Sene 1795.
Rusya, Prusya ve
Avusturya hükümetleri Lehistan'ı aralarında paylaşıyor.
Lehistan devletinin varlığı sona eriyor.
Bir tanesi hariç bütün devletler, Lehistan'ın haritadan silinmesini kabul ediyorlar.
Bunu kabul etmeyen tek devlet: Devlet-i
Aliye.
Devlet-i Aliye, bağımsız Leh devleti varlığını sürdürüyormuş gibi davranarak, Lehlerin istiklal azmini kamçılar.
Padişah,
yabancı diplomatları kabul ettiğinde hep Lehistan elçisini sorar; bunun üzerine sadrazam usulca yaklaşıp, sanki
padişahın kulağına fısıldarmış gibi, ama orada bulunan herkesin duyacağı şekilde, şöyle der: "Lehistan elçisi yoldadır. Yollardaki müşkülat yüzünden gecikmiştir."
Yollardaki müşkülat yüzünden Leh devrimcileri kitleler halinde Devlet-i Aliye'ye sığınmış, İstanbul'da bir nevi '
sürgün hükümet' kurmuşlardır.
Rusya, 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması'na istinaden, Leh
mültecilerin iadesini isteyip durmaktadır.
Devlet-i Aliye buna kesinlikle yanaşmamaktadır.
1831, 1848 ve 1863 ayaklanmalarının bastırılmasından sonra Devlet-i Aliye'ye sığınan Leh devrimcileri de Rusya'ya verilmez.
Sultan Abdülmecit "Tahtımı veririm, fakat devletime sığınanları veremem" demektedir.
Rusların baskıları artınca, "Mülteciler
Müslüman olup
Osmanlı tebasına geçti.
İslam Halifesi Müslüman tebasını gayri Müslimlere teslim edemez" formülü geliştirilir.
Birçok Leh devrimcisi gerçekten Müslüman olur.
Gel zaman git zaman Birinci Cihan Harbi (emperyalist paylaşım savaşı) patlak verir ve bu savaşta ortaya çıkan yeni dengeler bağımsız
Polonya (Lehistan) devletinin kurulmasını icap ettirir.
Ne var ki Almanlar 1939'da Polonya'yı işgal edip topraklarına katarlar.
Bunun üzerine, Nazi Almanyası'nın
Ankara Büyükelçisi Von Papen, Polonya Büyükelçiliği binasının kendilerine verilmesini ister.
Dönemin
cumhurbaşkanı İsmet
İnönü, Von Papen'in bu talebine şöyle karşılık verir:
"Bizim, Polonya ile ananevi bir dostluğumuz var. Geçmişte, Polonya'nın taksimi zamanında,
Türkiye, Polonya Büyükelçisi'nin gelişi için 150 sene beklemiştir. Polonyalı dostlarımızı kıramam. Sizin bu talebinizi Türkiye katiyen yerine getirmez..."
İnönü'yü günahım kadar sevmem, ama bu
cevap muhteşem tabii.
* * *
Geçenlerde arkadaşlarla Mustafa Armağan'ın "İnsanlığın Son Adası Osmanlı" kitabını konuşurken aklıma takıldı:
Padişahlarımızın haritadan silinen Lehistan'a yaptıkları o
jest (ve İsmet İnönü'nün Von Papen'e verdiği o cevap) sadece bizim kaynaklarımızda mı geçiyor, yoksa Polonyalılar da bunu zikrediyorlar mı?
İnternette kısa bir araştırma yaptım ve gördüm ki Polonya elçiliğinin internet sitesinde bunlar "Polonya-Türkiye İlişkileri" başlığı altında aynen yukarıdaki gibi anlatılıyor.
Ne güzel.