Sydney'de
Ağrı Dağı üzerinde konuşurken, Tevrat'ta bu dağın isminin Ararat olduğu söylenince bir arkadaşımız Avustralya'da da bir Ararat dağı bulunduğunu söyledi. Araştırınca şu bilgilere ulaştık:
Ararat,
Melbourne şehrine 205 km uzaklıkta ve kuzey-
batı istikametinde bulunmaktadır. Avrupalılar ilk defa 1840'larda bölgeye yerleşmiş. 1841'de Horatio Wills (
rahip, siyasetçi) notları arasına burası için şu meşhur sözünü yazmış. "Dinlendiğimiz bu yer Nuh'un Gemisi gibi..." Y
akınlarında bulunan bir tepeye de "Ararat" yani, Ağrı Dağı ismini vermiş. Bu sebeple buraya kurulan
kasabaya da Ararat ismi verilmiş. Burasının 2006 senesinde nüfusu 8.220 idi...
Wills, burasını NSW eyaletinden Victoria eyaletine doğru ailesi ve hayvanları ile birlikte giderken görüyor. Bu ismi verişinin sebebini de yine ara ara tuttuğu günlüğünde şöyle izah ediyor: "Ailem ile çok uzaklardan bu bölgeye geldiğimde, akşama doğru atımdan yorgun vaziyette indim. Doğuya doğru baktığımda önümde bu dağı gördüm. Güneşin batışı dağın rengini mor bir renkten maviye doğru değiştiriyordu. Eşime dedim ki, 'Buraya Ararat diyelim, çünkü burası Nuh'un Gemisi'nin karaya oturduğu yere benziyor.' Sonra ailemle beraber buraya yerleştik."
1845'lerde burada
altın bulununca gelip yerleşenler oldu, nüfus arttı. Buranın ilk kilisesi çadırdan yapıldı ve isim olarak "Nuhun Gemisi" konuldu. Hatta bugün artık kasabanın ismi Nuh Tufanı ile beraber özdeşleştirilmiştir. Bu kasaba belediyesine ait araçların üzerinde ve
posta pullarının üzerinde Nuh Tufanı ile ilgili ifadeler bulunmaktadır. Kasabanın armasında da Nuh Aleyhisselam'ın gemisinin karaya ulaşmasına
rehberlik yaptığı kabul edilen kuş ve
zeytin dalı kullanılmaktadır...
Bin dokuzyüzlerin başında ise
Bediüzzaman Hazretleri'nin gördüğü bir
rüya vardır. O rüya ile ilgili olarak da şöyle demektedir. "Eski Harb-i Umumi'den (Birinci Dünya Savaşı'ndan) evvel ve öncelerinde, bir vakıa-yı sadıkada (görüldüğü gibi çıkan sadık rüyada) görüyorum ki, Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağı'nın altındayım. Birden o dağ, müthiş infilak etti. Dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki,
merhum validem yanımdadır. Dedim: 'Ana, korkma! Cenab-ı Hakk'ın emridir, O Rahim'dir ve Hakim'dir.' Birden, o halde iken baktım ki, mühim bir zat bana amirane diyor ki: 'Kur'an'ın mucizeliğini beyan et!' Uyandım, anladım ki; bir büyük infilak olacak, o infilak ve inkılapdan sonra Kur'an etrafındaki surlar kırılacak... Doğrudan doğruya Kur'an kendi kendini müdafaa edecek ve Kur'an'a hücum edilecek; mucizeliği, O'nun çelik bir zırhı olacak. Şu mucizeliğinin bir nevine şu zamandaki izharına, haddimin fevkinde olarak benim gibi bir adam namzet olacak. Namzet olduğumu anladım..." (Mektubat, syf 415)
Semavi kitaplarda adı geçen gerçek Ararat (Ağrı) Dağı Türkiye'de... Nuh Aleyhisselam'ın gemisinin Ağrı'da olduğu da ilmi ve
teknik araştırmalarla açıkça ortaya konuldu. Dünyadan ülkemize dinî turizm adına akın akın insanların gelmesi bekleniyor. Dünyanın her tarafında bulunan dağlar gibi parçalarımız da bu meselenin dinamiği olacaktır. Böylece Anadolu'nun gülümseyen güzel yüzü, özü ve kökü vicahi olarak da insanlığa tanıtılacaktır...