyla bu sayılardan 50 bine düşmek önemli bir gelişme ve muazzam bir
indirim sayılmalı.
Ancak, yine de plana göre Irak'ta 31
Aralık 2011 tarihine kadar bu 50 bin asker kalmaya devam edecek. Obama'nın nitelemesine göre '
tavsiye ve
yardım' tugayları olacak olan bu kuvvetin 4 fonksiyonu olacak: Irak güvenlik kuvvetlerini eğitmek; bunlara gerektiğinde
destek sağlamak; Amerikan
personel ve tesislerini korumak ve
terörle mücadele operasyonları icra etmek. Bu fonksiyonların yanı sıra Amerika, Irak operasyonunun adını da değiştiriyor. Bundan böyle operasyonun adı Irak'a Özgürlük Operasyonu olarak değil, yeni adıyla Yeni
Şafak olarak anılacak.
Gerek askerî çekilmenin hızlandırılması gerekse operasyonun adının değiştirilmesi Başkan Obama'nın Irak operasyonu konusunda daha adayken verdiği sözleri yerine getirme, Amerika'yı Bush'un Irak macerasından
kurtarma çabası olarak değerlendirilebilir.
Ne var ki, Obama'nın bu hamleleri Amerika'nın Irak'tan çok net, açık ve tartışılmaz biçimde ayrılmakta olduğu, bu konuda geride hiçbir pürüz ve problem bırakmayacağı anlamına da asla gelmez; zira Irak'ta istikrar ve güvenliğin yeniden tehlikeye girmesi, şiddetin tırmanması ya da iç kargaşa ve savaş ihtimalinin artması karşısında yeni Irak hükümetinin muhtemel talebi doğrultusunda Amerika'nın Irak'ı askerî bakımdan tamamen terk etmesi de mümkün olmayabilir.
Esasen, 31 Ağustos'ta 50 bine düşecek Amerikan kuvvetinin yeni hükümetin talebiyle birlikte yıllarca Irak'ta bir şekilde kalmaya devam etmesi de ihtimal dâhilinde bulunuyor. Bu ihtimal yeni hükümetin artabilecek şiddet, kargaşa ve istikrarsızlıkla baş edememesi halinde Amerikan kuvvetlerinden yardım talebiyle pekala mümkün de olabilir. Bu özellikle de Araplar, Türkmenler ve
Kürtler arasındaki gerginliğin çekilme ile birlikte had safhaya ulaştığı
Kuzey Irak'ta söz konusu olabilir, bu bölgede tehlikeli bir
tırmanış ortaya çıkabilir.
Nitekim, bunun farkında olan Irak'taki Amerikan Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral Raymond Odierno, geçen ay bu bölgede ihtilaf ve gerginliklerden duyduğu endişe sebebiyle bölgeye BM barış kuvveti yerleştirilme ihtimalinden söz etmişti.
Kuzey Irak'taki çok tehlikeli bu duruma ilaveten Irak
El-Kaide' class='textetiket' title='El Kaide haberleri'>El Kaide ve benzeri grupların çekilme ile birlikte doğmakta olan boşluktan faydalanma ihtimali de elbette söz konusu olabilir. Nitekim, geçenlerde Bağdat'ta bir
kontrol noktasına saldırıp 5 Iraklı askeri öldüren El Kaide'nin bu noktaya
siyah renkli kendi bayrağını asması da bu bağlamda manidar ve önemli bir olumsuz gelişmeydi.
Amerika, Irak'ta çekilirken durum anlattığımız gibi böylesine karmaşık, tehlikeli ve tahmin edilmesi çok zor olumsuz bir
görünüm arz ediyor. Bu bakımdan Irak konusuna bizim de bundan sonra daha çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bu çerçevede, Irak bizim de birinci derecedeki dış önceliğimiz olmalı ve biz de her türlü ihtimale şimdiden hazırlıklı olmalıyız; zira vurguladığımız gibi 5 aydır kurulamayan yeni hükümet konusunun da ağırlaştırdığı mevcut tablo bugünden çok karmaşık ve tehlikeli görünüyor.