DSİP
küçük bir siyasi parti ve referanduma "
evet" diyen iki sol partiden birisi.
Diğer "evetçi" sol parti ise EDP (
Eşitlik ve Demokrasi Partisi). EDP'nin Genel Başkanı
Ziya Halis'in, birkaç gün önce yaptığı bir açıklamayla "evet" oyu davetini gerekçeleriyle açıklaması basında epey yankı buldu.
Doğal...
Siyasi partiler doğru zamanda, doğru ya da farklı görüşleriyle, özgül ağırlıklarını ortaya koyan tavırlarla cazip hale gelir, dikkat çekerler.
EDP'nin tavrı da böyle bir tavır.
EDP'nin dikkat çekmesinin solun serencamıyla yakından ilgisi olduğuna şüphe yok...
Malum, sol semalarda bir kez daha
özgürlük ve
demokrasinin ruhuna ters rüzgârlar esiyor. Ancak bu kez esinti daha kesif ve kapsamlı...
Sadece
CHP değil söz konusu olan. DİSK'ten liberal sol iddiası taşıyan gazetelere, eski solculardan yenilerine tüm sol aktörlerde
iktidar mücadelesi takıntılı, değişim sürecinden endişe duyan, "kim" sorusunu "ne" sorusuna
tercih eden "gen"ler harekete geçmiş durumda...
EDP her şeyden önce bu "hüzünlü tablo"nun dışına çıktığı için anlamlı.
Anlamlı zira Türk solu içinde de "solcu ve özgürlükçü duruş"un mümkün olabileceğini gösteriyor.
EDP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr.
Erol Katırcıoğlu'yla dün bu durumu ve partisini konuştuk.
Kim EDP ve neyi temsil ediyor?
Şunları söyledi Katırcıoğlu:
"EDP solda yeni bir arayışı ifade ediyor.
Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra dünya solunun temel sorunlara yönelik bazı cevapları yetersiz kalmaya başladı. O tarihten itibaren solda bir ihtiyaç ve bir arayış ortaya çıktı. İngiltere'de Blair böyle bir arayışın ifadesiydi, bugün Almanya'da Die Linke de böyle bir arayışa işaret ediyor. EDP de böyle bir parti, bu arayışın
Türkiye'deki karşılığı. Belki de bu nedenle bileşenlerimiz çok çeşitli. SHP, ÖDP'den kopan özgürlükçü sol,
Alevi Bektaşi Federasyonları içinde yer alan 'Nasıl Bir Türkiye İstiyoruz Platformu' ve
Kürt, liberal, sosyalist, sosyal demokrat tek tek bireylerden oluşuyoruz..."
Peki, bu yeni arayış ile "evet" arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlamalı?
Yanıtı şöyle Katırcıoğlu'nun:
"Bir kere pratik olarak anayasa paketinde önerilen değişiklikler olumlu. Bize göre
HSYK ve
Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayılarının artmış olması bile önemli. Öte yandan HSYK ve
YAŞ kararları yargı denetimine açılıyor,
askeri alan daralıyor. Bunların tümünü özgürlük alanımızı genişleten değişiklik önerileri olarak düşünüyoruz. Vesayet düzenini geriletecek, değişimi hızlandıracak değişikliklere solun
itiraz etmesi mümkün olamaz, olmamalı..."
Ama şunu da eklemeden geçemiyor:
"Yine de itiraz ettiğimiz ve dile getirdiğimiz bir nokta var. Siyasi iktidarın bu paketi hazırlama tarzını yanlış buluyoruz. Bizim getirdiğimiz cem evleri, zorunlu din dersi, başörtüsü, Kürt meselesiyle ilgili önerileri dinlemediler bile... Bu, yukarıdan
bakan, uzlaşmaya kapalı tavra itirazımız var..."
EDP'nin özelliklerinden birisi de Alevilerin içinde yer aldığı bir siyasi parti olması.
Bu durumda "evet" ile Alevi kimliği ilişkisi de dikkat çekiyor.
Katırcıoğlu'nun bu konudaki fikri söyle:
"Evet tavrına itiraz eden Aleviler de oldu, tersine
destek verenler de. Malum, Aleviler yıllardır CHP'yle
siyaset yapar, CHP'yi desteklerler. Kılıçdaroğlu gibi Alevi kökenli bir siyasetçinin CHP'ye genel başkan olması bunu daha da öne çıkardı. Ancak biz de önemli bir damarı temsil ediyoruz. CHP ile EDP arasında çok önemli bir fark var. CHP Alevi mağduriyetini talebe dönüştürmüyor, kullanıyor. Biz ise somut bir mesele, talep öbeği olarak ele alıyoruz bu sorunu..."
Ve söylediklerinin tümünü toparlayan Türk solu adına umut veren şu tespiti yaparak bitiriyor sözlerini EDP'nin Genel Başkan Yardımcısı:
"Türk solunda önemli bir değişim var. Kendi içine konuşan solun dışında, Türkiye'ye konuşmak isteyen solcular var. Biz böyle bir yarılmanın üzerine oturuyoruz. Bunu temsil ediyoruz..."
Sol adına umutlu olunacak bir durum bu...
Dileyelim bu yarılma derinleşsin...
YENİŞAFAK