TSK İç Hizmet Yasası'nın 35. maddesi behemehal kaldırılmalıdır. Doğrudur,
darbeler böyle bir
yasa maddesi olduğu için yapılmaz.
Son fiili darbenin lideri Kenan
Evren darbe öncesi açıp 35. maddeye bakmadıklarını ifade etmişti... Yapan da bilir ki darbe, yani anayasal düzeni zorla değiştirmek, Meclis'i kapatmak, hükümeti şiddet kullanarak devirmek suç, hem de ağır suçtur.
Darbeyi, teşebbüs ettiğinde bu işin yanında kalacağını düşünen, başardığında ise koca
ülkenin hakimi olacağını öngören, kendine emanet edilen silaha
ihanet eden 'sözde askerler' yapar. Önce ortamını hazırlarlar, yani halkı canından bezdirirler, sonra da kurtarıcı pozlarla gelir, ülkenin canına okurlar.
Evet, darbeler
kanunla önlenmez. Darbeleri önlemenin en etkili yolu
darbecileri yargılamaktır.
Ergenekon ve
Balyoz davaları, geçmiş darbe teşebbüslerini günışığına çıkarıp yargıladığı için değil sadece, gelecekteki darbeleri de caydıracağı için önemlidir.
Kimsenin hukukun üstünde olmadığı ve suça bulaşan herkesin
hesap vereceği
mesajının anlaşılması yargı sürecinden geçer. Kendilerini dokunulmaz görenlerden hesap sormaktır hukuku üstün kılmanın yolu. Darbe tehdidi altındaki ülkelerde
demokrasinin yerleşmesi ancak böyle mümkün.
1967'de darbe yapıp 1974'e kadar Yunanistan'ı yöneten cuntacılar ömürlerini cezaevlerinde geçirdi... Şili'yi yirmi yıla aşkın yöneten darbeci Pinochet demokrasiye dönüşün ardından 85 yaşındayken yargılanmaya başladı.
Demokrasi,
milli irade, seçilmiş
iktidar değersiz şeyler değildir. Korunmaları gerekir hukuk içinde. Ergenekon ve Balyoz davaları bunun için hayati.
Anayasal düzeni zor kullanarak değiştirmek gibi bir suça bulaşan askerler hukukun üstünde olmadıklarını anladıklarında 'gerçek işleri'ni yapmaya başlayacaklar.
Ordu da millet de ancak o zaman rahat edecek.
Yine de 35. maddenin kaldırılması şart. Böyle bir yasa hükmü bu ülke için utançtır; şimdiye kadar kaldırılmamış olması da bir garabet. Bütün darbelerde kullanılan bu madde fena halde 'kirletildi'... Hukuk mevzuatını bu 'kir'den arındırmak özellikle 27 Mayıs'ın ellinci yılında çok manidar olacak.
Şimdi yeniden gündemde, hem de
CHP'nin önerisiyle. Birkaç gün içinde bu konuda bir kanun
teklifini TBMM'ye sunacaklarını açıkladı CHP yönetimi. Bakalım şapkadan ne çıkacak? Teklifin içeriğini henüz bilmiyoruz. Değiştirmeyi mi teklif edecekler, yoksa tamamen kaldırmayı mı?
CHP'den karışık mesajlar geliyor; kimi kaldıralım diyor tamamen, kimi de değiştirelim... Yönetime askerin el koyması için kullanılan 'koruma-kollama'yı başka bir formülle devam ettirmek niyetinde olanlar da az değil CHP saflarında. Vesayet rejiminden ve kurumlarından vazgeçmek elbette zor bu parti için, ama 'parti' olması da buna bağlı. Bu 'çıkış'ından da olmayacak bir talep ileri sürerek vazgeçen bir CHP demokrat kesimler arasında inandırıcılığını tamamen kaybeder.
CHP'nin ideolojisine, mirasına ve yeni liderinin birkaç ayda sergilediği 'zik zak'lara bakarak insanlar haklı olarak soruyorlar: CHP samimi mi? Bence bunu sorgulamak kimseye düşmez, özellikle de her
demokratikleşme girişimi 'samimi mi?' diye muhaliflerince eleştirilen
AK Parti'ye. Muhatabını samimiyetsiz olarak niteleyip yan çizen siyasi partiyi millet çizer. Sonuç itibarıyla CHP bu teklifinin arkasında durmasa da AK Parti 'yola devam' etmeli ve 35. maddeyi kaldırmalı anayasa referandumunu izleyen günlerde.
CHP'li veya CHP'siz darbecilerin şimdiye kadar tepe tepe kullandıkları 'koruma kollama' maddesi kaldırılmalı; asker işine dönmeli, işini yapmayıp
sivil iktidara 'sulananlar'a karşı da hukuki müeyyideler uygulanmalı.
12
Eylül darbecilerinin yargı dokunulmazlıklarını kaldıran anayasa referandumunun arefesinde ve
12 Eylül benzeri bir darbeye teşebbüs edenleri yargılayacak olan Balyoz davasının iddianamesinin
mahkeme tarafından kabul edildiği bugünlerde 35. maddenin gündeme gelmesi derin bir mesaj taşıyor: Bu ülke artık darbecilere dar gelecek!